İslamcı kesimin itibar ettiği yazarlardan Abdurrahman Dilipak X hesabından “İstiklal Mahkemesinin Şapka Katliamı” diye bir paylaşım yaparak Ali Rıza Demircan adlı birine ait bir makaleyi paylaşmış.
Bahse konu makalede yazar: “ İstanbul doğumluyum ama Rize asıllıyım. Daha da önemlisi Müslümanım/Hak’tan yana öfkeliyim.
Şapka devrimi için ülkemiz genelinde yetmiş kadar insan asılarak şehit edildi. Ankara İstiklal Mahkemesi’nin asılarak idamına hükmettiği şehitlerin sekizi Rize’den. Özetlersek şapka devrimini kabul ettirmek için baskıcı terör estirilmiş, sebebiyet verilen olaylar vesile edilerek de zalimane bir şekilde canlara kıyılmıştır. Uzun hapis cezalarıyla da ocaklar söndürülmüştür.
Amaç İslam ve tarihî kültür ve kurumlar karşıtı devrimlere itiraz edebileceklere korku salarak gözdağı vermektir. Gözdağı günümüzde de verilmektedir.” palavralarını sallamış Dilipak’ta ona atıfta bulunuyor.
Konuyu bilmeyen tarihi sevip okumayan halkımızda şapka için adam mı asılır diyerek Cumhuriyet devrimlerine düşman oluyor. Oysa mesele şapka meselesi değil, Cumhuriyet’in egemenlik hak ve özgürlüklerine sahip, eşit yurttaş ilkesi üzerine bina edilmiş anayasal düzenine karşı çıkıp bu düzeni yıkarak feodal eşitsizlikler üzerine bina edilmiş arkaik bir düzeni savunmak.
Bakın bu ülkede şapka giymediği için asılan kimse yoktur amma ve lakin İslamcı rejimin egemen olduğu İran’da başörtüsü takmadığı için öldürülen Masha Amini gibi örnekler pek çoktur.
Şapka konusunda daha önce Sonsöz gazetesinde bir makale yazmıştım bu makalemi bu vesile ile bir kez daha paylaşmak istiyorum:
***
Her geçen gün büyük aydınımız Uğur Mumcu’nun “memlekette bilgisi olmadan fikri olan çok insan var” sözünün doğruluğunu ispatlayan yeni bir olay daha yaşıyorum, son olay da bir x paylaşımıma yapılan yorum ile geldi.
Ben Sinan Meydan’ın x platformundaki bir paylaşımına yorum yapmış ve “Şapka konusu ve taşıdığı anlam pek bilinmez! Osmanlı gibi feodal toplumlar sınıfsal eşitsizlik üzerine inşa edilmişti ve kişiler ait oldukları sınıfı, dini ya da ırkı belirtecek simge ve semboller ile dolu giysi, başlık ve hatta ayakkabılar giyerdi. Cumhuriyet ise sınıfsız, eşit vatandaş fikri üzerinde kurulmuştur bu yüzden de feodal simge, sembol ve hatta unvanlar yasaklanmıştır. Şapka ve kılık kıyafet kanunlarının özü budur” demiştim…
Benim bu yorumuma ise gerçek adı ile paylaşım yapacak cesareti olmayan biri: “SABATAY SEVI nin müslüman olurken çikardigi Şapka yi Sabatay Sevi'nin 9.kuşak torunu Şemsi Efendinin yetiştigi kişi müslümanlarin kafasina Sapka yi giydirdi” Diyerek yorum yapmış (Bu kişiye ait kelime, anlam ve imla hatalarını özellikle düzeltmedim aynen paylaştım)…
Bu kişinin İslami hassasiyetleri yüksek bir kişi olduğu anlaşılıyor.
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimlerinin bir parçası olan şapka ve kılık kıyafet kanunlarından da hoşlanmadığı, Yahudi âdeti diyerek bunlara karşı çıktığı anlaşılıyor.
Bu gibi tipler ortada bolca dolanıp duruyor ve durmadan menfi propaganda yaparak Atatürk’ü ve Türk Devrimlerini değersizleştirebileceklerini düşünüyorlar ve lakin neyse ki bunu başaramadıklarını da görüyoruz.
Pekâlâ, Sabatay Sevi Müslüman olmadan önce şapka giyer miydi?
Tarihçi Erhan Afyoncu tarafından yayınlanan bir makaledeki gravüründe ve başka yerlerdeki portrelerinde şapka değil bere ve sarık kullandığı görülmektedir o dönemlerde Yahudilerin şapka benzeri bir başlık kullandığına dair de bir kanıt yoktur.
Benim burada asıl bahsetmek istediğim ise şapkanın tarihçesi ve kültürel ya da dini kökeni değil, bu eleştiriyi yapan kişilerin giyim kuşam üzerinden sergiledikleri çifte standart.
Örneğin şapkaya büyük tepki gösteren İslamcı çevreler her nedense benzer bir tepkiyi Yahudi Kipasının tıpa tıp bir benzeri olan namaz takkesine göstermezler, oysa kipa ile takke birbirinin aynısıdır ve dahası hemen hemen aynı dini işleve sahiptir değil mi?
Sizce neden benzer bir tepkiyi takkeye göstermiyorlar?
Başka bir örnek isterseniz Yahudi ve Hristiyan kadınların büründüğü kara çarşafı örnek vermek isterim!
Siz hiç bu İslamcı taifenin kara çarşaf giyen kadınları Yahudi kıyafeti giymek ya da Hristiyan kadınlara benzemekle itham ettiğini gördünüz mü?
Yahudi ve Hristiyan çarşafı ile kara çarşaf arasındaki benzerlik konusunu daha önce görmediyseniz bana da inanmayın açın Google’ı araştırın, birbirinin tıpa tıp aynısı olduklarını sizde gözünüzle görün derim.
Benzer bir şekilde ele alınabilecek bir başka aksesuarda tespihtir, tespihi Hristiyanlar İslamiyet’ten çok önceden beri kullanmıştır değil mi? İnanmayan elde tespih dolaşan hatta kutsal tespih duası yapan Papa’ya baksın derim…
Peki, siz hiç tespih kullanan bir Müslümanın Hristiyan âdeti uygulamakla itham edildiğini duydunuz mu?
Elbette hayır, duymamışsınızdır, hatta elde tespih sallamak Müslümanlığın önemli nişanelerinden biri olarak bile kabul edilir.
Sonuç olarak şapka meselesi üzerinden Türk devrimlerine saldıranlar saçma sapan bir çifte standart uygulamakta, boş beleş işlerle uğraşmaktadırlar.
Türk devrimleri aydınlanmacı ve seküler karakterdedir halk egemenliği ilkesini esas alır.
Bu devrimlerden hiç biri Yahudilik dâhil herhangi bir dini referans almaz ve bunlara ait bir simgeyi de kullanmaz.
Giyim kuşam üzerinden çifte standart uygulayarak Türk Milletini egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturmuş bulunan Türk devrimlerini karalamaya çalışmak ise tamamen beyhude bir gayrettir.