8 Nisan 1971 tarihinde kurulan Uluslararası Roman Komitesi 1990 yılında yaptığı bir toplantıda Bugünün “Dünya Romanlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Bugün Roman kültürünün kutlandığı ve Roman halkının karşılaştığı sorunlara yönelik farkındalığın artırılmaya çalışıldığı bir gündür.
8 Nisan tarihi ülkemizde ilk kez 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Romanlar Günü olarak kabul edilmiştir.
Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu’da değişik etnik gruplar yaşamış ve bu topraklara büyük bir kültürel zenginlik ve farklılık katmışlardır. Bu kültürel farklılıklar ve yaşam tarzlarındaki değişiklikler zamanla insanlar arasında ayrışmaya ve sosyal eşitliğin bozulmasına yol açmıştır. Olumsuz etkilenenlerin başında da hiç şüphesiz Romanlar gelmektedir. Dünya literatüründe Çingene olarak adlandırılmalarına rağmen bu ifadeye olumsuz anlamlar yüklenildiği için “Roman” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.
Değişik meslek gruplarında çalışma imkanı bulsalarda ben bu yazımda müzisyenlere değineceğim.
Çingene kelimesinin çengi-gane (çengicilik) kökeninden türetilmesi, bu toplumun müzik ile bağını göstermektedir.
Romanlar, Hindistan kökenli göçebe bir toplum olduklarından dünyaya yayılmışlardır. Büyü ya da falcılıkla uğraşan topluluk olarak bilinen romanlar, Osmanlı kayıtlarında da 1430 yılına ait bir vergi defterinde görülmektedirler. Göçler nedeniyle Balkan topraklarında yaşayan Romanlar, Cumhuriyet döneminde imzalanan Nüfus Mübadelesi kapsamında Anadolu’ya gelmişlerdir. Günümüzde milyonlarca Roman vatandaşın Türkiye’de yaşadığı bilinmektedir.
Romanların göz önünde bulundurulması gereken en önemli özelliklerinden biri de müzik kültürleridir. Romanlar müzisyenlik mesleğine ayrı bir önem vermişlerdir. Dünyanın her yanına dağılan Romanların en temel geçim kaynaklarından birisi müzisyenliktir. Türkiye’de de müzikle geçinen çok sayıda aile bulunmaktadır.
Tamamı istihdam sorunundan şikayetçidir. Çoğunun okullarda müzik eğitimi almadığı görülmektedir. Kendi kendilerine mahallelerinde çala çala öğrenmektedirler. İstihdam sorunu yaşayan romanlar müzisyenlik yaparak işsizlik sorununa kendilerince çözüm bulmaktadırlar. Çocukluktan itibaren müzikle harçlık elde eden ve aile bütçelerine katkıda bulunan çocuklar eğitimlerini ihmal etmişlerdir. Roman vatandaşlar yeni doğan çocukları için çalgı öğretirim, hiç değilse ekmek parası kazanır mantığıyla müzisyenlik mesleği için eleman yetiştirmiştir. Bu da çocuk işçi (müzisyen) çalıştırılmasına sebep olmaktadır. Çoğu sosyal güvenceden yararlanmadan, sendikasız, sigortasız gece geç saatlere, çoğu zaman da sabaha kadar ağır iş koşullarıyla başederek yevmiye hesabı haftada birkaç gün güvenceleri olmadan çalışmaktadırlar. Çoğu emeklilik hakkını bile elde edemeden ailelerini acılar ve yokluk içerisinde bırakarak bu dünyaya veda ederek gitmişlerdir. Haklarını savunacak koruyacak kimseleri olmamıştır. Bütün gayeleri eve ekmek götürebilmektir. Çocuk denecek yaşta erken evlilik yapmaları da ayrı bir dert ve yüktür.
Dedikleri şudur: “Bizden sonraki nesil bu işi yapmayacak, biz bu zamana kadar müzisyenlikle ailemizi geçirdirdik ama artık maddi yönden öyle sıkıntılar çekiyoruz ki bazen sazlarımızı satmak zorunda kalıyoruz. Verdikleri paraya sanki bizi satın alıyolar. Sesini çıkaramazsın, eve ekmek götüremezsen açsın. Eskiden bu işlerde para vardı. Ama şimdi yok. Üçe beşe bakmadan iş olursa mecburen gidiyoruz.”
Roman müziğinin kültürleri kolay bir şekilde kaynaştırdığının farkındalar. Toplumların Roman müziğine sempati duyduklarını ve toplum kaynaşmasındaki kilit rollerini de iyi biliyorlar.
Müzik, Romanların toplumun diğer kesimleri ile kaynaşmasındaki en iyi araçtır. Fark edilmeleri, değer bulmaları ve iletişim kurmaları müzik sayesindedir. Roman müzik kültürü yok edildiğinde süreçler zor işleyecektir. Roman müzik kültürü yıkıma uğratılmamalı, zararlı uygulamalardan kaçınmalı, toplumsal farkındalığın oluşturulması, artması için Roman kültürü her kesimce desteklenmelidir.
Romanlar Günü kutlu olsun.