Bütçe dikiş tutmuyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı, merkezi yönetim bütçe dengesinin temmuz ayında 45,8 milyar lira açık verdiğini ve 7 aylık açığın 78,3 milyar liraya ulaştığını açıkladı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, merkezi yönetim bütçe dengesinin temmuz ayında 45,8 milyar lira açık verdiğini ve 7 aylık açığın 78,3 milyar liraya ulaştığını açıkladı.

Temmuz ayında bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,1 artarak 95 milyar 275 milyon liraya, bütçe giderleri yüzde 21,4 artışla 141 milyar 79 milyon liraya çıktı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre Temmuz’da nakit bütçe dengesi 67,9 milyar TL açık yazmış ve böylelikle aylık bazda rekor açık kaydedilmişti. Ocak-Temmuz dönemine bakıldığında ise açık 106 milyar TL’yi aştı. Son 12 aylık açık toplamı da 197 milyar liraya ulaştı.

Temmuz ayında hem iç hem de dış borçlanmanın yüksek tutulmasına rağmen finansman ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle hazinenin kasasında düşüş oldu.

İşin açığı rakamlar hiç iç açıcı değil açıklanan verilere göre devletin iki yakası bir araya gelmiyor, bütçe dikiş tutmuyor.

Bu durum aslında Türk ekonomisi için oldukça kronik bir sorun. Devlet ayağını yorganına göre uzatmıyor, itibardan tasarruf olmaz ve benzeri gerekçeler ile harcamalarını kısmıyor. Üstüne birde mülteciler sorunun yarattığı ek giderler ile Covid-19 salgını yüzünden ortaya çıkan gelir kaybı ve gider artışları bütçeyi delik deşik ediyor. Ayrıca aşırı borçluluk, yüksek risk primi ve yüksek faizler bütçenin bir başka kronik sorunu.

Peki, ne yapılması lazım?

Yapılması gereken şey aslında çok basit, lakin bunların yapılması da çok zor! Sonuçta yapmamız gereken; bütçe giderlerini azaltıp, gelirlerini arttırmak.

Gelirleri arttırmak zor!

Gelirleri arttırmak için elbette yapılması gereken ilk iş vergi gelirlerini arttırmak. Bu ise hiç mi hiç kolay değil. Kolay değil, çünkü Türk ekonomisinin çok önemli bir kısmı kayıt dışı. Vergi tahsilatı sadece kayıt altında olanlardan yapılabiliniyor, tabiri caizse kümesteki kazlar yolunuyor. Vergi mükellefleri ise kaz değil insan oldukları için akıllarını kullanarak yolunmamak için çeşitli tedbirler alıyor.

İnsanlar aşırı vergilendirildiklerini düşündükleri zaman ya gelirlerini beyan etmiyorlar ve yahut da iş yapmaktan vazgeçiyorlar. Devlet dolaylı vergilere yüklenmek zorunda kalınca da fiyat dengeleri ve vergi adaleti bozuluyor.

Vergi toplamak yetmeyince, varlık satışları yani özelleştirmeler gündeme geliyor ama onun da bir sınırı var. Üstelik demokrasisi şaibeli, ekonomisi kötü yönetilen bir ülkede ya varlıklar doğru fiyatı bulamıyor, sudan ucuza gidiyor ve yahut da hiç müşteri çıkmıyor.

Giderleri kısmak ise daha da zor!

Bir kere geçmiş yıllarda alıp harcanan borçların ve bu borçların faizlerinin ödenmesi gerekiyor. Bir ödeme sorunu tüm mali yapıyı bir anda çökerteceği için öncelik borç ve faiz ödemelerine veriliyor. Bu noktada ise en önemli sorun borçların etlice bir kısmının devletin basma hakkına sahip olmadığı döviz cinsinden olması. Devlet döviz cinsinden borçlarını ödeyebilmek için ya yeni döviz cinsi borç bulmak ve yahut da piyasadan döviz almak zorunda. Piyasadan döviz almaya çalışmak elbette kur dengelerini bozuyor, döviz kurlarını yukarıya çekiyor. Yeni borç bulmak ise pek kolay değil çünkü iktidara ve Türk ekonomisine yönelik güven dipte, risk pirimi CDS ise zirvede. Birçok yatırımcı Türk hükümetinin döviz cinsinden borçlarını ödemekte zora düşeceğini hesap ediyor.

Personel vs. cari giderler ise kolay kolay aşağıya çekilemiyor, sosyal güvenlik kurumu açıklarını kapatmak ve sair sosyal harcamaları azaltmak çok zor. Sosyal güvenlik kurumu açıklarını azaltmak için emekli maaşlarını azaltmak gerek fakat zaten emekli maaşları dipte, EYT sorunu çözülmüyor çok uzun bir pirim ödeme dönemi var. Bütün bu önlemlere rağmen sosyal güvenlik kurumu açıkları artıyor. Kamu çalışanlarının maaşları zaten döviz bazında kuşa dönmüş durumda, enflasyonun altında resmen pestil olmuşlar.

Neticede geriye bir tek yatırımlar kaleminden tasarruf yapmak olasılığı kalıyor bunu da zaten büyük projeleri yap işlet devret yöntemini uygulayarak yapmaya çalışıyorlar. Fakat bu yöntem günü kurtarsa da bu sefer bu kalem için ödenmesi gereken bedeller bütçe açığını arttırıyor.

Sonuç olarak iş zor, bu kafa ile gidildikçe bütçe açığı kapanmaz o kesin, lakin bir borç krizi ne zaman doğar onu bilemiyoruz…