Uzun ve sağlıklı bir hayat sürebilmek, sadece genetik bir şans ya da kişisel bir çaba değildir. Aldığımız nefesin temizliği, içtiğimiz suyun saflığı ve yediğimiz yiyeceklerin yetiştirildiği toprağın sağlığı, vücudumuzun en küçük hücresini bile etkiler. Çevre kirliliği, kronik hastalıklara ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olarak adeta bir zehir gibi işler.
Görünmez Tehlikeler ve Sağlığımız Üzerindeki Etkileri:
* Hava Kirliliği: Şehirlerde egzoz dumanları ve fabrika bacalarından çıkan zehirli gazlar, her nefeste ömrümüzü kısaltmaya devam eder. Astım karşılaşacağımız en hafif tehlikelerden biridir. aynı zamanda bunama, kalp ve damar hastalıkları gibi riskleri de artırır. Yoğun hava kirliliğine maruz kalan insanlarda bunama, kalp krizi ve felç geçirme olasılığı daha yüksektir.
* Su ve Toprak Kirliliği: Sanayi atıkları, pestisitler ve kimyasallar, içme sularına ve tarım topraklarına karışır. Bu maddeler, kanser, böbrek yetmezliği ve sinir sistemi hastalıkları gibi ciddi rahatsızlıklara zemin hazırlar. Tarımda kullanılan kimyasal gübrelerin toprağı kirletmesi, o topraklarda yetişen gıdaların kalitesini düşürür ve zararlı maddelerin besin zinciriyle soframıza ulaşmasına neden olur. Bu yiyecekler biz ve tüm ailemizi tehlikeye sokar.
Artan Sağlık Harcamaları; Şimdiki rejimin böyle bir neden sonuç ilişkisi kuramayacağı aşikardır.
Doğru ve dürüst bir yönetim için çevre kirliliği, sadece "doğayı koruma" meselesi değildir; aynı zamanda somut ve ağır bir maliyet kalemidir. Bir ülkenin sağlık sistemi, kirliliğin yarattığı hastalıklarla mücadele etmek için devasa bütçeler ayırmak zorunda kalır.
Çevre kirliliğine bağlı hastalıklar arttıkça, hastanelerdeki hasta yükü de artar. Solunum yolu enfeksiyonları, kanser vakaları ve kalp-damar hastalıkları için yapılan tedaviler, ilaç harcamaları ve hastane yatışları, kamu bütçesi üzerinde ciddi bir baskı oluşturur. Bu neden-sonuç ilişkisini, bu konudan daha basit ekonomik neden-sonuç ilişkilerini kuramayan rejim unsurlarının kurması olanaksızdır.
Madenler ve Enerji sektörünün yüzeyde hesaplana karlılıkları için Çevre yasaları sık sık esnetiliyor, denetimler gevşetiliyor ve kısa vadeli çıkarlar uğruna doğa feda ediliyor. Maden projeleri, plansız sanayileşme ve altyapı projeleri, çevresel etkileri göz ardı edilerek hızla hayata geçiriliyor. Bu kısa vadeli "kâr" anlayışı, ne yazık ki uzun vadede çok daha büyük bir fatura olarak karşımıza çıkıyor.
Temiz bir çevre için harcanmayan her kuruş, kirliliğin yarattığı hastalıkların tedavisi için katlanarak geri dönüyor. Bu basit bir matematik hesabıdır: 1 birim çevresel koruma yatırımından kaçınmak, 10 birim sağlık harcamasına yol açabilir. Sadece çevre bakanlığının bütçesinden kısıp, sağlık bakanlığının bütçesini artırmak zorunda kalmak, kötü bir yönetimin en açık göstergesidir.
Bu yönetim, bir yandan "sağlıkta devrim yaptık" derken, diğer yandan sağlığımızı tehdit eden faktörleri görmezden gelerek kendi kendine bir kısır döngü yaratıyor. İnsanların daha az hasta olduğu, daha uzun ve sağlıklı yaşadığı bir ülke, sadece ahlaki değil, aynı zamanda ekonomik olarak da daha güçlü bir ülkedir. Bu basit gerçeği anlamamak ve bu hesabı yapamamak, bugün Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en büyük yönetim krizlerinden biridir.