Hepimizin bildiği gibi bir millet, millet yapan en önemli değerin başında dil gelir. Bu günlerde ihtiyaç duyduğumuz birlik ve beraberliğimiz için toplumu bir arada tutan ortak değerlerin en başında gelen dilimize sahip çıkmalıyız.
Aslında sürekli çevremizde duyduğumuz Türkçe nereye gidiyor. Dilimize sahip çıkmıyoruz. Son dönemde yabancı dilden birçok kelime ağzımıza sakız oldu gibi lafları sıklıkla işitir olduk. Bu yazıyı kaleme almamdaki olayın perde arkasını merak ediyorsunuzdur. Aslında sizin de sürekli dikkatini çeken bir durum. Bir gün sokakta geziyordum. Dükkan tabelalarına, ilanlara sürekli bakarım. Tabelaların ve ilanların amacı tabi ki dikkat çekmektir. Ama ne yazık ki dikkat çekelim derken dilimizi bir kenara bırakmışız.
Özellikle İngilizce ağırlıklı tabelalara sokaklarımızı teslim etmişiz. Bu tabelalar turistik bölgelerde olsa anlayış gösteririm ama artık her sokakta sıklıkla olduğu için dilimiz ve kültürümüz adına endişe verici. Diye bilirsiniz ya arkadaş seninki de iş mi tabelalarda İngilizce yazıyorsa ne olmuş. Arkadaşlar mesele o kadar basit değil. Zamanla tabelalardaki kelimeler dilimize öyle yerleşiyor ki artık o kelimeyi kullanıyoruz.
Sadece tabelalarla ilgili bir sıkıntı değil 4 tarafımızdan kuşatılmışız. Televizyonda, dizilerde ve sosyal medyada sıkça kullanılan kulağımıza hoş gelen yabancı kelimeler dilimize zarar veriyor. Artık toplumumuzda bir dilin zenginliğini ve tarihi altyapısını gösteren atasözleri ve deyimler yetim kaldı. Dilimizin zenginliğini ve devamlılığını sağlama için sıklıkla deyimlerimizi, atasözlerini kullanmalıyız ve çocuklarına anlamlarını açıklamalıyız. Kuşaktan kuşağa aktarımını sağlamalıyız.