Bu yılın başında dolar euro paritesi 1,13 seviyesindeydi yani 1 euro alabilmek için 1,13 dolar vermeniz gerekiyordu. Sonra temmuz ortasında bu parite dolar lehine değişmeye başladı ve eylül sonuna doğru dibi gördü 0,95 seviyesine kadar geriledi bu noktada artık 1 euro olmak için 0,95 dolar vermeniz yeterli oluyordu. Ekim sonundan itibaren bu parite hareketi tersine dönmeye başladı ve euro değer kazandı.
Geçtiğimiz hafta sonu itibari ile de parite 1,03 e yükseldi.
Peki, bu küresel ekonomi ve özellikle de Türk ekonomisi açısından ne ifade ediyor.
Önce Türk ekonomisine bir bakalım:
Biz ihracatımızın önemli bir kısmını euro ithalatımızın ise önemli bir kısmını dolar ile yapıyoruz ve doların daha değerli olduğu böyle bir parite bizim dış ticaret dengemizi de olumsuz etkiliyor. Ayrıca Türkiye’ye gelen turistlerin önemli bir kısmı da euro bölgesinden gelmektedir yani değersiz euro kazanıp değerli dolar ödemek Türkiye’nin finansal dengelerini bozuyor. Şimdi bu paritenin tersine dönmesi Türkiye’nin dış ticaret açığı ve cari açık bakımından olumlu bir etki yapacaktır.
Amma ve lakin bu işin bir başka açısı daha var Türkiye birçok ürünü Avrupa’dan euro karşılığında ithal etmektedir düşük euro kuru içeride enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltmaktaydı. Şimdi euro değerlenince bu euro ile ithal edilen ve fiyatlanan birçok malın fiyatını arttırarak enflasyonu olumsuz yönde etkileyecektir.
Bir başka etkisi de KKM üzerinde olacaktır malum Kur Korumalı Mevduatın bir kısmı euro cinsinden ve bu gelişme sonucunda hem Hazineye ve hem de Merkez Bankasına daha fazla bir ek yük binmesi kaçınılmaz olacaktır.
Küresel etkilerine gelince 2014 Mart ortasında dolar euro paritesi 1,39 seviyesindeydi, Ocak 2018 başında parite 1,24 seviyesine gelmişti. 2020 yılında ise 1,20 seviyesine iki defa çıktı. Bu seferki hareket ile parite hangi seviyeye kadar çıkacak ya da bu seviyelerde tutunabilecek mi bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.
Paritenin bu şekilde dalgalanmasının en önemli sebebi euro bölgesi ve Amerika’da ortaya çıkan enflasyon ve bu enflasyonu kontrol altına alabilmek için atılan adımlardı. Amerika’da fed daha erken harekete geçti ve enflasyon ile mücadele etmek için gereken adımları kararlılıkla attı. Amerikan hükümetinin sıkı para ve maliye politikaları uygulamak için gösterdiği kararlı duruş ile ortaya çıkan eşgüdüm sayesinde enflasyon düşmeye başladı ve en son enflasyon oranı beklentilerin altında geldi umulandan daha iyi bir performans ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu yeni durum Amerika’nın başta faizleri artırmak olmak üzere daha radikal adımlar atmasına gerek olmayacağı yönündeki beklentileri güçlendirdi. Bir başka gelişme ise ara seçimlerde Demokratların güç kaybetmesi oldu bu enflasyon ile mücadelede daha radikal adımların atılmasının önünde bir engel olarak değerlendirildi.
Diğer yandan da Avrupa’da da işler beklendiği kadar kötüleşmedi. Tamam, bir enerji krizi var ama bunun çok yıkıcı bir resesyona yol açmayacağı beklentileri güçleniyor. Avrupa bir şekilde enerji sorununu hallediyor.
Avrupa’da süren savaşta ise Rusya’nın zor durumda olduğu Ukrayna’nın birçok işgal altındaki bölgeyi kurtardığı ve Rus ordusunu geri çekilmeye zorladığı görülüyor. Bu durumda Putin kendi derdine düşüp bir iç ayaklanmaya karşı iktidarını nasıl koruyacağının yollarını aramak zorunda kalacaktır. Bu arayışın Ukrayna’da barışı ya da en azından ciddi bir ateşkesi sağlaması beklenmelidir.
Barışın sağlanması elbette ki Avrupa ekonomileri üzerindeki savaş gölgesini ortadan kaldıracak ve durumu normalleşme yoluna sokacaktır. Bu beklentinin de euroyu güçlendirmesi büyük olasılıktır.
Görünen o ki önce Covid-19 salgını ve sonra ortaya çıkan Ukrayna savaşı yavaş yavaş kontrol altına alınıyor küresel ekonomide işler rotasına giriyor.
Eğer sürpriz bir şekilde savaş yeni bir aşamaya geçmez, küresel ekonomide toparlanma devam eder ve gelişmiş ekonomilerde enflasyon da kontrol altına alınırsa 2023 ortasına doğru işler bayağı bir rayına girmiş olur.
Tabi burası dünya her an yeni bir kriz ya da yeni bir sorun ortaya çıkabilir ama bir sonraki krize kadar işlerin biraz sakinleşmesi, insanların biraz dinginleşmesi önemli olacaktır.
Bu seferki kriz bittiğinde küresel ekonomide iyi bir hasar tespiti yapmak gerekiyor. Dolar ve euro gibi rezerv paraların güçlenmesi ekonomik açıdan zombileşmiş birçok devlet, şirket ve kişiyi çok zor duruma düşürecek ve iflaslarına yol açacaktır. Özellikle gelişmemiş ülkelerde ortaya çıkabilecek böyle bir iflas dalgasının küresel ekonomiye ve finans sistemine hasar vermemesi için bazı önlemlerin şimdiden alınması gerekmektedir.
Demedi demeyin, değerli dolar ve euronun en olumsuz etkileyeceği, en kırılgan ekonomilerden biri de Türk ekonomisidir. Türk ekonomisini yönetenler bu durumun farkında mı çok merak ediyorum.