Öncelikle tüm Türkiye Cumhuriyetini, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ve etnisite ayırmadan sığınmacı kardeşlerimizin tamamını tebrik ederim. Haydi, gözümüz aydın olsun ki Lozan denen garabet(!) bugün itibariyle bitti. Malumunuz antlaşma 100 yıllıktı ve sabrımızın karşılığını bugünden itibaren almaya başlayacağız. Artık yeryüzü yakut, gökyüzü altın olacak, ayağımızı bastığımız yerden petrol fışkıracak ve dış güçlerin oyunları namlularında ters dönecek. Neler mi olacak? Buyurun…
Türkiye`de ilk kez benden duyacağınız bir müjdeyi okumaya hazır mısınız? Ay`a dört şeritli yol yapımına meğerse çoktan başlanmış ve 29 Ekim`e yolun açılışı yetişecekmiş, hatta ilk hafta bedava seyahat edebilecekmişiz. Seyahat garantisi falan da yokmuş. Niye? Dedik ya artık dert üstü murad üstüyüz, gerekirse tüm köprü ve otoyolları sırf canımız istiyor diye yıkar, yeniden yaparız.
Avrupa Birliği denen gâvur topluluğu yarından itibaren kendisini feshedecek ve Türkiye`nin kurduğu Türkiye Birliği ilan edilecek. Bundan sonra kriterleri biz koyacağız, işimize geleni birliğe alıp, diğerlerini yıllarca kapımızda bekleteceğiz. NATO falan da hikâye olacak çünkü evlerimizin musluklarından akan petrolle bile, tüm dünyanın silah sanayiini biz yönlendireceğiz.
Tüm o bildiğiniz otomobil markalarını da unutun. Tüm dünyada araçların artık tek bir markası olacak, TOGG. Hatta Almanya`daki fabrikalar TOGG tabelalarını asmaya başlamış bile. Öncelik elbette bizim olacak. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve sığınmacı kardeşlerimizin en az üç TOGG otomobili olmadan başka kimseye satış yapılamayacak. Gafil Avrupa ve Amerika eski otomobillerle uğraşsın dursun, bize 100 yıldır yaptıklarına saysınlar.
Artık tarıma falan ihtiyacımız kalmayacağı için, öyle toprakla çamurla uğraşmayacağız. Yine yarından itibaren Hollanda ve ismine henüz ulaşamadığım birkaç ülke daha tarihten kendi kendini silecek ve tüm bu ülkeler, bizim tarım topraklarımız olacak. Böylelikle bizde tüm tarım arazilerine ultra lüks konutlar, AVM`ler ve Rezidanslar yapabileceğiz. Hal böyle olunca ne olacak? Her bir vatandaş ve sığınmacımızın en az 12 adet evi olacak, her ay başka bir konutta oturabileceğiz.
Siyasi ilticacı olarak büyük bir talep alacağımız öngörüldüğü için, tüm büyükelçiliklerimiz ve konsolosluklarımız alarma geçirilmiş. Gariban Batı dünyasının şanssız vatandaşları, bizim pasaportumuzu alabilmek için sıraya çoktan girmişken, zengin gafiller şimdiden milyarlarca dolarlık bütçe ayırmaya başlamışlar bile.
Tüm Olimpiyat Oyunları Adıyaman`da, tüm Dünya Futbol Şampiyonaları, Bayburt`ta, tüm Avrupa Şampiyonalarıysa Trabzon`da düzenlenecek. Şampiyonlar Ligi iptal edilip, Türkiye Liginin adı Şampiyonlar Ligi olarak değiştirilecek ve dahası formasında haç bulunan hiçbir takım, hiçbir organizasyona alınmayacak.
Müjdeler biter mi? Bitmez. Bugünü çoktan hesaplayan hükümetimiz, gizli gizli sadece Türkçe Öğretmeni yetiştiren üniversiteler açmış, yarından itibaren, mezun olanlar ortaya çıkarak ve dünyanın dört bir yanına dağılarak, 8 milyar insana Türkçe öğretmeye başlayacak.
Artık öyle, kadeveydi, meteveydi, efendime söyleyeyim öteveydi falan, sözlüklerden çıkartılacak. Hükümet, her bir vatandaşımıza ve canımız sığınmacılarımıza her ay milyarlarca Lira ödeme yapacak. Sığınmacılar isterse bu ödemeyi nargile tütünü ve kömürü olarak da alabilecek. Doğalgaza, elektriğe, suya falan para ödeme devri de kapandı artık. Dünyanın en hızlı İnterneti olacak olan 68.5G hizmetine de para ödemeyeceğiz. Herhalde dünyanın tek para biriminin TL olacağını söylememe gerek yoktur.
Hükümetimizin vatandaşlarımızdan bir ricası da yok değil aslında; tüm o paraları koyacak yer bulamayanlar için hazırlanan kasaların imalat ihalesi biraz geç tamamlandığından, vatandaşlarımızın itidalle kasaların kendilerine ulaşmasını beklemeleri ve paniğe sebep olacak hareketlerden kaçınmaları önemle isteniyor. O kadar da olur canım, 100 yıl beklemişiz, bunu mu bekleyemeyeceğiz?
Şimdilik ulaşabildiğim müjdeler bunlar, haydi, kalın sağlıcakla.