BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM

1946 yılında Tokat’ın Muslahattin Mahallesi’ne, Almus Gevrek Köyü’nden gelip yerleşen ve Tokat Darçay’da oturan Nazik Cirit...

1946 yılında Tokat’ın Muslahattin Mahallesi’ne, Almus Gevrek Köyü’nden gelip yerleşen ve Tokat Darçay’da oturan Nazik Cirit ile Ahmet Demir’in oğlu olan Ozan Çağdaş (Veysel Demir)’in asıl mesleği Berberliktir. (Erkek Kuaförü)

Yaşamı, topluma ve insanlara dair yanlış gördüklerini eleştirmesi, insanların daha güzel bir dünyada yaşaması umudunu dile getirmesi ve bu düşüncelerini sanatına, şiirine yansıtması nedeniyle hep acılarla, baskılarla, yasaklarla ve mahpusluklarla geçmiştir.

Ozan Çağdaş, bireysel kurtuluşa değil toplumsal kurtuluşa inanan ve bunu her fırsatta dile getiren sanatçılardandır. Bu özel yaşamında ve sanat camiasında da böyledir. “ANILARIM, BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM” isimli kitabında; sanat çevresindeki bazı insanların bildiğimizin tersine yanlış davranışlarına tanıklıklarını okuyacaksınız.

Ozan Çağdaş’ın anılarında, toplumsal yanlışlara sınıfsal nitelikte baş kaldırısını bireysel ilişkilerinde de göreceksiniz. Sansüre karşı verdiği mücadelesinde çoğu zaman yalnız kaldığını, hepimizin tanıdığı 27 tane sanatçının imza koyduğu basın açıklamasını, kendisiyle beraber sadece 4 kişi ile yaptığını okuyacaksınız. Mahpusluklar, yasaklar, işkenceler ve daha pek çok anısını paylaştığı “ANILARIM, BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM” kitabını sade ve akıcı bir dille yazmış. Kitabı okurken Ozan Çağdaş ile sohbet ediyormuşçasına konuların içine giriyor olayları yaşıyorsunuz.

Yedi yaşında annesini kaybeden Ozan Çağdaş’ın ilkokulu bile bitiremeden okuldan alınması, babasıyla köylerde yazın düvencilik, kışın sobacılık yapması, bir ağanın yanına azap olarak verilmesi, birkaç köyde hizmetçi, çoban olarak çalıştıktan sonra Hacı Bektaş’ta Feyzullah Ulusoy’un yanında hizmetçi olarak çalışmaya başlaması ve çok zor şartlarda hayata tutunması…

Ozan Çağdaş’ın insan olarak toplumsal olaylara duyarlı olmasına sözümüz yok elbette. Yedi yaşında başlayan ve yaşamı boyunca çektiği acı ve çile; sarsılmaz bir inançla haksızlıklara karşı dimdik durmasının sol, sosyalist düşünceyi sahiplenmesinin de nedenleri arasındadır kanımca.

Ozan Çağdaş’ın DÖN DOĞDUĞUN GÜNE ÇOCUK, ANILARIM BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM ve AYIBIN OLMADIĞI GÜN ÇIRILÇIPLAKTIN isimli kitaplarını okuduğunuzda “Ozan” sözcüğünün hakkını tam anlamıyla verdiğini görüyorsunuz.

Ozan Çağdaş’ın ÖLDÜM YAVAŞTAN şiirini sizlerle paylaşarak yazıma son vermek istiyorum.

Dünya denen yörüngeye

Kondum yavaştan yavaştan

İnsan denen bir varlığa

Döndüm yavaştan yavaştan

Doğduğumda bir umuttum

Yalan yanlış bir yol tuttum

İnsan olduğum unuttum

Buldum yavaştan yavaştan

Coşkun akan pınar iken

Selvi boylu çınar iken

Ateş olup yanar iken

Söndüm yavaştan yavaştan

Sarıldım taptım taşlara

İnandım içi boşlara

Neden oldum savaşlara

Öldüm yavaştan yavaştan

Sicimlerde sallanmışım

Sürgünlere yollanmışım

Aklım kötü kullanmışım

Bildim yavaştan yavaştan

Veysel iken Çağdaş oldum

Türkü deryasına daldım

En sonunda bir saz aldım

Çaldım yavaştan yavaştan