Değişen Çocuklar mı, Dönüşen Ebeveynlik mi?

Çocuk ve ergen davranışlarındaki kaygılar ortak bir toplumsal söyleme dönüşmüş durumda.
Okullarda artan disiplin sorunları erken yaş ve ergenlikte riskli davranışlara yönelim, dış çevrenin olumsuzluklarla ilişkilendirilmesi “yeni nesil’’ tartışmalarını beraberinde getirmektedir.
Ancak bu tabloyu yalnızca çocuklar üzerinden okumak gerçeğin önemli bir kısmını gözden kaçırmak anlamına gelmektedir.
Psikolojik açıdan çocuk davranışları içinde büyüdükleri ortamdan bağımsız değildir.
Çocuk ailesel ilişkilerin, ebeveyn tutumlarının ve toplumsal iklimin doğal bir görüntüsüdür.
Günümüzde çocuklar anne babalarıyla aynı evde hatta aynı odada fazla zaman geçiriyor gibi görünse de duygusal temas giderek zayıflamaktadır.
Günlük hayat ve stresi dijital materyallerin etkisi altına girmemize, çocuklarımızın duygusal ihtiyaçlarını arka plana atmamıza ve sorun onlardaymış gibi algılamamıza neden olabilir.
Aşırı hareketlilik, kurallara direnç, öfke patlaması ya da tehlikeli gruplara yönelme çoğu zaman “problem kişilik” değil karşılanmamış duygusal ihtiyaçların sorunudur.
Çocuk görülmediği yerde sınırları zorlar, anlaşılmadığı yerde tepkisini yükseltir.
Modern ebeveynlik anlayışının iki zıt noktada konumlandığını görüyoruz.
Bir yanda çocuğun her isteğini karşılayan, sınır koymayı baskı sanan aşırı serbest yaklaşımlar.
Diğer yanda ise başarıyı merkeze alan, duygusal ihtiyaçları yok sayan katı disiplin anlayışıdır.
Her iki tutum da çocuğun ruhsal gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Sınır tanımadan büyüyen çocuk hayatın engelleriyle karşılaştığında yoğun öfkeyle yüzleşirken, baskı altında büyüyen çocuk ya içe kapanır ya da otoriteye karşı sert bir direnç geliştirir.
Sağlıklı ebeveynlik sevgi ile sınırın, anlayış ile sorumluluğun dengede tutulmasını sağlar.
Bu tabloyu değerlendirirken amaç bir kuşağı etiketlemek değil sorumluluğu daha sağlıklı bir zeminde ele almaktır.
Çözüm sert kurallarda, cezada ve katı yasaklarda değil daha güçlü ilişkiler kurabilmektir.
Duyguları ciddiye alınan, sınırları net ve hata yapmasına izin verilen fakat sonuçlarıyla yüzleşen çocuklar dış dünyanın olumsuz etkilerine karşı daha dayanıklı olabiliyorlar.
Asıl sorulması gereken soru şudur;
‘’Bu çocuk neden böyle davranıyor?’’ yerine
‘’Bu davranış bize ne anlatıyor?’’ diyebilmektir.
Sağlıklı ve sorunsuz günler dilerim.