Gittiği her yerde de itibar göremez, kimse tarafından adam yerine konmaz.
Adaletin verdiği doğru karar sonucunda bir anda borsa yüzde beş yükseldi. Ekonomiye etkisi müsbet oldu. Bir doğru karar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’te yaşayan insanların, Türk milletinin refah seviyesinin ne kadar kolay artabileceğini gösterdi. Adalet doğru işlerse, devlet halkın refah seviyesini artırmak için çalışırsa bir anda emekli, asgari ücretli, memur, esnaf, çiftçi herkes huzur içinde yaşamaya başlar. Bu, iktidarda bulunanların da geleceklerinin teminatı olur.
Teknoloji o kadar hızlı gelişti ki şu anda gizli hiçbir şey kalmadı. Sekiz buçuk milyar insan 24 saat kontrol altında tutulabiliyor. Ülkelerin askeri güçleri, silahları, mühimmatları biliniyor. Kimin bankalarda ne kadar parası, pulu varsa biliniyor; gizli hiçbir şey yok. Hatta ABD Başkanı Trump, Türkiye’deki seçimler konusunda düşüncelerini söylüyor. Demek ki Türkiye’yi sürekli izliyorlar, bürokratların aşırı zenginleşenlerini takip ediyorlar. Seçimlerdeki sonuçların şaibeli olduğunu iddia edebiliyorlar. Ordumuzun elindeki uçakların savaş gücünün F-124’lere karşı etkisiz olduğuna kadar her şeyi açık açık söylüyorlar.
Şimdi casusluk konusunda dünyada bilinmeyen ne var da insanlar bunu bulup satıp casusluk suçunu işlediler? Ben merak ediyorum. Bugün insanların geçim sıkıntısı yüzünden isyan durumuna çare aramak yerine casusluk suçlamasıyla birilerini suçlayanlar, toplumu boş işlerle meşgul ediyor. Bence toplum, bugüne kadar çektiği sıkıntıyı hiçbir zaman unutmaz. Zamanı gelince herkes görür.
Havalar bu günlerde çok değişken; bir sıcak, bir soğuk. Dolayısıyla grip salgını var. Herkes hasta, hastaneler dolu. Covid olanlar da çok; grip olduklarını sanıyorlar. Bu yüzden hayatını kaybedenler de oldukça fazla.
Peki korunmak için ne yapmalı? Halk eğitilmeli. Toplu taşıma araçlarını kullanan grip hastaları empati yapıp “Bir gün benim de başıma gelir.” deyip maske kullanmalıdır. Hastalığın yayılması engellenmelidir. Televizyon kanalları bu konuda insanları bilgilendirmelidir. Toplumun ahlakını bozan yayınlar yerine, toplumun sağlığını koruyan yayınlar yapma mecburiyeti getirilmelidir.
TV8’de yemek programı yayınlanıyor. Yarışmacılar nereden bulunuyor bilmiyorum. Üç kuruş para kazanmak için yemeklerin tuzu az, çok, az pişmiş, yanmış, yağlı, yavan, çok tatlı, tatsız gibi saçma sapan yorumlarla yarışmayı kazanacaklarını sanıyorlar. Bu tür yayınlar topluma kötü örnek oluyor, toplumun ahlakını bozuyor. RTÜK buna nasıl seyirci kalıyor, anlamıyorum. İnşallah yeni başkan, televizyonda yayınlanan “kocasını aldatan, parasını alıp başka insanlara kaçanların dramları” yerine; sağlık, eğlence, ahlak ve görgü kurallarının anlatıldığı programların yayınlanma mecburiyetini getirir. Emekliler de huzur içinde program izler.
GS-Göktepe maçında hakemin haksız yere kırmızı kart göstermesi, faulü Osimhen’in yapmasına rağmen cezanın Göktepe’ye kesilmesine gerek yok bence. GS çıkıp adam gibi oynayıp hakemin yardımına ihtiyaç duymadan maçlarını kazanırsa, aldığı para da helal olur, hayrını görür. Onun için GS Kulübü, bu gibi kararlara itiraz edip “Rakibin hakkı yenildi, bizim buna ihtiyacımız yok.” demelidir. GS o zaman daha büyür, daha itibarlı olur.