Bir Sessizlikte Saklı Bin Teşekkür

10 Kasım sabahları bu ülke biraz daha sessiz olur. Sokaklarda, evlerde, okullarda, kalabalıkların içinde bir anda aynı duyguyla donup kalır herkes. Ne söylesen eksik kalır, çünkü o anı tarif etmeye kelimeler yetmez. Siren sesiyle birlikte zaman durur ama aslında o duruşta bile bir direniş vardır: unutmamanın, minnetin, sahip çıkmanın direnişi.

Atatürk’ü kaybettiğimiz günün üzerinden uzun yıllar geçti. Ama 10 Kasım hâlâ taze bir yara gibi. Çünkü biz O’nu sadece bir devlet adamı olarak değil, bu ülkenin vicdanı olarak gördük. O’nun aramızdan ayrılışı, sadece bir insanın ölümü değil, bir dönemin kapanışıydı. Fakat ardından bıraktığı fikirler öyle güçlüydü ki, bugün hâlâ aynı ışıkla yolumuzu aydınlatıyor.

10 Kasım sadece bir yas günü değildir. Aynı zamanda bir hatırlama günüdür. Nereden geldiğimizi, ne zorluklarla var olduğumuzu, bu toprakların hangi bedellerle özgürleştiğini hatırlama günüdür.
Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, bir sabah karanlığında değil, bir halkın uyanışıyla doğdu. O yüzden 10 Kasım, sadece geçmişe dönüp bakmak değil, geleceğe dair söz vermektir.

Bugün yine milyonlarca insan, aynı dakikada başını öne eğdi. Ama o eğiliş, bir teslimiyet değil; bir saygı duruşu.
O saygı, “Biz seni anlıyoruz Paşam” demenin sessiz bir biçimi.
Ve her yıl 10 Kasım geldiğinde, bu millet yeniden hatırlıyor:
Bir liderin ardından geçen onlarca yıla rağmen, hâlâ dimdik ayaktayız çünkü O bize “nasıl ayağa kalkılır”ı öğretti.

10 Kasım, bir milletin hem en hüzünlü hem de en gururlu günü.
Çünkü o gün biz birini kaybettik ama aynı zamanda kendimizi bulduk.
Bugün, bir kez daha aynı kararlılıkla söylüyoruz:
Biz o emaneti taşıyoruz, o yolu yürüyoruz.
Ve her 10 Kasım’da, kalbimiz bir kez daha aynı ritimle atıyor
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Unutmadık.
O’nun gösterdiği yoldan sapmadık.

Unutmayacağız.
O’nun kurduğu Cumhuriyet’i korumaktan, ilkelerini yaşatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Unutturmayacağız.
Çünkü bu topraklarda doğan her yeni çocuk, Atatürk’ün ışığıyla büyümeye devam edecek.

Ve biliyoruz…
Zaman 09.05’te dursa bile, Atatürk’ün bıraktığı mirasla bu ülkenin kalbi hep atacak.