Öncelikle Bay Kemal’e teessüflerimi iletmek isterim, resmen orantısız güç kullanmış…
Düşünün bir yanda ekonomist Jeremy Rifkin, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Refet, Gürkaynak, Doç. Dr. Selin Sayek Böke, aktivist Hacer Foggo, Faik Öztrak gibi 70 bilim insanı, aktivist ve siyasetçi diğer yanda Nureddin Nebati, Jöleli bey ve Kavcıoğlu gibi isimler!
Yahu bu resmen orantısız güç kullanımı değil midir?
Şaka bir yana CHP merakla beklenen vizyon belgesini görkemli bir toplantı ve son derecede geniş bir katılımla açıkladı.
Açıkça söylemek gerekirse bu kadar çok sayıda bilim insanını bir araya getirerek böylesine isabetli ve geleceğe yönelik bir vizyon oluşturmak ve bunu tüm hayali ortaçağ dünyası olan siyasilerin vizyonsuzluğunun karşısına çıkarmak bile başlı başına çok ciddi bir başarıdır.
Bu toplantıya bende davetliydim ve lakin kişisel nedenler ile katılamadım bu nazik davette bulunan CHP yönetimine teşekkür ederim ama naklen yayını baştan sona dikkatle izledim.
Peşin peşin belirteyim CHP hem Türkiye ve dünya gerçeklerinin farkında ve hem de geleceğin dünyasını da çok iyi algılamış.
Dünyanın değiştiğini yeni bir çağa girdiğimizi ve bu yeniçağda alıştığımız dünyanın baştan sona değişeceğini anlayarak olası fırsatlardan istifade edecek ve tehditlerden kaçınacak stratejiler üretmek aslında siyasetin en temel gerekliliğidir.
Ne yazık ki Türkiye’ye egemen olan tek adam rejimi, bu rejimin buram buram popülizm kokan ve iğrenç söylemler ile dolu nefret dili böyle ciddi konuları gündemden düşürüyor, kamuoyunu sadece günlük tartışma ve atışmalar ile meşgul ediyor.
Sırf bu günlük tartışmaların çok ama çok ötesinde bir vizyon belgesini halkımızın görüşüne sunması için bile Kemal Bey ve CHP yönetimine teşekkür etmeliyiz.
Bakınız ister Sanayi 4.0 deyin isterseniz de Bilgi Çağı, dünyada sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor ve önümüzde yep yeni bir üretim biçimi dönemi açılıyor.
Bu yeni üretim biçimi döneminde emin olun tüm üst yapı; siyaset, ekonomi, hukuk, kültür, ahlak ve insan ilişkileri kökten değişecek, dönüşecek ve yep yeni bir dünya doğacak.
Eskinin dogmatik düşünceleri, dar kalıpları, kısır dini ve ideolojik çekişmeleri ile bu yeni dünyada özgür ve güçlü bir Türkiye yaratmak ise asla mümkün olamaz işte bu nedenden dolayı toplumumuzu bu prangalardan kurtarmalıyız.
Ben AKP, MHP, HDP, BBP gibi parti kurmaylarını da bu vizyon belgesini, bu belgede yazılmış olan öngörü ve tespitleri dikkatle incelemeye davet ediyorum, onlara emin olun bu belge siyaset üstüdür Türkiye’nin ve dünyanın geleceğini ilgilendirmektedir, lütfen okuyun ve anlamaya çalışın diyorum.
Şunu kesinlikle söyleyebilirim altılı masanın diğer partilerindeki bilim insanlarını da dikkate aldığımız zaman altılı masanın entelektüel gücü ve ekonomiye hâkimiyeti tartışılmaz bir üstünlük sağlamaktadır.
Jeremy Rifkin tarafında daha toplantının daha girişinde dile getirilen iklim değişikliğinin sadece başka uzak ülkeleri tehdit eden yaşamsal bir tehdit olmadığını, bu tehdidin Türkiye’yi de derinden etkileyeceğini görmek ve iklim değişikliğini durduracak önlemleri almaya yönelik politikalara vurgu yapmak bile başlı başına çok önemli bir husustur.
Kemal Bey’in konuşmasında öne çıkan “Türkiye kral değil kural istiyor”, kurallı ekonomiyi getireceğiz söylemi ise çok ama çok önemlidir.
Bu günkü keyfilik ve kuralsızlığın ortadan kalkacak olması bile ekonomimize ve Türkiye Cumhuriyetine olan güveni yükseltecek, risk algısını hızla düşürecektir.
Vizyon belgesinde açıklanan “siyaset üstü liyakatli kadrolar bir arada çalışacak. Çalışma prensipleri asla sıcak siyasetin ajandasına kurban edilmeyecek. Bağımsız kalması gereken kurumlar bağımsız kalacak. Sistem güçlendikçe ülke artık sürekli yapısal krizlerle de asla karşı karşıya kalmayacak. Enflasyonist ve değersiz TL ekonomisiyle emeği ucuzlatan politikaları çöpe atacağız.” İlkeleri ise istikrarlı ve güçlü bir Türkiye yaratmanın anahtarıdır.
Bu noktada “Kemal Bey seçilemez” iddiasında bulunan arkadaşlara onca vizyonsuzluk, hata ve başarısızlığına rağmen Recep Bey seçilebilir diyorsunuz da böyle bir vizyona sahip Kemal Bey neden seçilemez diyorsunuz diye sormak gerekmez mi?