CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA, Siz aydın olamasanız da GÖZÜNÜZ AYDIN OLDU.

Geçtiğimiz pazar günü; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, doğudan, batıdan kuzeyden güneyden ülkemizin her yanından orduya katılan, bütün olanaklarını ordu için seferber eden yoksul Anadolu insanlarının gücüyle kurulan Cumhuriyet’in 100. yılında, yaşlısıyla genciyle kadınıyla erkeğiyle bu toprakları bizim yurt etmemizi sağlayan; şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle anarak, Cumhuriyeti kutladık.

29 Ekim 1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet, bir yönetim biçimi olmakla birlikte, Emperyalizme ve onun yerli iş birlikçilerine Anadolu halklarının attığı tokadın da adıdır.

Gerek ülke içinde gerekse dışında hâlâ Cumhuriyet’e düşman azımsanamayacak bir gerici güruh var. Bunların olması gayet normal! İstedikleri gibi bir devlet sistemini kurma hayalleri olduğu sürece de olacaklar. Ama onlar da biliyorlar ki bu hayalleri kursaklarında kalacak. 

Cumhuriyet’e verilmesi gereken değer veriliyor mu? Hayır. Çünkü 1945 yılında çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte, ülkede, eğitimin ve ekonominin bilinçli olarak geri bırakılması, halkın yoksullaşıp, eğitimsiz kalması için güçlerinin yettiği, dillerinin döndüğü kadar yalan vaat, hile, ellerinden gelen ne varsa hepsini kullanarak iktidar oldular ce Cumhuriyetin ve kazanımlarının aleyhine çalıştılar, bu çoğu zaman da devlet olanaklarıyla oldu. Çünkü bu onların işine geliyordu. Eğitimsiz bir toplumu yönetmek daha kolaydı. Eğitimde Köy Enstitüleri gibi Anadolu’daki kızlı erkekli yoksul halk çocuklarının emeğini/gücünü ulusunun gelişmesine harcaması için yapılan bir projeyi devre dışı bıraktılar. Bugün milyonlarca işsiz genç ne yapacağını bilmez durumda sokaklarda annelerinin babalarının eline bakıp harçlık bekleme derdinde. Köy Enstitüleri gibi böyle bir projeyi, ülkenin kendi öz gücüyle kalkınma modelini, çöpe atarak, IMF’den alınan şartlı paralarla ülkeyi bir taraftan Emperyalizme bağımlı hale getirirken, diğer taraftan da ülkenin ulusal gelirini IMF’ye faiz olarak ödediler. Ayağımızdan çarığı çıkarıp kara lastiği (Cızlavet) giydirdiler, neyin karşılığında? Emperyalizmin ülkemize ayrık gibi kök salıp, halkı yoksullaştırıp köleleştirme karşılığında. 

Gericilerin ve onlara göz yumarak; mücadele ediyor/muş, Cumhuriyet değerlerini koruyur/muş gibi yaparak, çanak tutan sözüm ona Aydın! Sosyal Demokrat! Halkçı! Geçinenlerin gözü aydın.

 Çok partili dönemle birlikte başlayan, Köy Enstitülerinin kapatılmasına, 12 Mart ve 12 Eylül karanlığına ses çıkarmayanlar, cumhuriyet kazanımlarını daha ileri taşımak isteyenlere değil, daha geriye götürmek isteyenlere arka çıkanlar, gözünüz aydın. Bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dahi bilmeyen, bu ülkede yaşayıp, Cumhuriyetin kaç yılında kurulduğunu bilmeyen, lise ve üniversite öğrencilerini, cumhuriyet değerlerini ayaklar altına alan, ülkenin kurucu önderi, Atatürk’ün heykellerini ıran, ulusun bayrağını ayakları altına alan bir toplum inşa ettiniz. Bunların yaşanmasına göz yuman, katkı sunan, sessiz kalan yediden yetmişe, her kademede “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” anlayışında olanlar, köşe dönücüler, yalakalar, bilcümle ÇIKARCILAR, sizLER aydın olamasanız da GÖZÜNÜZ AYDIN OLDU.

Yoksulluk ve sefalet içindeki ülkeden; “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan/On yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan/Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan/Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan” Bilincini ve pratiğini yaratan değerlere sırt çevirip, üniversite sınavına giren yaklaşık üç milyon gençten, yüz binden fazlası sıfır çekti, yani puanı hesaplanacak kadar net yapamadı. Gözünüz Aydın…

Cumhuriyet değerlerini savunarak; çocuklarımız, torunlarımız ve ülkemiz için daha ileriye adım atmak, mücadele etmek her vatandaşın boynunun borcu olduğunu bir kez daha Cumhuriyetin 100. Yılında hatırlamamız gerektiği söylemek isterim…