Bazı kitapları iki, üç hatta beş kere okuduğum olur. Her okuduğumda yeni yeni tatlar alırım. Çünkü her okuduğumda kitaplarda bulunan yazıların beni yenilediğini düşünürüm. Bugün sizlere yaklaşık 10 yıl önce okumuş olduğum ve bugünlerde ikinci kere okuduğum bir öykü kitabından söz edeceğim. “Çal Dedim Klarnetçi Çocuğa” Zafer Doruk’un ilk öykü kitabı.
Zafer Doruk 1956 yılında Bitlis’te doğmuş olup 6 yaşından itibaren Adana’da yaşamış bir öykü yazarımız. Adana Erkek Lisesini bitirdikten sonra hayata atılan, iş bulamayınca da uzun yıllar işportacılık yapan bir öykücü. İşportacılık yaptığı günlerde, 1993 yılında Seyhan Belediyesi Orhan Kemal Öykü Yarışması’nda “Kedi” adlı öyküsüyle mansiyon ödülünü alır. Peşinden 1995 yılında Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nce düzenlenen Orhan Kemal Öykü Yarışması’nda “Bir Uçumluk Kanat Lütfen” öykü dosyasıyla birincilik ödülünü alır. Öykülerinde daha çok büyüdüğü Çukurova yöresini anlatır.
Muzaffer İzgü öykülerini okuduğunda, öyküleriyle ilgili şöyle yazar: “Sevgili Zafer, çok haz alarak okudum öykülerini. Çukurova öyküleri ama aynı zamanda bütün insanlığın öyküleri bunlar. Yaşamın, varolmanın, paylaşmanın gücü öykülerinde evrenselliği yakalamış. Sıcak, düşündürücü, iç burkan ama umutlu öyküler. Hani bir deyim vardır, ‘ciğerini okumak’ diye. Sen ciğerini okumuşsun kahramanlarının. İşte bence yazarlık bu. Kutlarım dostum.”
Muzaffer İzgü’nün söylediklerine kelimesi kelimesine katılıyorum. Ben de öyküleri okurken çok haz aldım. Ayrıca ilk okuduğum yıllarda sanki bir Orhan Kemal öyküsü okuyormuş gibi hissetmiştim. Dili oldukça güzel, anlatım sade ve kavrayıcıydı çünkü. Biraz önce de belirttiğim gibi Çukurova anlatılıyordu öykülerinde.
“Çal Dedim Klarnetçi Çocuğa” kitabında 19 öykü yer alıyor. Bunlar sırasıyla: “Trevira Amcam, Aloş, Dostum, İsmiyel, Kredi Osman, Papağan, Nevcihan, Çal Dedim Klarnetçi Çocuğa, Dişi Yonca, Nerede O Eski Kabadayılık ya da Balık, Yedi Yemeği, Kanarya, Ay Işığının Bilirkişiliği, Dans, Odalar, Deli Faruk’un Tevratı, Fazla Ekmeğiniz Var mı Misafirimiz Geldi de, Adamın Başının Etini Yiyen Aynalı, Duş” İlk öykü olan “Trevira Amcam” benim çok ilgimi çeken ve ikinci kere okumama neden olan öyküdür.
Öyküler birbirinin devamı gibi zaman zaman. Aynı kahramanı birkaç öyküde görebiliyoruz. Bu da öykülerin bütünlüğünü sağlıyor. Kimler var bu öykülerde diye merak ediyorsanız, kitabın arka sayfasında, bu öykülerde kimlerin olduğu anlatılıyor. Ötekiler…
“Ötekiler… Şarampol Mustafa, Ersan Baba, Sabo, Trevira Turan, Dostum, Aynalı, Kredi Osman, Arap Metin, Deli Faruk, Memiş Emmi ve diğerleri…
Bir akşamüstü ‘cafe’lerinizden çıkıp, Zaza Yusuf’un kahvesine takılırsanız, görürsünüz onları. Sizin oralarda da vardır; hani kentin kıyılarına doğru epeyce yürürsünüz… Kimi zaman dünyalarından çıkıp aranıza karıştıkları da olur.
Keyifçidirler, âlemcidirler, içe dönüktürler. Tek ‘kusurları’ yaşamaya çalışmalarıdır. Açlarından ölseler, nazlarının geçmediğine ‘eyvallah etmez’; kimsenin namusuna yan gözle bakmaz; arkadaşlarını hiçbir şeye değişmezler.
Ağrıyan yerlerine basmaz, yüzlerine de şöyle sıcağından bir gülüverirseniz, yandınız demektir; ciğerinize kadar sokulur, başınızın etini yiyene dek konuşup öykülerinin fitilini tutuştururlar. Birbirlerinin öykülerine sokulup her fotoğrafa girmeye çalışırlar.
‘Çal Dedim Klarnetçi Çocuğa’, onların kitabı.”
Kitabın arka kapağında anlatılan Şarampol Mustafa’yı, Trevira Turan’ı Dostum’u çok seveceksiniz, eğer öykülerini okursanız. Çünkü bu insanlar sizin de çevrenizde olup farkına varmadığınız kişiler olabilir.
‘Bilgi’ yayınevinden çıkan: ‘Aşkgüzar’ (2004) ve ‘Soyka’ (2006) adlı iki öykü kitabından yedi yıl sonra, yazarın, ‘Kimselere Yâr Olmayan Kuşlar’ (2020) ve ‘Karsambaç’ adlı iki öykü kitabını da ‘Sel’ yayınevi yayımladı.
Okuyacağınız öyküler Çukurova’yı yakından tanımanızı sağlayan öyküler olacaktır. Okursanız bana hak verecekseniz.
Sağlıklı günlerde bol okumalar diliyorum.