5 Ocak 2024 tarihli “YENİ YIL MI? “Yeni Yıla Bombalarla Girdiler” başlıklı yazımda, Selçuk Tepeli’nin FOX TV’de sunduğu akşam haberlerinden örnekler vermiş, İsrail’in saldırısı altında olan, çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu yirmi binden fazla insanın öldürüldüğü Filistin’in Gazze kenti ile ilgili şu yorumu yapmıştım.
“Bombalar varsa yıl yeni değil, yıl yeni ise yine bombalar, yine insan vahşeti, yine dileklerimizin ve beklentilerimizin hayal kırıklığına uğraması, yine değişen bir durumun olmaması demek.
Nitekim, günümüz savaşlarında ve şiddet saldırılarında cinayetler sürdü ve yeni denilen 2024 yılının ilk günlerinde çok sayıda masun insan öldürüldü, yaralandı.
İnsan soyu, insan türü, iyilikleri, güzellikleri, sevgiyi, barışı, sağlığı, başarıyı yıllardan beklemekten artık vazgeçmelidir. İnsan, bunları, bu özlemleri, sadece kendisinden ve diğer insanlardan beklemelidir.”
12 Ocak 2024 tarihinde, bundan sadece 5 gün önce yayınlanan “AHHH ve OHHH DEDİRTEN YARGI KARARLARI…” başlıklı yazıma “Türkiye ve Dünya Adaleti Sağlayamadı” diye başlamıştım.
Daha 2024 yılının Ocak ayını yarılamadan yaşanan şiddet olayları, onlarca şehidimiz, Okyanus veya denizler ötesinden gelip başka ülkelerin insanları üzerine bombalar yağdıran, bunu da gülerek duyuran seçilmişlerin varlığı şunu bir kez daha gösterdi. Adaleti ve demokrasiyi sağlayamayan, buna karşı şiddet çeşitlerinde cehenneme döndürülen Dünya ve can Yurdum Türkiye sıkıntılar içinde.
Neden?
İnsana, hayvana ve doğaya yönelik şiddet çeşitlerinin artması, coğrafya ayırımı yapmaksızın, zayıf bulduğu her yere yaygınlaşması nedeniyle sıkıntılar içinde, zor durumda, acı çeken, kanları ve gözyaşları dökülen insanların yaşadığı bu topraklar, yurdum, evim Türkiye ve Dünya.
Kimler, Dünya’yı ve Yurdumu zor durumda, sıkıntılar içinde bırakıyor?
İnsanlar (!).
İnsan görünen, ancak, 65 yıl önceki sevgili öğretmenlerimizin bizlere öğrettikleri gibi insan olamayanlar yüzünden.
Dünya cehenneme döndürülürken, örgütlenerek ve şiddetsiz yöntemler kullanarak engel olmayan, engel olmak için hiçbir çaba göstermeyen sessiz milyarlar yüzünden zor durumda üstünde yaşadığımız gezegen. Bir avuç görevli veya gönüllü kahramandan çözüm bekleyen halklar, yığınlar yüzünden.
“Dost Dili,” köşesinde, istemez miyim, haftanın iki günü, yazılarımda sevgiden, dostluktan, saygıdan, barıştan, farklılıkların mutlu ve birlikte yaşadığı ortamlardan iyi örnekler vermeyi.
65 yıl önce, sevgili öğretmenlerim, ayrıca dayım İsmet Sümer, amcam Besim Sümer, annem Fatma Sümer, sporcu büyüklerim, spor yöneticilerim, Gençlik ve Spor Bakanlığındaki üstlerim, gazeteci üstadlarım, sevmeyi, iyi insan, saygılı ve umutlu olmayı, değer vermeyi öğrettiler.
Öğretilenleri, yaşantıma olabildiğince almaya çalıştım. Düşünebiliyor musunuz, hiç kimseden nefret etmiyorum, herkesi, her şeyi değerli buluyorum, hem de kin, nefret ve şiddetin üzerimize yağdırıldığı bir süreçte.
Ancak şaşkınım. Bir canlıya, bıçakla, tüfekle, kılıçla, iple, yumrukla, bomba ile nasıl kıyıyorlar? Kıyanlar insan… mı?
Türkiye, Yurdum 40 yıla yakın süredir, silahlı şiddetle mücadele ediyor?
Sivil, asker, polis, siyasetçi, hukukçu, bilim insanı, gazeteci, genç, yaşlı, çocuk, kadın, anne, çok canını yitirdi, şehit verdi.
2024 yılına “yeni yıl” diyerek coşku ile giren insanlar, yeni yılın kendilerine huzur, iyilik ve güzellik getirmesini boşuna dilediler.
Kanımca, beklenenler gelmedi Dünya’ya. Türkiye’ye ise kesinlikle gelmedi. Hayvan katliamları, çevre kıyımları, kadın cinayetleri, adaletsizlikler, ekonomide vicdanları yaralayan ayırımcılıklar, halkı kolları ile değil, gözleri, sözleri ve uygulamaları ile kucaklaması gereken koca koca siyasetçilerin, hemen hemen her akşam, televizyonlardan, diğerlerine hakaret, iftira ve yalan dolu ağır sözler kullanmaları, 2024 yılının, sadece rakam değişikliği ile yeni, aslında çok eski olduğunu gösterdi.
Türkiye ve silahlı şiddet güçleri ile mücadele eden diğer ülkelerin karşılarında, aslında, sadece o silahlı, akıl ve vicdandan yoksunlar yok.
Türkiye’nin karşısında, silahlı şiddet çetelerini destekleyen, para ve silah gönderen ülkeler var. Hemen hemen hepsi de Birleşmiş Milletler Örgütüne, Avrupa Birliğine ve çok daha ilginci, çok azı hariç NATO’ya üye. Bir nitelikleri daha var, katil insan üreten silah sanayi alanında çok güçlü ülkelerin. Hatta, birçok insan bu ülkeler için “Dost…Müttefik” bile diyor.
Oysa, şiddete destek veren, silah, para ve araç gönderen ülkelere, öldürme makinalarını eğiten, insanlara, askerlere, başkanlara, başbakanlara, bakanlara dost denilemez. Onlar “iyi”leştirilmeleri gereken çıldırmışlardır.
Türkiye’min içine dönelim yazının sonuna doğru.
Siyasetçilerin bir bölümü, içimizdeki, dağlardaki, kentlerdeki, komşulardaki şiddet yapılarının ekmeğine yağ sürecek tutumlarını sürdürüyorlar. Suçu kendilerinde, uyguladıkları ayırımcı, ötekileştirici, ülke insanlarını bölmeye çalışan politikalarında göreceklerine, muhalefet partilerine iftira atarak ve yalanlar söyleyerek, toplumsal gücümüzü zayıflatıyorlar.
İşte, iktidar ve muhalefet partilerindeki anneler, kadınlar, silahlı şiddet üreterek evlatların kanlarını, annelerin gözyaşlarını dökmeyi sürdüren insan vahşetine karşı, din ve siyasal görüş farklılıklarını ölçü almadan, her yerde ve her zaman birlikte, dayanışma içinde olmanızı bir kez daha öneriyorum.
Sizler, önce kendi aranızda, sonra da erkeklerle dayanışma içinde birlik olmayı başarmalı, şiddetsiz yöntemlerle Dünyayı ve Türkiye’yi zorluklardan, sıkıntılardan kurtarmalı, çıldırmışları “iyi”leştirmeli, yüreğimi, yüreklerimizi umut saçarak karmaşadan, kaygılardan, korkulardan arındırmalısınız.
Böyle kahraman anneler, kadınlar, umarım ve dilerim ki önce Türkiye topraklarında ortaya çıkar. Kahraman anne, kahraman kadın, seni bekliyoruz. Sen olmadan asla. Kahraman anneler, kahraman kadınlar, sizleri bekliyoruz. Sizler olmadan asla.