İş dünyasında işlerin iyi gittiğine ilişkin rivayetler muhtelif. Kimilerine göre, ekonomi öylesine uçuyor, kaçıyor ki, tutabilene aşk olsun.
Kimileri ise oldukça karanlık bir tablo çiziyor. Artan konkordato taleplerine işaret eden bu kesimler, ekonomide işlerin iyi gitmediğini artık dillendirmeye başladılar.
Konkordato nedir önce ona bir bakalım?
Konkordato bir borçlunun ticari durumunun sarsılmış olmasıyla alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşma olarak tarif ediliyor. Yani burada zorda olan bir firma var ve ondan alacaklı firmalara deniliyor ki “bu arkadaş zorda senin alacağını bir süreliğine erteliyoruz. Sıraya koyacağız, firma ayakta kalmayı başarırsa alacağını sırana göre günü geldiğinde alabileceksin.”
Bu durumun sektörlerde domino etkisi göstereceği korkusu iş dünyasını tedirgin ediyor. Bilindiği gibi, konkordato talepleri ağırlıklı olarak büyük işletmelerden geliyor. Ortalama süresi de çoğu zaman 400 güne kadar varıyor. Bu büyük firmalara ara malı üreten firmaların alacaklarını tahsil edebilmeleri çoğu kez bir yılı aşıyor. Hal böyle olunca da o alt firmalar bu kez zor duruma düşüyor. Onların konkordato hakkını kullanmaları mümkün olmadığı için de çoğu kez kepenk indirmek zorunda kalıyorlar.
Konkordatonun ikinci ayağını ise iflas süreci oluşturuyor. İflas, bir firmanın ya da bir kişinin günü gelmiş borçlarını ödeyemez duruma düştüğünün mahkeme kararıyla saptanarak ilan edilmesi haline deniyor. Yani, bu noktadan sonra dönüş yok ve iflas eden şahıslar için durum gerçekten çok ağır hükümleri beraberinde getiriyor.
Şimdi gelelim bu ürkütücü tablonun neden olduğu yıkıma.
Geçtiğimiz yılın tamamında konkordato talep eden firma sayısı 3 bin 500 civarındaymış. Bu yılın 7 aylık döneminde konkordato talep eden firma sayısı ise 3 bin 475’e ulaşmış. Yani 25 firma daha konkordato talep ederse, geçtiğimiz yılın sayısına ulaşılmış olunacak. Daha yılın bitmesine yedi ayda geldiğimiz tablo böyle.
Bu yılın yedi aylık döneminde 479 konkordato talebiyle inşaat sektörü ilk sırada yer alıyor. İnşaat sektörünü 313 taleple tekstil, 110 taleple de metal üreticileri izliyor. Konkordato talebinin en yoğun olarak yaşandığı ilimiz 1120 taleple İstanbul. Bu şehrimizi 536 taleple Ankara, 217 taleple de İzmir izliyor.
Geçtiğimiz hafta bu köşede yazmıştık. Yedi fabrika haciz yoluyla satıldı demiştik. Yine, özellikle turizm bölgelerimizde birçok tesis ve otel el değiştirdiğine ilişkin haberler okuyoruz, televizyonlardan izliyoruz.
İster konkordato, ister iflas olsun neticede yollar birçok hayalin sona ermesi demek. Düşünün büyük hayallerle çıktığınız yolda, tüm isteklerinizin birer birer elinizden uçtuğunu, sizinle birlikte aynı yola çıkan yüzlerce, binlerce insanın tüm hayallerinin bittiğini düşünün. Ne kadar acı bir durum değil mi?
Nitekim Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) verileri de bunu doğruluyor. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre kapanan şirket sayısında önemli oranda bir artış olduğu gözleniyor.
Özetle;
Ekonomi gerçek anlamda durma noktasına geldi. İhracatın ve iç piyasanın daralması şirketlerin geleceğini tehdit ediyor. Konkordato taleplerinin artması, başta bu firmalara ara malı üreten küçük kuruluşların batmasına neden oluyor. Her üç çalışandan birinin işsiz olmasının, işini kaybetmesinin nedenlerin başında yaşanan bu olumsuz tablonun etkisi, payı yok mu?
Elbette, kapanan her işletme, işsizliğin büyümesine neden oluyor. Çalışan nüfusun işini kaybetmesi gerçek anlamda bir beka sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Hele hele işsiz gençlerin ve kadınların durumu tam bir perişanlık sergiliyor.
Ayakta kalma mücadelesi veren firmaların desteklenmesi ve krediye kolay ulaşmaları bu zor günleri aşmada kolaylık sağlayacaktır.
Kurulması uzun yıllar alan ancak kapanması sadece birkaç ay içinde gerçekleşen firmaları kurtarmak için acil tedbirlerin alınması gerekiyor.
Sadece konkordato talep eden firmalar değil, binlerce esnaf da ayakta kalabilmek, kepenk indirmemek için çırpınıyor. Bu iş sadece hükümetle değil, ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, ihracatçı birlikleriyle, yani top yekun mücadeleyle aşılabilir!