Tarih 11 Mayıs 2023. Günlerden Perşembe, saat 16.40 civarı. Sırtımda çanta, spor giysileri içinde, Dikimevi metrosundan çıktım, Mamak Caddesi istikametinden yürüyerek eve gideceğim. Bu aylarda yürürken, yaşantımda çok özel yeri olan, yol veya bahçe kenarlarındaki dut ağaçlarından dut yemek için duraklamıyorsam, evimle Dikimevi arası en fazla 15 dakika.
Bir insanın, temizliğini, düzenliliğini, elbette öncelikle üstüne başına bakarak algılayabilirsin. Ailenin de, evin girişine, mutfağına, tuvaletine bakarak…Her ne kadar “Arslan yatağından belli olur” dense de, yatağın ne durumda olduğuna, değindiğim bölümler az çok işaretler verebilir.
Bir halkın, komşuların temizlik durumunu ise sokaklar, parklar, yollar, kaldırımlar, çocuk oyun alanları, otobüs, taksi ve dolmuş durakları, tam anlamı ile ortak yaşam alanları belirler. Ortak yaşam alanlarına okulları, hastaneleri, iş yerlerinin bahçelerini ve kapı önlerini de katabiliriz.
Bu yazıyı okuyanlar veya inceleyenler, her gün mutlaka ortak yaşam alanlarından birinden veya birkaçından geçiyordur. Hangi çöpleri, yenilen, içilen ve kullanılanlardan kalanların nelerini görüyorsunuz, çiçeklerde, çimlerde, kaldırımlarda, çöp kutuları boşken kutuların etrafında.
Dar kaldırımda yürüyorum. Kovid 19 salgını ve virüs tehlikesi sürüyor. Uygar olan, akıl ve vicdanını kullanmasını bilen hiçbir insan, dumanını, sanki yakınından geçmek zorunda kalanları zehirlemek ister gibi sigara içmez değil mi? İçen çok da, birisi dikkatimi çekti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi duvarından yürüyor, ağzındaki sigarayı son kez çekti, hiç bakmadan yere attı.
Hiç yakışmadığını söyledim. Baktı bana, yürümeye devam etti. Hani sigara, içeni rahatlatıyordu, sakinleştiriyordu. Rahatlayan, sakinleşen insan, yaşadığı alanları kirletir mi?
Bu ve benzer insanları kimler yetiştirdi, eğitti veya yetiştiremedi, eğitemedi. Milli Eğitim politikamız, sorumlu olanlar ve ailesi eğitemedi, yetiştiremedi, eğitmedi, yetiştirmedi.
Bu ilk örnekti.
Biraz daha yürüdüm. Tıp Fakültesi ve önünde bir taksi. Camdan bir cismin yere atıldığını gördüm. Sanki başımın yanından bir kurşun geçti. Yerde, bükülmüş kağıt parçası. Yine hiç yakışmadığını söyledim.
Bu sürücüyü, belli ki, kimse eğitmedi, yetiştirmedi. Ailesi, okulu, meslek örgütü ve meslektaşları dahil. Çünkü, taksilerin içindeki küllükleri inceleyenler, çok temiz ve boş olduğunu mutlaka görürler. Sigara içmeyenlerin küllüklerinin boş ve temiz olması elbette çok doğal. İçenlerin küllükleri boş ve temiz ise bunun nedeni ne olabilir? İçenler, araçtaki küllüğü değil, küllük olarak, geçtikleri veya durdukları yerleri kullanıyorlar. Ne eğitim, ne meslek örgütü ve meslektaşlar, bu inanılmaz bozuk davranışla ilgilenmiyorlar bile.
Şehitlik Anıtına doğru yürüyorum. İki örneği, Türkiye’nin hemen hemen her yöresinde yaşamış, görmüş, “Türkiye Küllük ve Çöplük Olmamalı” diyen bir insan olarak çok üzüldüm, bir kez daha.
Baktım, şık giyimli bir erkek, izmariti kanalizasyon kapağının üzerine atmış, ayağı ile delikten kirli su kanalına atmaya çalışıyor. Yapmaması için seslendim. Öylesine kendisinden geçmiş olmalı ki, beni duyamadı ve çirkin amacını gerçekleştirdi. İş yerinin önünde idi. Merak ettim, nasıl bir iş yeri diye. Kadın kuaförü.
Kendisine, yaptığı davranışın mesleğine hiç yakışmadığını söyledim. Herkesin herşeyi attığını belirtti. Geçerli bir mesleğin bu uzmanını kimler eğitmedi, yetiştirmedi demeye gerek yok. Meslek örgütü de sorumlu, aile de, öğretmenler de, toplum da, ülke siyaseti, eğitimi ve yönetimi de.
Sizlere, ülkesini küllük ve çöplük haline getirenlerden üç örnek verdim. Üçü de küçük olay örnekleri olarak algılanabilir. Bu örneklerin daha büyük boyutlarda denizlerde, okyanuslarda, ormanlarda, dağlarda, tren ve kara yollarında yaşandığını bilmelisiniz. Bunlara karşı, ilgili kamu yönetimlerinin ve meslek örgütlerinin, önlemek adına yaptıklarından örnekler verilemez. Yapmaya çalıştıklarını bile söyleyemeyiz.
Orman yangınları sonrası ilgili bakanların söyledikleri ile yangın bölgelerinde yükselen, yayılan sevimsiz binalara bakar mısınız? Böylesine çevre şiddetini üretenleri kimler yetiştirdi, eğitti veya kimler yetiştiremedi, eğitemedi? Kimi bilerek yapılmadı, kimi eğitimcilerin, yetiştirmesi gerekenlerin yetersizliklerinden dolayı yapılamadı.
Bilim insanları, güzel insan davranışlarının öğretildiğini söylüyorlar. Çok küçük yaşlardan başlayarak evlerde, ailelerde, okullarda, iş yerlerinde.
Verdiğim olumsuz örneklerin yaşanmaması, güzel insan olunması için evler, okullar ve işyerleri nerelerdesiniz? Anneler, babalar, öğretmenler, yöneticiler, muhtarlar, belediye başkanları, kaymakamlar, valiler, müdürler, bakanlar neredesiniz?
Yalan söyleyen, buna karşılık hedef aldığı siyasetçileri yalancılıkla suçlayan, iftira atan, ancak kendisine iftira atıldığını belirten, hedef gösteren, tehdit eden siyasetçilerin yaşadığı bir ülkedeyiz. Bunları kimler eğitti, kimler yetiştirdi veya kimler eğitemedi, kimler yetiştiremedi?
Yetiştirenleri, eğitenleri veya yetiştiremeyenleri, eğitemeyenleri kimler yetiştirdi, kimler eğitti. Asıl sorun bu. Eğitmesi, yetiştirmesi gerekenleri kimler eğitecek, kimler yetiştirecek?
Sağlık çalışanlarına, kadınlara, annelere, çocuklara, ileri yaşlılara, engellilere, hayvanlara, doğaya şiddet uygulayanları kimler eğitti, kimler yetiştirdi veya kimler eğitemedi, kimler yetiştiremedi?
Çok daha öncesi yıllara doğru gidebiliriz. Eğitilenler ve eğitenler, yetiştirenler ve yetişenler diye yılların, uzak veya yakın tarihin derinliklerine indikçe şu suçlu, şu mağdur, şu kurban, şu masum diyemeyiz.
Herkes, nedenleri ve dönemleri farklı da olsa, hem masum, hem mağdur ve hem de suçlu olabilir, kanımca.
Keşke, sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve barış dolu toplumlar, ülkeler ve Dünya için daha küçük yaşlarda, bilimin aydınlığında eğitilsek, yetiştirilsek…İşte o zaman, şiddetsiz iletişim, örgütlü toplumlar, her yerde ve her zaman demokrasi, adalet, eşitlik ve güvenliğin egemen olduğu yeryüzündeki cenneti başarabiliriz.
Ne mutlu böyle bir cennet için katkı koyanlara ve böyle bir cennet dünyada yaşayacaklara.
Konuyu şu cümle ile şimdilik sonlandırmak isterim. Çünkü, çok derin, çok geniş ve çok yüksek bir konu bu.
Silahsız ve şiddetsiz böyle bir cennet dünya için katkı koyacakları, böyle bir cennet dünyada yaşayacakları, böyle bir cennet dünyayı koruyacakları, sürdürecekleri kimler eğitecek, kimler yetiştirecek?