Bir Yılı Daha Geride Bırakıyoruz…

Bir yılı daha bitiriyoruz. Takvim değişiyor ama hayat pek değişmiyor. Açık konuşalım; kimsenin içinde büyük bir heyecan yok. Yeni yıla giriyoruz diye kimse “oh be” demiyor.

Çünkü bu ülkede sorunlar yılbaşı gecesi sıfırlanmıyor.

Her yıl aynı cümleleri kuruyoruz. “Bakalım bu sene ne olacak”, “daha kötüsü olmasın yeter”. Bu lafın kendisi zaten ne hale geldiğimizi anlatıyor. Eskiden insanlar “daha iyi olsun” derdi, şimdi çıta bu kadar düştü.

Ekonomi desen ortada. Market, kira, fatura… Herkes hesabı kafasında yapıyor. Ay sonunu değil, haftayı çıkarma derdi var. Adalet desen, konuşmaya çekinir hale geldik. Gençler zaten umudu bavula koymuş, fırsat bulursa gidecek. Kalanlar da sesini kısmış.

Yeni yıl süsleri yok, sokaklar boş. Sadece parasızlıktan değil. İnsan içinden gelmiyor. Geleceğe inanmayan insan sokağı süslemez, dışarı çıkıp kutlamaz. Bir de korku var tabii. Kalabalık tedirgin ediyor, gece dışarı çıkmak bile plan gerektiriyor.

2026’da düzelecek mi?

Kimse kusura bakmasın ama bu soru artık safça geliyor. Bir şey yapılmadan hiçbir şey düzelmez. Yıllar geçiyor diye sorunlar kendi kendine ortadan kalkmıyor. Aynı şeyleri yaşayıp farklı sonuç beklemekten insanlar yoruldu.

Bu ülkede en büyük sıkıntı para değil, güven. İnsan yarına güvenmiyor, söylenene inanmıyor. Herkes tetikte, herkes temkinli. Umut etmek bile lüks gibi.

Ama şunu da kabul edelim: Kimse vazgeçmiş değil. İnsanlar hâlâ tutunmaya çalışıyor. Büyük hayaller yok belki ama küçük beklentiler var. Rahat bir nefes almak, biraz adalet görmek, emeğinin karşılığını almak… Hepsi bu.

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Büyük laflar etmeye gerek yok.
Soru basit: Aynı şekilde devam edersek, gerçekten bir şey değişir mi?

Cevabı da herkes biliyor aslında.