EMEKLİLER BİRLEŞİN!

Harmanda izi olmayanın sofrada yeri yok! Emekliler birleşin, iktidara yerleşin!”

Türkiye’nin her köyünde, her kasabasında bir harman tozu yükselmiştir. O tozun içinde gençliğini tarlaya, fabrikaya, okula, hastaneye, evladına adamış milyonların alın teri vardır. Bugün o milyonlar; emekliler, engelliler, kadınlar, çiftçiler, işsizler ve gençler, sofrada yer bulamıyor. Neden mi? Çünkü emeğin karşılığı ödenmiyor, adaletli bir düzen kurulmuyor. Çünkü “sofra”, artık sadece seçkin bir azınlığın masası haline geldi.

Bugün Türkiye’de 17 milyon emekli, aylık 14.000 TL’nin bile altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Bu rakam, bırakın geçinmeyi; beslenmeye, sağlık hizmetlerine, sosyal hayata erişime yetmiyor.
Emekliler yıllarca devlete vergi verdi, çalıştı, üretti. Şimdi soruyoruz:
“O yılların karşılığı bu mu olmalıydı?”
Sofrada yeri olmayan bu milyonlar, artık sadece seyirci değil, söz sahibi olmak zorunda. Siyasete yön vermeli, örgütlenmeli, sandığa gitmeli.
Engelliler görülmeyen hayatlar, yutulan haklar; Aylık 3.500 TL - 5.000 TL arası gelirle yaşamaya çalışan engellilerimiz; hem ekonomik hem fiziksel engellerle mücadele ediyor. Bir kısmının maaşı aile geliri gerekçesiyle kesiliyor, bazılarına SGK borcu çıkarılıp icraya veriliyor. Bu anlayışsızlığı sessizce izlemek, toplumsal körlüktür. Engelliler de bu toplumun eşit bireyidir, yaşam hakkına saygı, sadece merhamet değil bir anayasal sorumluluktur.

Adalet olmazsa, harman savrulur, sofralar kuruyup dağılır.

Tarım ve hayvancılıkda büyük kayıplar yaşanıyor. Kadınlar hem tarlada çalışıyor, hem evde çocuk büyütüyor, hem de yaşlı bakıyor ama emeklilik hakları dahi yok denecek kadar zayıf. Tarım ve hayvancılık yapan aileler ise girdi maliyetleriyle boğuşuyor. Mazot, yem, gübre zamları çiftçiyi üretimden koparıyor. Oysa yerli üretim, krizlere karşı milli bir kalkandır. Köydeki kadınla şehirdeki tüketici arasındaki bağ koparsa, gıda krizi kaçınılmaz olur.

Üretici ağlarsa, tüketici aç kalır.

Eğitim ve sağlık lüks değil temel hak; çocuklar nitelikli eğitime erişemiyor, öğretmenler atanamıyor. Sağlık sisteminde randevu almak için aylarca beklemek, devlet hastanelerinde sürünmek sıradanlaştı. Emekli bir birey, sağlığa erişemiyorsa, ilaçlarını alamıyorsa, bu sosyal devletin çöküşüdür. Oysa Türkiye’nin kaynakları doğru kullanılsa herkes için ücretsiz ve kaliteli sağlık ve eğitim mümkündür.

Sağlık ve eğitim parayla satılıyorsa, devlet halktan kopmuştur.

Ekonomi, rakamlar masal, gerçekler felaket, Enflasyon düşüyor deniyor ama pazarda 1 kilo domatesin fiyatı 35 TL. TÜİK verileri ile halkın cüzdanı arasındaki uçurum büyüyor. Döviz, faiz, enflasyon üçgeninde zengin daha zengin olurken, yoksul daha da eziliyor. Kayıt dışı yolsuzluk, vergi afları, kamu kaynaklarının yandaşlara aktarılması, emeklinin ekmeğini çalıyor.

Zengine af, yoksula zam düşerse; adalet yıkılır.

TÜRKİYE İÇİN DEĞİŞİM
Umut, güven ve adaletle.

Tahminime göre seçim çok yakında. Emekliler, engelliler…Bu sefer seyirci olmak yok.

Stratejik odaklanma.
3 Sorun:
Geçim – Adalet – Gelecek
3 Çözüm:
Asgari ücret: Enflasyona endeksli,
Yargı: Bağımsız ve liyakat esaslı,
Gençlik: İstihdam ve özgürlük alanı

Emekliler ve engelliler sendikalara üye olmalı, derneklerde örgütlenmeli. Kadınlar ve gençler yerel örgütlenmelere katılmalı.

Saha örgütlenmesi, mahalle bazlı sorumlular, gönüllü ağı ve geçim masası ve mahalle komisyonlar kurularak birlikte karar alma kültürü yaygınlaştırılmalı. Kahvelerde, pazarlarda, ev ziyaretlerinde toplumsal uyanış sağlanmalı.

Parti içi uyumlu ve eşzamanlı olarak, “Bu Seçimi Birlikte Kazanacağız”iç motivasyon kampanyası yapmalı. Hızlandırılmış kriz, dil, seçmen iletişim eğitimi almalı. Adaylara bireysel kampanya koçluğu yapmalı.

Somut çözümler;
Emekli Kart,
İlk İşim Programı,
Ücretsiz internet,
Kadın sığınma evleri,
Mazot vergisi sıfır,
Gençlere ve çocuklara kurs merkezleri,
Hayvan Barınakları,
Engelli ailesine öncelik ve saygı alanları,
Hedef kitleye özel net politikalar uygulanmalı.

Devlet ve güven, liyakat, şeffaflık, siyasi ayrımcılığa son, “Devlet Milletin Olacak” sözü Dijital ihale-atama takip sistemi getirilmeli.

Seçim güvenliği, 3’lü güvenlik sistemi kurulmalı.
Sandık başkanı + müşahit + avukat.
“Benim Oyum, Benim Geleceğim” kampanyası
Mobil uygulamayla sonuç takibi yapılmalı.

Söz artık halkta. Bir ülkenin zenginliği, ayrıcalıklı kesimin elinde değil; emeklilerin yüzündeki tebessümde, engellinin engelinde, kadınların sözünde, köylünün ürününü satabilmesinde, hastanın şifasında, öğrencinin iyi okullarda okumasında saklıdır.

SONSÖZ
Bu düzen böyle gitmez. Şiddetten uzak yasalara uygun iletişim ve dayanışma içinde olun.
Harmanda izi olanlar, artık sofrada söz sahibi olmalı.
Emekliler, engelliler, kadınlar, çiftçiler… birleşin.
Bu kez seyretmeyin, yönetin.

Harmanda izi olmayanın sofrada yeri yok! Emekliler birleşin, iktidara yerleşin!