BOŞANMANIN ANLAMI: BİR BİTİRİŞ Mİ, BİR YENİDEN KURULUŞ MU?
Her boşanma, bir sonu ifade eder. Paylaşılan evin, kurulan düzenin, verilen sözlerin, kurulan hayallerin bitişidir. Bu nedenle boşanma sürecinde yas duygusunun yaşanması doğaldır. Tıpkı bir kayıp gibi, boşanma da insana “artık eskisi gibi olmayacak” hissini verir.
Ancak burada önemli olan, bu sonun insanı nasıl dönüştürdüğüdür. Birçok kişi için boşanma, kendi ihtiyaçlarını fark etmenin, sınırlarını yeniden çizmenin, “ben kimim?” sorusuna daha net yanıtlar aramanın dönüm noktasıdır. Yani boşanma, yalnızca bir ayrılık değil, aynı zamanda kişisel gelişim için bir fırsattır.
KAYBIN PSİKOLOJİSİ
Boşanma sürecinde yaşanan duygular, yas sürecine oldukça benzer. Önce inkâr, sonra öfke, ardından pazarlık, depresyon ve en sonunda kabullenme gelir. Bu aşamalar kişiden kişiye farklı hızlarda yaşanabilir. Bazıları çok kısa sürede kabullenmeye geçerken, bazıları yıllarca öfke ve suçluluk içinde kalabilir.
Toplumda sık rastlanan bir yanılgı, “zaman her şeyin ilacıdır” anlayışıdır. Oysa zaman tek başına hiçbir şeyi iyileştirmez. Asıl iyileştirici olan, yaşanan duygularla yüzleşmek, destek almak ve süreci sağlıklı biçimde yönetmektir. Destek alınmadığında boşanma, yıllar süren bir kırgınlık ve hayal kırıklığına dönüşebilir.
YENİ BAŞLANGICIN KAPISI
Boşanmanın yeni bir başlangıç olabilmesi, kişinin sürece nasıl baktığı ile ilgilidir. Kendini sürekli “başarısız oldum” cümlesiyle etiketleyen bir birey, bu süreci hayat boyu bir yük gibi taşır. Oysa “benim için doğru olmayan bir ilişkiyi sonlandırdım” diyebilen birey, çok daha sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilir.
Boşanma, kişinin kendine yeniden yatırım yapması için bir fırsat olabilir. Yeni hobiler edinmek, sosyal çevreyi genişletmek, mesleki gelişime odaklanmak, hatta kimi zaman yıllardır ertelenen hayalleri gerçekleştirmek için boşanma bir dönüm noktasıdır.
Bu noktada şunu unutmamak gerekir: Boşanma sonrası “hemen toparlanmak” gibi bir zorunluluk yoktur. Her bireyin iyileşme süresi farklıdır. Önemli olan, yeniden ayağa kalkmayı başarabilmektir.
Çocuklar Açısından Son ve Başlangıç
Boşanmanın yalnızca çiftleri değil, çocukları da etkilediği unutulmamalıdır. Çocuk için anne-babanın ayrılığı, genellikle büyük bir kayıp duygusu yaratır. Ancak bu noktada ebeveynlerin tutumu çok belirleyicidir. Sürekli kavga ve çatışmanın olduğu bir evde büyümek, çocuğun ruhsal gelişimini boşanma kadar, hatta bazen daha fazla olumsuz etkiler.
Eğer boşanma saygı çerçevesinde, çocuğun ihtiyaçları ön planda tutularak yaşanırsa, çocuk için bu süreç daha sağlıklı bir şekilde atlatılabilir. Çocuk, anne-babasının ayrıldığını ama sevgilerinin bitmediğini hissettiğinde, boşanmayı “kendisinin suçu” olarak görmez.
Toplumun Bakış Açısı
Boşanmayı yalnızca “aile kurumunun çöküşü” olarak görmek, bireyleri ağır bir yargının içine hapseder. Oysa her evlilik gibi her boşanma da farklıdır. Kimi evlilikler gerçekten kurtarılabilirken, kimileri sağlıksız, yıpratıcı ve hatta zararlı hale gelebilir. Böyle bir durumda boşanma, bir çözülme değil; aksine daha sağlıklı bir yaşamın kapısını aralayan cesur bir karardır.Bugün toplum olarak yapmamız gereken, boşanmayı ne yüceltmek ne de şeytanlaştırmaktır. Sağlıklı bir evliliğin topluma katkısı olduğu kadar, sağlıklı bir boşanmanın da bireylere ve dolaylı olarak topluma faydası vardır.
Sonuç olarak
Boşanma, bir yönüyle bir son, diğer yönüyle bir başlangıçtır. Bitiş, evliliğe dairdir; başlangıç ise bireyin kendine dairdir. Bu süreç, hayatın yeniden şekillendiği bir dönemeçtir. Asıl mesele şudur: Boşanmayı bir başarısızlık hikâyesi mi, yoksa kendini yeniden inşa etme fırsatı mı olarak göreceğiz? Yanıt, büyük ölçüde bakış açımızda gizli.
"Değerli okuyucularım, yazılarım ile ilgili görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmanızı çok isterim. Geri bildirimlerinizi info@sakiripek.com adresine gönderebilirsiniz. Teşekkürler!"