DEPREM, MUSTAFA KEMAL ve YAŞAR KEMAL

İki haftadır sizlerle bu köşede Yaşar Kemal’in röportajları ile ilgili yazımı paylaştım. Bu röportajlar içinde biri...

İki haftadır sizlerle bu köşede Yaşar Kemal’in röportajları ile ilgili yazımı paylaştım. Bu röportajlar içinde biri var ki, güncelliği nedeniyle, benim için çok önemliydi. 3 Ocak 1952 de saat 08,03 de meydana gelen Hasankale –şimdiki adı Pasinler- depreminden sonra yaptığı röportaj.

3 Ocak 1952 de Hasankale’de 5,8 şiddetinde bir deprem olur ve bu depremde 41 yurttaşımız yaşamını yitirir, 701 konut da oturulamaz hale gelir. O günlerde Cumhuriyet Gazetesinde röportaj yazarlığına başlayan Yaşar Kemal adı geçen yöreye gider. Depremi yaşayan ilçenin tüm köyleri de dahil, o yörede depremi yaşayan insanlarla konuşarak düşüncelerini ve duygularını paylaşır.

Daha önce, 13 Eylül 1924 günü saat 16,34 de 6,8 şiddetinde yine Hasankale’de bir deprem meydana gelmişti. Bu depremde de 60 yurttaşımız yaşamını yitirmişti. Depremin hemen ardından Mustafa Kemal, 2 Ekim 1924 günü deprem bölgesini ziyaret eder. Burada bir köylü ile yaptığı konuşmada “Genelgeyle devrim olmaz” sözünü söyler. O konuşmayı olduğu gibi paylaşıyorum. Gerçekten de genelgeyle devrimin olmayacağının en güzel kanıttır bu konuşma:

“1924 yılının ilkbaharındaydı. Erzurum ve Pasinler’de depremde birçok köylerin evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler’e gelen Gazi Mustafa Kemal, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı:

-“Depremden çok zarar gördünüz mü, baba?” diye sordu. Gazi, ihtiyarın şüphe ettiğini görünce, tekrar sordu:

-“Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin?” İhtiyar:

-“Valle pedişeh bilir” dedi. Gazi gülümsedi. Yumuşak bir sesle:

-“Baba, padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı?”

-“Söyle bakalım, zararın ne?”

-“Padişeh bilir…” Bu cevap karşısında kaşları çatılan Gazi, Kaymakama döndü:

-“Siz daha devrimi yaymamışsınız” dedi. Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü ağır başlılıkla ortaya atılan yazı işleri müdürü Gazi’ye:

-“Köylere genelge yolladık Paşam” dedi. Gazi’nin fırtınalı yüzü, daha çok karıştı:

-“Oğlum, genelgeyle devrim olamaz!” (Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009)

Biraz önce de belirttiğim gibi 1952 yılında meydana gelen depremden sonra Yaşar Kemal de deprem bölgesindeki, depremi yaşayanlarla röportajlar yapar. Bir konuşmasında; “Bu röportajlar depremden kurtulan halkın soğuk yüzünden ölmesinin hikayesidir 1952 depremi.” der.

Recep İyigün adında bir sığırtmacın çadırına konuk olur Yaşar Kemal. Çadırda çocuklarıyla ve karısıyla donarak ölmemek için her gece aynı korkuyla uykuya dalan Recep İyigün, Yaşar Kemal’e karşı mahcup olmuştur. Çünkü çadır çok soğuktur ve onu ısıtamadım diye mahcup olmuştur.Yaşar Kemal o gece yaşadıklarını ve duyduklarını çok yalın bir dille anlatır.

Sığırtmaç Receb’in çadırında geceleyeceğini duyan Kurnuç köylüleri Yaşar Kemal’i uyarırlar. Aralarında şu konuşma geçer:

“Gitme, yatılır mı bunca soğukta o çadırlarda ? Donarsın.” Bizim canımız can da…” der ve Recep İyigün’ün çadırının kapısına gelir. Ona; “Bu gece sana misafirim ağam, dadaşım” dedim. Küçücük değirmi sakallı, üstünden bir iplik çeksek kırk yamalık dökülür cinsten, perişan kılıklı ihtiyar: “Başım üstünde yerin var” dedi “ama”. “Yok” dedim, “üzülme, kuru yerde de yatarım. Siz nasıl, ben de öyle…” “Ah” dedi, “hasta olursun beyim.” “Aldırma” dedim. “Ne olursa olsun, ben bu gece sana misafirim.”

Anlatmaya devam eder Yaşar Kemal. “Receb çadırın zeminine ot serpmiş. Ortada bir de soba var. Soba benim şerefime yakılıp, karısı da yatmak üzere bir komşu çadıra gönderiliyor. Soba, çadırın içerisini bir iki dakikada öyle kızdırdı ki, bacaklarım kavruldu. Sobanın başında çocuklar, Receb İyigün ve ben 9 kişiyiz. Biraz sonra soba geçiyor ve yanmaktan kurtuluyoruz.” (Yaşar Kemal Röportaj Yazarlığında 60 Yıl YKY sayfa : 100-101)

Yaşar Kemal’in misafir olduğu Receb evinde ne kadar tezek varsa açıkta kalmışlara ve yakacak tezek bulamayanlara ulaştıran bir kişidir. “Eğer ecel yetmezse, değirmeninde bile öğütseler insan gene ölmez, yok, ecel gelirse, demir sandıkta gizlensen gene gelir seni bulur ölüm.” der o gece Yaşar Kemal’e Recep İyigün. Sığırlarıyla birlikte, depremden sonra da yaşamaya devam eder Recep İyigün. Çünkü başka umarı yoktur.

13 Şubat’ta bu köşede depremle ilgili yazdığım bir şiirimi paylaşmıştım. Hasankale’de 28 yıl arayla meydana gelen iki depremi ve sonrasındaki yaşananları yazdım bugün. Umarım bir daha böyle acılar yaşamayız.