Aşk, belki de doğru bildiğimiz yanlışlara ya da yanlış bildiğimiz doğrulara; sorgulamadan, yargılamadan birlikte karar vermek ve o meşakkatli yolu birlikte yürümektir.
Bugüne kadar çoğumuzun içsesimizle düşündüklerimizin dışa vurmasını sağlayacak bir roman.
Biz sempatizanlar, “Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi’nin” ışığında mücadele verirken, bugünden baktığımızda gerçek yaşamımızda tali plana ittiğimiz ya da “örgütçe” öyle “uygun görülen” yaşam biçimleri elbette günü geldiğinde sorgulanıyor.
Abi dediğimizin, komutan gördüğümüz, her söylediklerini amasız fakatsız ne pahasına olursa olsun hayata geçirdiğimi bazıları maalesef, 68 kuşağını önderlerimizin çok ama çok daha gerisindelermiş.
Devrimci Yol’un ülke genelinde örgütlenmediği kasabayı bırakın köy kalmamıştı. Elbette bu kadar geniş alandaki örgütlülüğün eksikleri, yerel yanlışları da olacaktı.
İyi niyetle yapılan ve yanlış sonuç alınan çalışmalar eleştirilebilir ama yargılanamaz, yargısız infaz asla yapılamaz…
Yusuf Atasoy’un romandaki hikâyesini okuduğumuzda, Özlemle ve saygıyla andığımız, Nevzat Cömert’in Yusuf Atasoy’la yaptığı röportajın tamamını izlediğimizde görüyoruz ki, Yusuf Atasoy’a Örgüt içinde birkaç kişi ve ona ses çıkar(ta)mayan kişiler tarafından yargısız infaz yapılmış. Ordu ilinin bir numaralı sanığı, 13 yaşında Mahirlere daktilo götürmekle başlayan yaşam hikayesi ve devrimci mücadelesini 12 Eylül’e kadar hiç kopmadan, gözünü budaktan sakınmadan devam eden Atasoy’a…
Kitabın yazarı, Ubuntu yayınları genel yayın yönetmeni, Gazeteci, Yazar Faruk Demirel kitabın hazırlık aşamasında bana da okuma fırsatı verdi, kendisine buradan teşekkür ediyorum.
Yazar, Faruk Demirel ve Yusuf Atasoy ile gerek Antalya’da yüz yüze görüşmelerimizde gerekse Zoom üzerinden karşılıklı değerlendirmelerimizde; Atasoy’un hem kişilere hem de Devrimci Yol’a düşüncesine, eleştiri olmasın, zarar gelmesin, bağlamındaki hassasiyetini öylesine derinden hissettim ki hayran kaldım.
Yusuf Atasoy “Yanlış adım attığını her fırsatta kabul ediyor, yanlışlarının özeleştirisini yapacak kadar yürekli, tutarlı ve onurlu bir Devrimci, Devrimci Yolcu benim gözümde.
Kitabın taslağını okurken, birçok yerinde gözyaşlarımı tutamadım. Birileri tarafından bilinen ama genel olarak bilinmeyen ne hikayeler var dedim kendi kendime.
Çok bilinmeyenleri; Dr. Metehan Akbulut’un yazdığı “KÜRT MEHMET/Mehmet Tekin/Röportaj/Yakın Tarih kitabında da yaşamıştım.
Ben de Devrimci Yol sempatizanı olarak hiçbir zaman söz söyletmedim, toz kondurmadım. Devrimci Yol örgütlenmesinin gerek teorik gerekse pratik olarak yapılanmasına inancım her zaman tam oldu ve öyle de devam ediyor.
Yusuf Atasoy’a yapılanların bireysel hata ya da olumsuzluk olduğuna inanmak istiyorum.
Elbette kitabı okuyan insanların kendi bakış açılarından değerlendirerek kendi bakış açılarından doğru kararı onların vereceğinden kuşkum yok. Ancak; ödenen bedel ve yargısız infaza karşı verilen tepki geriye dönük neyi telafi edebilecek!..
“DUVARIN DİBİNDE/FATSA” kitabın adı olduğu gibi aynı zamanda; dışlamanın, tecrit etmenin, ötekileştirmenin daha da ötesi “yargısız infazın etmenin” adıdır.
“DUVARIN DİBİNDE/FATSA” aynı zamanda, Yusuf Atasoy’un vücut sağlığıyla ilgili birçok tedavi görmesine rağmen, doktorda çıkar çıkmaz yorgun, bitkin, nefes nefese yayınevine gelmesi, Faruk Demirel tarafından, yeni eklemeler, çıkarmalar ve düzeltmeler yapılması iki yıla yakın süren olağanüstü bir çabanın, emeğin ve özverinin ürünüdür.
“DUVARIN DİBİNDE/FATSA” Umarım ve dilerim ki hak ettiği okuyucu kitlesine ulaşır ve gereği kadar eleştiriye muhatap olur.