EMEKÇİLER ZORDA!

Yıllarca gerilere gidersek, 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan Kenan Evren döneminde bile Türkiye işçi sınıfı zor günler yaşasa da bugünkü kadar sosyal, siyasal, ekonomik ve mali anlamda darda değildi. Sendikacılık AKP iktidarı döneminde “sandukacılık” oldu. Öncelikle devlet kurumlarındaki işyerleri tasfiye edildi. Birçok devlet kurumu yok pahasına özelleştirme adı altında yok pahasına satıldı.  Örnek vermek gerekirse 1980 yılında Maden Tetkik Arama’dan (MTA) Türkiye çapında 23 bin işçi çalışırken, bugün bu sayı 530’a düşmüş bulunuyor.

Madenler yabancı kumpanyalara peşkeş çekilmiş…  Emekçi halk yığınlarının şu anda yaşadığı ekonomik krizi işçiler, çalışanlar, emekliler yaratmadı. Bugün “yüksek enflasyon- yüksek faiz- yüksek döviz” üçü bir arada yaşanıyorsa bunu RTE ve ekibi yarattı.
Krizden çıkmak için işçi sınıf bireylerinin alın terini yüksek enflasyona teslim ettiler. DİSK’i ve HAK-İş konfederasyonlarını yok sayıp sadece Türk-İş ile bir göstermelik Asgari Ücret Komisyonu kurdular. Oysa asgari ücretin bir tanımı vardı.

Asgari ücret, ülkenin yaşadığı enflasyonist ortamında işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği tutar diye tanımlanıyordu.
Bir evde sadece bir kişi asgari ücret ile çalışıyorsa, AKP iktidarının 2024 yılında ayda net 17.002 TL ile bir aile nasıl yaşayacaktı?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türk-İş ve TİSK, asgari ücret toplantılarında tam bir tiyatro sergilediler. Toplantılar gizliydi. Toplanıp toplanıp dağıldılar. Ne oldu? Tek kişi karar verdi. O kişi Recep Tayip Erdoğan’dı.  Asgari ücret 11.402 TL idi. 17.002 TL oldu. Yoksulluk sınırı günümüzde 45.686 lira iken, bu asgari ücret, işçi ailesine düşmanlık gibi geliyordu. Açık deyişle emekçi sınıfına saygısızlıktı.

Alın terine saygı olsaydı Hz. Muhammed’in “işçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz” sözüne uyulurdu. Asgari Ücret Komisyonu üyeleri bu söze uymadılar. Uysalardı ne olurdu? Asgari ücret en az en düşük memur maaşındaki artışa göre belirlenirdi. Yani TUİK’ in yalanına uyulmaz yeni asgari ücretin en az 26.000 TL ile 30.000 TL arasında olurdu. Cumhurbaşkanı RTE ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi ekonomik kurmayları; “enflasyonu tek haneye indireceğiz” diyorlar. Bu ekibin emekçi halk yığınlarına zerre kadar saygıları olsaydı, emeğe saygıları olsaydı; enflasyonu tek haneye ininceye kadar asgari ücreti her yılın her üç ayında bir yani yılda 4 kez belirleme kararı alırlardı.

Almadılar, asgari ücreti yılda tek artışa bağladılar ve geçip gittiler. Yani tabir yerinde ise işçi sınıfını ezdiler. Zaten Türkiye’de sendikasızlaştırmalarla birlikte işçilerin yüzde 80’i sendikasız kaldı. İşçiyi ezdiler. DİSK’i saymazsak Türk-İş ve Hak-İş siyasi iktidar ve sermaye sınıfından yana sözde sendikacılığı sürdürüyorlar. Bu sarı sendikalar bir olup, AKP rüzgârının önünde uçarak yükselen fiyatlara “dur” demek için meydanlara indiklerini gören var mı?

2024 yılında iktidarın şu yaptıklarına bir bakar mısınız?
Cumhurbaşkanı maaşı:183.000 TL oldu.
Çalışma Bakanı maaşı:144.362 TL oldu.
Bakan Yardımcısı maaşı:140.552 TL oldu.
Çalışma Genel Müdürü:87.000 TL oldu.
Asgari ücretli:17.002 TL’de kaldı.

Uçuruma bak!

Ben bu “hukuku nasıl özetlersin” diye birine sordum. Şöyle özetledi: “padişah hukuku, imparator hukuku, darbeci hukuku, diktatör hukuku yani firavun hukuku” dedi.  Bende yazımı bitirirken Türkiye’de pek olmayan şu hukuku ekledim: “Anayasa hukuku, İdari hukuk, Ceza hukuku, Yargılama Hukuku, Medeni Hukuk, Miras Hukuku, Ticaret Hukuku” diye devam edebilirsiniz. Hangisine ne kadar uyuluyor?