Türkiye İstatistik Kurumu 2020 yılına ilişkin dönemsel gayrisafi milli hasıla rakamlarını açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi 4. çeyrekte yıllık yüzde 5,9 büyümüş.Elbette bu Türk Lirası ile yapılan hesaba göre böyle; işin aslında yıllık bazda Türk Lirası hesabına göre büyümüş, fakat dolar hesabına göre küçülmüş bulunmaktayız.
TÜİK Hesaplamalarına göre Türkiye salgının etkili olduğu 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,8 büyüdü, lakin açıklanan büyüme rakamı ekonomistlerin yüzde 2,3’lük beklentisinin altında kaldı. Fakat beklentilerin altında kalmasına rağmen Türkiye salgın yılında yüzde 1,8 büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında Çin ile birlikte büyüyen iki ülkeden biri oldu.
2020 yılında kişi başına GSYH ise cari fiyatlarla 60 bin 537 TL ve Amerikan doları cinsinden de 8 bin 599 olarak hesaplanmış bulunmaktadır.
Uluslararası karşılaştırmalarda esas olan dolar bazında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ise 2020 yılında 717 milyar 49 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiş bulunuyor. Dolar bazında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 2019 yılında 760 milyar 778 milyon dolardı, burada 43 milyar dolar civarında bir küçülme var.
Kişi başına GSYH, 2018 yılında cari fiyatlarla 45 bin 463 lira ve ABD doları cinsinden ise 9 bin 632 dolar olarak hesaplanmıştı. 2019 yılında ise cari fiyatlarla 52 bin 316 TL, ABD doları cinsinden ise 9 bin 213 dolar olmuştu.
ABD doları cinsinden 2020 yılında 8 bin 599’a düşen kişi başına GSYH rakamını dikkate alırsak kişi başına 614 dolar kadar fakirleşmiş bulunuyoruz.
Türkiye’de 2006 yılından bu yana kişi başına düşen ABD doları cinsinden GSYH, Cari Fiyatlar ile GSYH ve ABD doları cinsinde GSYH gelişmelerini aşağıdaki tablodan görebilirsiniz:
Türk vatandaşları 2013 yılında ulaşmış olduğu 12.480 dolar seviyesindeki gelirden 3 bin 881 dolar kaybederek 2020 yılında 8.599 dolar seviyesine, 2007 yılındaki seviyenin bile altına düşmüş bulunmaktadır. Bu çok ciddi bir gelir erimesi ve yoksullaşmadır.
Eğer bu yıllar arasında Türkiye’nin büyüdüğüne inanacak olsak; bu tam anlamıyla büyüyerek fakirleşmişiz demektir.
Sonuçta TÜİK tarafından işsiz kalarak ve fakirleşerek büyüdüğü ileri sürülen bir Türkiye tablosu çizilmektedir.
Yazılarımı okuyanlar benim kalkınmayı çok önemsediğimi, büyüme rakamlarını ise pek önemsemediğimi hatırlayacaktır. Büyüme ne toplumun ve nede toplumu oluşturan bireylerin zenginleşmesi, refaha ulaşması, kalkınması anlamına gelmez.
Kalkınmış bir toplum yaratmak istiyorsak önce istatistiki verileri yönlendirmeye çalışmaktan kaçınmak ve gerçekler ne kadar acı olursa olsun o gerçekler ile yüzleşmek gerekir.
İstatistiki açıklamalar ile şu kadar büyüdük, bu kadar büyüdük demek ne gerçek hayatta fakirleşen halkı ve nede profesyonel yaşamda istatistiki verileri takip eden yatırımcıları kandırabilir. Olacak olan sadece verilere güvenin sarsılmasıdır.
Türk Lirası hesapta büyür ve kişi başına düşen gelir artar iken dolar hesabında azalması bize dolar ile Türk Lirası arasındaki kurlar ile enflasyon verilerinin gerçekçi olarak hesaplanmadığını arada ciddi bir uyumsuzluk olduğunu da göstermektedir.