Öldük – bittik diyoruz ama hala oksijen sömürmeye devam ediyoruz.
Bir somun da olsa ekmek alacak durumumuz varken, açız diyoruz. Dengeli beslenme, haftanın en azından bir günü canımızın istediğini yemek gibi saçma isteklerimize engel olamıyoruz.
Sokaklarda, camilerde çeşmeler var, su yetmeyecek zannediyoruz.
Hala okullar açık, eğitimsiz nesiller yetişiyor naraları atıyoruz.
Otobüsler, trenler, vapurlar, arabalar çalışıyor, akaryakıtın 50 lira olmasına tepki veriyoruz, toplu taşıma ücretlerini beğenmiyoruz ayrıca yapılan yollar ve köprüler gözümüze dizimize hala durmuyor, göremiyoruz.
Yüce büyüklerimiz bize internet gibi bir imkânı çok görmemişler biz hala hızı neden düşük diye hayıflanıyoruz, yetinemiyoruz.
Tiyatro ve sinema gibi basit ve manasız zevklerin peşinden gitmeye çalışıyoruz, efendim neymiş bale varmış opera varmış peh! Hatta bazı aklıevveller konsere gitmek falan da gitmek istiyorlar. “Geçin kardeşim bunları, televizyonda var işte her şey” diyemiyoruz.
Kitap okumak zaten gereksizlik abidesi. İnsan niye okusun ki. Var işte birkaç kitap, 85 milyon (mülteciler hariç) döndürüp döndürüp okuyalım ama yok illa bir muhalefet. Paylaşmayı bilemiyoruz.
Tutturuyoruz tatile ihtiyacımız var diye. Pazar günü huzurlu yuvamızda vakit geçirebileceğimizi unutuyoruz. Denizmiş, havuzmuş, tuzmuş, buzmuş falan hikâye. Evin tadını çıkarmayı öğrenemiyoruz.
Bazı kâfirler ensar olduğumuzu kabullenmekte zorlanıyor. Din kardeşlerimizin tacizlerini, tecavüzlerini, hırsızlıklarını, mafyacılık oyunlarını onlara çok görüyor, hazmediyoruz.
Paramız çok olduğu için ithalat yaptığımızı kabul edemiyoruz. Veriyoruz paramızı aslan gibi alıyoruz malımızı, ecnebiler bizim anca ameleliğimizi yapıyor anlamıyoruz.
Akrabaya yardımın sünnet olduğunu da unutuyoruz. Neymiş efendim, torpilmiş de, iltimasmış da, mülakatmış da hep yaraları kaşıyoruz.
Kış geldi ısınma maliyetleri arttı diye yaygara çıkartıyoruz, en azından ısınacak doğalgazımız, elektriğimiz var diye şükretmiyoruz. Fiyatları Vatikan`ın bizi zor duruma düşürmek için ayarladığını sanki bilmiyoruz.
Maaşlar artsın, vergiler düşsün, fiyatlar ucuzlasın, vatandaş değil devlet kemer sıksın diye diye bir hal oluyoruz. Dış güçlerin oyunlarını hiçe sayıyoruz, itibardan tasarruf edilir zannediyoruz.
Adaletmiş kanunmuş filan çok abartıyoruz. Günümüzde sosyal medya linçlerinin suça uygun cezalarla eşdeğer olduğunu kabullenemiyoruz.
Hala niteliklerimize uygun iş istiyoruz, hatta sadece iş istiyoruz, devletimizin verdiği sosyal yardımlarla yaşamak için sosyal yardımları hak edecek şekilde davranmayı reddediyoruz.
Böyle yapa yapa Allah`ın sonumuzu hayr etmesini bekliyoruz. Çok ama çok abartıyoruz.