Nerede ise son yüzyıldır elektrik enerjisi kullanmak yaşamsal bir ihtiyaç haline geldi. Günümüz uygarlığında elektrik enerjisi hem nihai bir tüketim unsuru ve hem de üretimin ana güç kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Elektrik enerjisi evlerimizi aydınlatmada ısıtma ve soğutmada bir tüketim unsuru olarak kullanıldığı gibi fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda ve benzeri üretim alanlarında ana güç kaynağı olarak da kullanılmaktadır.
Bu yoğun ihtiyacı karşılayabilmek için elektrik enerjisini çok büyük miktarlarda üretmemiz gerekmektedir.
Elektrik enerjisi üretmekte kullanılan birçok teknolojik yol ve yöntem bulunmaktadır: Elektrik enerjisini bir termik santralde, bir güneş santralinde, bir rüzgâr santralinde ve yahut da bir barajda üretebiliriz.
Bütün bu teknolojik yol ve yöntemlerin doğal olarak bir maliyeti ve bir de riski bulunmaktadır.
Maliyet ve risk sıralaması yaptığımızda en yüksek maliyet ve riske sahip olan elektrik üretim yöntemi Nükleer Güç Santrallerinde elektrik üretmek olarak ortaya çıkmaktadır bunun içinde elektrik enerjisi üretme amacı ile bir Nükleer Güç Santrali kurmak elektrik enerjisi üretmenin en aptalca yoludur diyorum.
Çernobil ve Fukuşima facialarını herkes bildiği halde ben bunu söyleyince birçok kişi genellikle “o kadar aptalca bir yol olsaydı Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya, Çin, Japonya gibi gelişmiş ülkeler bu yöntemi kullanarak elektrik enerjisi üretirler miydi?” Diyerek itiraz ediyorlar.
Gelişmiş ülkelerin bu güne kadar yapmış olduğu aptallıkları saysam bu makalenin boyutları yetmez ama sadece ve sadece insan sağlığına ve çevreye ölümcül zararını bile bile kurşunlu benzin tüketimine elli yıl izin verildi desem sanırım yetecektir.
Ayrıca beni bu şekilde eleştiren arkadaşlar Nükleer Güç Santrallerinde elektrik üretiminin asli amaç olmadığını, asli amacın nükleer silahlar için yakıt üretimi olduğunu ve bu sırada açığa çıkan büyük miktardaki ısı enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülerek nükleer silah üretmenin ucuzlatılmaya çalışıldığını da bilmiyorlar.
Nükleer silah üretip insanlığı hatta sadece insanlığı değil gezegenimizdeki tüm canlı yaşamını tehdit etmenin ise ne kadar aptalca bir iş olduğunu söylememe herhalde gerek yoktur.
Bakın diğer yöntemler ile elektrik enerjisi üretmenin de riskleri var örneğin barajlar çökebilir, kömür yakılan termik santrallerden çıkan gazlar iklimi değiştirebilir vs. amma ve lakin hiç biri bir Nükleer Santral kazası kadar kalıcı ve ölümcül bir hal alamaz.
Çernobil ve Fukuşima kazalarında ne kadar geniş bir alanın kirlendiğini ve bu kirliliğin binlerce yıl boyunca temizlenemeyeceğini, radyoaktif kirlilik yüzünden ne kadar çok insanın öldüğünü ya da yaralandığını, ne kadar çok insanın kanser gibi hastalıklara yakalandığını biliyorsunuz, bunları burada tekrarlamama sanırım gerek yok.
Ben bu makalede işin birazda maliyet kısmına girip sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Bir Nükleer Güç santralinin fizibilitesi yapılırken:
1- İnşa maliyeti
2- İşletme maliyeti
3- Nükleer atık depolama maliyeti
4- Nükleer Güç Santralinin söküm ve depolama maliyeti
5- Olası bir nükleer kaza maliyeti
Ayrı ayrı hesaplanmalı ve alt alta toplanmalıdır.
Size bir çıkıp ta “ama nükleer enerji ile elektrik enerjisi üretmek çok ucuzdur” derse emin olun o sadece inşa ve işletme masraflarını hesaplıyor, gerisini dikkate bile almıyordur.
Sadece şunu düşünün Göbeklitepe den yani insan uygarlığının ürettiği bilinen ilk yapıdan bu yana geçen süre 12 bin yıl kadar oysa bir Nükleer Güç Santralinde ortaya çıkan nükleer atıkları çevreye insanlara ve diğer canlılara herhangi bir zarar vermesine engel olarak saklamamız gereken süre en az 30 bin yıl olacak. Sizce bu işlemin maliyeti nedir?
Çernobil ve Fukuşima kazalarında oluşan astronomik maliyeti biliyor musunuz?
Kaza, söküm ve saklama maliyetlerini hesaba katmadan nükleer güç santrallerinde elektrik enerjisi üretmek ucuzdur demek büyük bir aptallık olmaz mı?