Boyu; Eğitim, İletişim, Örgütlenme, Demokrasi, Adalet, Güvenlik… ve MOBBİNG…

Şiddetin her çeşidi veya yapıldığı yer, eğitim, iletişim, örgütlenme, demokrasi, adalet, güvenlik, tekrar ediyorum, eğitim ve iletişimle yakından ilişkilidir. Eğitimi ve iletişimi iki kez yazmamın açık anlamı şudur. Her şeyin başlaması, sürdürülmesi ve onurlu bir şekilde bitmesi eğitim ve şiddetsiz iletişimle ilgilidir. Yazılarımı okuyanlar bilir, içinde şiddet olan hareketin iletişim olmadığını ısrarla anlatmaya çalışırım. İşte burada, eğitimcileri kimlerin ve nasıl yetiştireceği, eğitimlerin, kimler tarafından nasıl, nerede ve ne kadar verileceği, ne zaman yineleneceği önem kazanıyor.
Toplumda, ülkede, ailede, iş yerinde, okulda, üniversitede; yaşam boyu eğitim, iletişim, örgütlenme, demokrasi, adalet ve güvenlik alanları sorunsuz ise orada şiddet asla olmaz, olamaz. Şiddet yapan insan bulunamaz.
Günde 8 veya belki de daha fazla çalıştığınız yerde, mobbing görüyorsanız, o ortamdan, insandan veya insanlardan nasıl etkilenmeyeceksiniz, işiniz bitince, yaşama ve kavuşma sevinciniz yüksek olarak evinize, öğrenci iseniz yurdunuza nasıl gireceksiniz?
Yazıyı, iki güzel insanın mobbing’le ilgili sözlerinden sonra sürdüreceğim.
ODTÜ Mezunları Derneği üyesi, ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu eski üyesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda istatistikçi olarak görev yapan Tülay Tay, mobbing konusunda şunları dile getirdi.
“Mobbing (yıldırma) suçu iş hayatında son derece zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Sadece çalışanların ruh ve beden sağlığının zarar görmesine, iş motivasyonlarının düşmesine değil, iş yerinde yanlış kararlar alınmasına ve iş verimliliğinin de düşmesine sebep olmaktadır. Mobbing’in önüne geçmek için, gerek kamu sektöründe, gerek özel sektörde çalışanlar, yöneticiler başta olmak üzere sendika temsilcileri ve diğer paydaşlar bilinçlendirilmeli, mobbing’e maruz kalanların hak arama mücadelesi desteklenmelidir. Özellikle kamu sektöründe atanan liyakatsiz idareciler sıkça mobbing’e başvurmaktadır. Bu konuda siyasetçiler, memur sendikaları daha aktif davranmalı, iş yerinde sağlıklı yönetsel kararlar almak ve iş verimliliğinin düşmesinin önüne geçmek için çaba göstermelidirler.”
Şiddetsiz Toplum Derneği Başkan Yardımcısı, uzman psikolog Şenay Ölmez ise konuya şöyle yaklaştı.
“Mobbing: iş yerinde yaşanan psikolojik şiddettir; verilen emeği görmezden gelme, aşağılama, iş tanımı dışında görevlendirme, değersizleştirme, dışlama ve engellemeler mobbing olarak tanımlanır.
Mobbing iş yerinde: performans kayıplarına neden olur. Bireysel ruh sağlığını olumsuz etkiler.
Bu bağlamda zamanımızın çoğunluğunu geçirdiğimiz iş yerleri, iyi hissetme düzeyini etkiler.”
İki çok değerli, gönüllü ve uzmanımızdan ayrıntılı birer yazı istesek, sanırım konunun bilimsel yanını, gözlemlerini, deneyimlerini ve kendi görüşlerini sayfalara sığdıramazlar.
Kendimizi iyi hissederek işe başlamak, çalışmak ve yarın yeniden mutlu bir yuvaya gelmek umudu ile ayrılarak eve gitmek, çok hoş değil mi? Her insan aslında bunu hak eder, etmelidir. İşte adalet, işte güvenlik. Hatta işte eğitim. Çünkü adaleti, fırsat eşitliğini ve güvenliği sağlayacak olanların yetiştirilmesi, doğrudan eğitimle ilişkilidir, kesin.
Mobbing olmayan iş yerine, okula, üniversiteye, ayaklar yerden kesilerek, sanki uçarak gidilir, değil mi?
Mobbing’i engellemenin çeşitli yöntemleri var. Yazımızın girişinde, eğitime iki kez vurgu yaparak anahtar kelimeleri paylaşmıştım. O anahtar kelimelerde çok eksiklik varsa, mobbing de önlemez, diğer şiddet suçları da. Çünkü, kamu veya özel iş yerlerinde, okullarda, üniversitelerde sadece mobbing diye tanımlanan şiddet türü yok ki. İnsanların olduğu yerlerde, sevgi, şefkat, saygı, hoşgörü ve dostluk da vardır, bedensel, ölümcül, can yakıcı insan şiddeti de. Mobbing, diğer şiddet türlerinin öncü depremleridir çoğunlukla.
Mobbing’in önlenebilmesi için sevgili Tülay Tay’ın belirttiği gibi yöneticilerin, sendikaların ve paydaşların birlikte hareket etmesi zorunlu. Önce iletişim, örgütlenme ve sonra yine iletişim.
Bunun için, insan soyu, farklılıkları doğal zenginlik saymalı, dinlerin ve siyasal partilerin değerlerini ölçü almamalıdır. Çünkü o değerler, insanlara göre çok farklı olabilir, hatta çok farklıdır. Bu farklılıkların ölçü alınması, hatta dayatılması halinde, insanların birbirlerine yaklaşması ve iletişim kurması zorlaşır.
Yöneticiler ve çalışanlar arasında, birbirlerini ileri düzeyde tanıyacakları sosyal, sanatsal ve uygulamalı eğitsel etkinlikler düzenlenmelidir. Görevlendirmelerde sendikaların görüşleri alınmalı, uzmanlığa önem verilmelidir.
Makamlar arasındaki ücret, maaş farkı daraltılmalıdır. Kadın, erkek ayırımcılığı yapılmamalıdır.
İş ve hizmetlerde, her çalışanın görüş ve önerileri alınmalıdır. Çalışanlar, yöneticiler ve hedef kitlenin sendika, oda, baro, birlik, dernek, federasyon, konfederasyon tipindeki örgütleri arasında süresi ve gündemi belirli iletişim ve işbirliği yöntemleri belirlenmelidir.
Hiçbir çalışan ekonomik sıkıntı yaşamamalıdır. Çünkü, tüm şiddet çeşitlerini incelediğimizde, şu veya bu düzeyde, daha çok ekonomik nedenler karşımıza çıkmaktadır.
İnsan soyu, aynı anne ve babadan doğmamış olabilir. Bizi dünyaya getiren insanların, ailelerin, toplulukların, yaşadığımız yerlerin, geldiğimiz ırk veya kökenlerin, inançların, siyasal görüşlerin, cinsiyetimizin, yaşımızın, eğitim düzeyimizin farklı olması, birbirimizin gönül kardeşi, gönül dostu, gönül annesi, gönül babası, gönüldaşı olmamızı engelleyemez, engellememeli.
Yazının başlığına ilginizi dilerim. “Yaşam Boyu; Eğitim, İletişim, Örgütlenme, Demokrasi, Adalet, Güvenlik dedikten sonra 3 adet nokta ekledik. Sonra da “ve MOBBİNG…” dedik. Mobbing hariç, diğerlerinin yaşantı süresince, ömür boyu olmasını diliyoruz.
Mobbing ve her türlü şiddete, şiddetsiz yöntemlerle karşı çıkan, Türkiye ve Dünya’yı, hatta uzayı evimiz, üstünde yaşayanları ailemiz, farklılıkları doğal zenginliğimiz sayan bir insan olarak sessiz çığlık atıyorum.
Haydi gönüldaşlarım, şiddetsiz ve silahsız Türkiye ve Dünya için haydi. Haydi, tüm insanların, hayalimizdeki melekler gibi olduğu yerin üstündeki cennet için haydi, her zaman ve her yerde, kadın-erkek birlikte!..
Haydi canlar!..