İhtiyar delikanlılar ve hanımefendilerin hayatlarını geçirdiği ilgi evindeyim.
Moral geceleri ya da günlerinin yapıldığı bu yerde bende büyüklerimizin normal yaşamları dışında değişik bir gün geçirmeleri için gitarımı alıp kendileriyle buluşmaya gittim.
Dinleyicilerin arasında her meslekten emekli olmuş kişilerin olduğunu öğrendim. Öğle yemeklerinden sonra dinleyicilerim yavaş yavaş salonu doldurmaya başladılar.
Erkeklerini birçoğu takım elbiseli kravatlı, bayanlar en güzel giysileriyle karşımdaydı.
Ses düzeninin hazırlandığı bölüme geçip gitarımın akordunu yaptım. Nostalji, Türk sanat müzikleri ve türkülerle, programımı keyifle sürdürdüm.
Söylediğim birçok esere ilgi evinin dinleyenleri alkışlarıyla tempo tuttular. Artık mini konserimin sonuna geldiğimde İlgi evi sakinlerinden bir bayan yanıma geldi ve benden Çanakkale türküsünü istedi.
Bu bayan dedesini Çanakkale’de yitiren ve hala acısın kalbinde taşıyan biriydi.
Hemen bu hüzün dolu türküyü okumaya başladım. Sesleri ve dilleri döndüğünce büyük bir koro olduk hep beraber bu türküyü seslendirdik.
İşte bu türkünün bir başka hikâyesi de şöyle başlar.
Çanakkale türküsünün hikayesi bir mektuptan kaynak almaktadır. Bu mektuptan Emrullah Nutku’nun “Çanakkale Şanlı Tarihine Bir Bakış” adlı kitabında bahsedilmektedir.
Mektubun sahibi, kitabın yazarı Emrullah Nutku’nun kardeşi Seyfullah’tır. 1903 yılında doğan Seyfullah savaştan önceki dönemde Çanakkale Sultanisi adı verilen o dönemin lisesinde 1. sınıf öğrencisidir. Seyfullah’ın mektubu üzerinde 29 Eylül 1914 tarihi bulunmaktadır ve Çanakkale’den gönderdiği mektupta annesine seslenir:
Sevgili Anneciğim,
İki yıldır ayrı yaşadığımız bu hayat artık bitiyor. Sana ve aileme kavuşacağım için çok mutluyum.
Okulumuz artık hastane olacağı için bizi İstanbul’daki okullara göndereceklermiş. Öğretmenlerimizin büyük kısmı da askere gidiyor, üst dönemlerdeki ağabeylerimiz ise gönüllü olarak askere gideceklermiş. Türkçe öğretmenimiz bugün sınıfa geldi ancak çok durmadı, o da bize veda etti. Giderken bize vakti geldiğinde vatana yapılan hizmetin okulda verilen hizmetten daha kutsal olduğunu söyledi.
Kısa zaman önce sokaklardan askerler geçmeye başladı. “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyom düşmana karşı” türküsünü söyleyerek yürüyorlar. Kimileri at sırtında kimileri develerle yol alıyorlar. Top arabaları ve mekkareler (yük taşıyan hayvanlar) de onlara eşlik ediyor. Savaş çıkacağını söylediler. İngiliz ve Fransız gemilerinin boğazda dolaştığını duyduk. Gemiler buraları vuracakmış, ancak yakında İstanbul’a gideceğimiz için ben bunları göremeyeceğim. Oysa görmek isterdim. Sonunda size kavuşacağımı biliyorum.
Babamın ve siz anneciğimin ellerinden öperim, kardeşlerime selam ederim.
Oğlunuz Seyfullah. Sevgili Anneciğim,
Araştırmalarıma göre bu türkü, Çanakkale savaşını anlatmaktadır ve Kastamonu yöresine aittir. Kaynağı Kastamonulu İhsan Ozanoğlu’dur
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğime eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim eyvah
. …
29.Ekim Cumhuriyet bayramımızın 99 yılı kutlu mutlu olsun.