Türkiye’de halkın önemli bir kesimi, ülkenin çöplük ve küllük olması için kararlı bir şekilde elinden geleni yapıyor. Sizlere, gittiğim yerlerden, kimi görüntülü, kimi görüntüsüz bilgiler sunuyorum bu konuda.
Çok kez, doğduğum ve çocukluğumun ilk 10 yılını yaşadığım Rize’nin Pazar ilçesinden örnekler verdim. Konuya ilgi duyanlar varsa, 2023 yılının bahar ve yaz aylarındaki yazılarımda paylaştıklarımla bu yazıdaki izlenimlerimi yan yana getirebilirler.
Daha önce yazdığım yazıların yer aldığı Gazeteleri, Rize Valiliğine, Belediye Başkanlığına, Pazar Kaymakamlığına, Pazar Belediye Başkanlığına, birkaç siyasal partiye ve çoğumuzun STK diye bildiğimiz demokratik kitle örgütlerine, gönüllü kuruluşlara gönderdik. Ankara’daki ilgili kamu ve meslek kuruluşlarına, belediye başkanlıklarına. Tık yok, bilgilendirici açıklama, eleştiri veya teşekkür hiç yok.
27 ve 28 Ekim 2023 günlerinde de Rize’nin Pazar ilçesinde ve köyüm Apso’da (Suçatı) bulundum. Bu yıl içinde daha önce gittiğim günlerde olduğu gibi köyümün ve Pazar ilçesinin bazı yerlerini gezmek ve çevre kirliliği ile ilgili durumu görmek olanağı buldum.
Gittiğim her yer, öncekiler gibi, sigara izmariti mezarlığı, izmarit çöplüğü olmayı sürdürüyor. İnanılmaz, şaşkınlık yaratacak derecede çöplerle kirletilmiş. Hayvanlardan kaynaklı hiç çöp ve kirlilik yok. Tümü insanların ürettikleri.
Köyün ana yolunda yürüyorum. Pazar ve Hemşin’i birbirine bağlayan karayolu. Acaba rüyada mıyım? Araçlardan veya yürürken atılmış her türlü çöp var. Çoğu geri dönüşümle ekonomiye kazandırılabilecek atıklar. Eee, bunları Ağustos ayının son haftasında geldiğimde toplamış ve çöp kutularına taşımıştım. Bu çöpler, nasıl geri gelmiş memleketime, Pazar’ın Apso köyüne? Çöpleri geri gelmiş memleketimin. Elbette geri gelmemişti çöpler. Aynı veya farklı insanlar, aynı anlayışla, anlayışsızlıkla, bilinçsizlikle, acımasızlıkla, tükettikleri aynı şeylerin aynı atıklarını, aynı yerlere atmışlardı.
Pazar’dan Karadeniz’e dökülen Hemşin Deresi’nin Apso köyündeki yatağının kenarlarında, derenin suyu çoğaldığında taşınan, ağaç dallarına veya kayalıklara tutunmayı başaran çeşitli çöpler var.
Pazar’a indim. Sokakları izmarit mezarlığı. Belediye Başkanlığının karşısında, altı iş yerleri, üstü bazı gönüllü kuruluşların şube başkanlıklarının ve bazı siyasal partilerin ilçe örgütlerinin yer aldığı iş merkezi yer alıyor. Merdivenler ve koridorlar, sayısız sigara atıkları ve izmaritlerle karşıladılar, hiç hoşlanmadığım bir şekilde, daha öncesinde olduğu gibi. Kocaman binanın önündeki bir avuç yeşillikte ise çöp çeşitlerinden çokça örnek yer alıyor. Hiç kimse, esnaf, alışveriş yapanlar, belediye çalışanları nasıl görmez, bu çirkin örnekleri? Görüyorlarsa, yeşili çöpten kurtarmadan nasıl işlerine veya evlerine giderler, hayret.
Pazar’ın ana caddesini ikiye bölen yeşil ve uzun alanda, sokakta tüketilenlerden geriye kalan her türlü çöp yatıyor, en başta sigara paketleri ve izmaritleri. Yol kenarlarındaki yeşillikler ise tam çöplük olmuş. Meydana bakan kahvehanelerin balkonlarında bomboş oturan hemşerilerim, hemen hepsinin elinde veya ağzında sigara. Sadece Pazar’lılar değil, hepimiz, bunun ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Bir şeyler yapmalıyız, bir şeyler yapılmalı. Aksi halde, sadece Pazar veya Rize değil, ülke olarak çok şeyler kaybedebiliriz, kanımca kaybediyoruz.
Başlayışı bilinen, bitişi bilinmeyen, ancak biteceği kesin olan en değerli zamanını, insanın böyle amaçsız ve bir şey üretmeden harcaması çok düşündürücü, çok üzücü. Böyle insanların, dinlendiklerini sanmaları, beyinlerini ve bedenlerini hareketsiz bırakmaları, bunlar yetmezmiş gibi ciğerlerini sigara dumanı ile doldurmaları nasıl yorumlanmalı, hangi çözümler önerilmeli? Şaşkınım ülkem adına.
Bu yazıyı, Pazar’da bir internet merkezinde yazıyorum. Çevremdeki çocuk ve gençlerin, internette oyun oynarken, kendi kendilerine yaptıkları küfürleri, hakaretleri ve kullandıkları diğer sözcükleri duydukça da çok üzüldüm. Nereye gidiyorlar, niçin gidiyorlar, oralarda, yakın gelecekte ne yapacaklar, ne yapamayacaklar, ülkemiz neleri kazanamayacak veya neleri kaybedebilecek, düşünmesi bile çok korkutucu, ürkütücü.
Karadeniz il, ilçe ve köylerindeki yapılaşmaya, sözde kentleşmeye bakıyorum, şu yorumu yapmam için mimar, mühendis veya inşaatçı olmama gerek yok.
Pazar çok çirkin bir kentleşmeyi başarmış görünüyor. Boş alan kalmadı, kenti büyütelim derken daha da çirkinleştiriyorlar. Denizle, doğa ile kalan canlılarla uyumlu olmayan, yeşili, temiz suyu mahveden bir insan yaklaşımı. Denizle doğanın, insanın, hayvanın bağı ancak böyle koparılır.
İnsan vahşetine, insanın şiddetine, kenti, doğayı mahveden, hayvanları göçe, kaçışa zorlayan, yok eden bir istilanın, yayılmanın sonuçlarına, yüreğim dayanmakta zorlanıyor artık.
Bunun için sıkça yineliyorum. Eğitimimiz gerçek eğitim, çevre ve şehircilikle ilgili bakanlık gerçekten bakanlık, belediyelerimiz, gerçekten beldelerle ilgili, halkımız, iletişim içinde ve örgütlü olsa, Pazar ve köyleri değil sadece, Türkiye’nin her yeri, yeşil, temiz ve yerin üstündeki cennet haline gelir.
Çöpleri geri gelmiş memleketimin, Rize-Pazar’ın. Kirletenlerin, sadece izleyen halkın ve yönetimlerin, sadece üzülenlerin yaşadığı yer Karadeniz ve Türkiye, biliniz.
Bu çöpler ve korkutucu kirlenmeler nasıl geri gelmiş memleketime?
Nasıl gider bu Dünya’dan, evim Türkiye’den, memleketimden?
Aslında, Pazar ve Pazarlılar sizin ve Türkiye’nin fotoğrafı. Sizsiniz, Türkiye’nin diğer illeridir, karayollarıdır, sahillerdir, kumsallardır, parklardır, bahçelerdir, spor alanlarıdır, taksi, otobüs, tren ve dolmuş duraklarıdır, Türkiye’dir. Sizlersiniz, kirleten, aldırmayan, sorumsuz, acımasız, görmeyen, duygularını yitirmiş, sadece izleyen, uyarmaktan korkan, çöplükte yaşayan… veya kirletmeyen, korumaya çalışan, temizleyen, üzülen,…. sizler.
Fotoğraf, Pazar ilçesinin, dere kenarındaki çöplüğü.