Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına başlayacak nasıl bir zam politikası olacak? Sorusu üzerine; "10 Aralık'ta ilk toplantı yapılacak, en geç aralık sonuna kadar da bu konu netleştirilmiş olacak. Asgari ücret, minimum ücrettir. 'Bundan daha aşağısı olmaz.' denen bir ücrettir. Bundan daha fazla ücret verenlerin elini kimse tutmuyor. Keşke özel sektörde, başka alanlarda imkânı olan herkes daha fazla verse." ifadelerini kullanmış…
Bana göre bu ifadeleri hiç çekinmeden kullanan Cevdet Yılmaz çok ayıp etmiş bulunmaktadır!
Neden? Derseniz:
Bakın asgari ücret pazarlıkta eli çok daha güçlü olan kimi çalıştırıp kimi çalıştırmayacağına kendi iradesi ile karar veren patronlara karşı pazarlıkta eli çok daha güçsüz olan emekçileri korumak için bulunmuş bir yöntemdir!
Yani bu yöntem ile ülkede ücretlerin en alt seviyesinin hükümet tarafından belirlenmesi ya da kontrol edilmesi ve bu seviyenin açlık ve yoksulluk sınırının altına düşmesinin engellenmesi amaçlanmakta, çalışanlar patronların insafına bırakılmamaktadır.
Emekçilerin hakkı hukuku patronların insafına bırakılırsa hemen hemen her zaman bunun bir felaket ile sonuçlandığı, yokluk ve yoksulluğun yayıldığı gözlemlenmiştir.
Bu hep böyle oluyor çünkü ücret pazarlıklarında çalışan ve çalıştıranlar arasında bir güç dengesi yoktur.
Yoktur çünkü patronların iş yapma eleman çalıştırma ihtiyacı azken, çalışanların iş bulma ve ücret alma ihtiyaçları çok fazla ve yaşamsal önemdedir. Buda ücret pazarlığı ve çalışma koşullarının belirlenmesinde emekçilerin elini zayıflatmaktadır.
Sosyal devlet ilkesi ve sendikal hakların güçlü olduğu toplumlarda hükümetler çalışanları patronların insafına terk etmez!
Bunun içinde devlet bir asgari ücret belirler ve patronların çalışanlarına bunun altında bir ücret vermesini yasaklar.
Asgari ücret işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.
Türk-İş hesaplamalarına göre Kasım 2024 dönemi için bu seviye 66.976 TL ve açlık seviyesi ise 20.562 TL kadardır.
Türkiye’de kâğıt üzerindeki duruma göre emekçiler patronların insafına bırakılmaz fakat fiiliyatta hükümet tarafından belirlenen asgari ücret hemen her zaman bırak yoksulluk sınırını açlık sınırının bile çok altındadır.
Şimdi kalkıp hükümet biz hakemiz asgari ücret işçi ve işveren temsilcilerinin serbest pazarlığı ile belirleniyor palavrasına falan sarılmasın!
Tamam, bir asgari ücret komisyonu var ve asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
Komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından toplantıya çağrılıyor ve yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında teamül üzerine aralık ayında dört kez toplanıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde Komisyon başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.
Doğal olarak işveren temsilcileri patronların, işçi temsilcileri ise çalışanların hakkını koruyor amma ve lakin hükümet temsilcileri hangi tarafı desteklerse o tarafın dediği oluyor yani son karar daima hükümetin oluyor!
Diğer yandan devlet çalışanları ister memur ve isterse de işçi olsun çoğu durumda asgari ücret almaz asgari ücret daha ziyade özel sektörde geçerlidir yani düşük asgari ücret sadece ve sadece patronların işine yarar devleti çok da ilgilendirmez asgari ücreti düşük tutan bir hükümet patronlara çalışıyor demektir.