Ekonomist Mahfi Eğilmez gözlemlenen AVM, cafe, restoran doluluğunu “Yeni nesil daha çok para harcamaya yönelik. Benim kuşağımdaki gibi biriktirelim gibi bir şey yok. Biraz carpe diem felsefesi. Börekçiler mesela tıklım tıklım dolu. Eskiden alışveriş yapanlar daha toplu gibiydi şimdi gruplaştılar. Bir zengin var. Onlarda konut talebi doğuyor. Toplamda 20-25 milyon kişi buralara yönelebilecek gelir elde ediyor. Onun altındakiler öbür harcamalar yapıyor. Eve şampuan, deterjan alıyorlar, dışardan yemek yiyorlar, borçlanıyorlar, günü geçirmeye uğraşıyorlar. Farklı farklı gruplar bunlar. AVM'lerde bütün kafeler restoranlar dolu. Oralara zenginler gitmiyor. Oralara beyaz yaka insanlar gidiyor. O yüzden her yer dolu.” Şeklinde yorumluyor.
Beyaz yakalılar dediğimiz büyük çoğunlukla harcama yapabilme yeteneğine sahip ücretliler bunlar bakıyor parayı tasarruf etse bile bir ev hatta bir araba alabilmesi mümkün değil. Bankaya yatırsa mevduat yapsa faizler enflasyonun tabi ki gerçek enflasyonun çok altında param bankada yatıp enflasyona yem olacağına bari keyfimce yiyeyim diye düşünüyor…
Bir ülkede enflasyon çok yüksekken faizler çok düşük olur da devlet birikim yapmayı anlamsız hale getirirse vatandaşın tepkisi ele geçen parayı “harcayalım bari” şeklinde olur.
Böyle bir harcama davranışı paranın dolaşım hızını gerçekten de olağanüstü bir şekilde artırır, herkes eline geçen paradan kurtulmaya çalışır, bu durumda talep ve fiyatlama davranışlarının mantığını ortadan kaldırır, sonuçta kim neyi kaça bulursa saldırıp almaya çalışır.
Nobel sahibi ekonomist Milton Friedman’ın da dediği gibi enflasyon her zaman ve her yerde tamamen parasal bir olgudur!
Biliyoruz ki bir ekonomide paranın dolaşımdaki miktarı artar ve veya o parayı basan otoritenin itibarı azalırsa para değer kaybeder, mal ve hizmetlerin fiyat seviyesi artar.
Fakat aslında bu denkleme eklememiz gereken çok önemli bir unsur daha vardır paranın dolaşım hızı. Fiyatların hızla artığı paranın hızla değer kaybettiği ekonomilerde birde faizler enflasyondan çok düşük kalırsa herkes eline geçen parayı harcamaya çalışır. Kitlelerin bu paradan hızla kurtulma çabası artınca da fiyatlar genel seviyesi daha da büyük bir hızla artmaya başlar ve bir kısır döngü oluşur.
Türkiye’de bu gün enflasyon çok ama çok yüksek, neredeyse üç haneli hiperenflasyon seviyesindedir. Faizler ise çok düşüktür ve bunca yüksek enflasyona rağmen mevduat faizleri % 50’ler seviyesinde dolanmaktadır. Yani bu yüksek enflasyona rağmen birinin vadeli mevduata Türk Lirası yatırması ve oturup erimesini seyretmesi için aklını peynir ekmekle yemiş olması lazımdır, rasyonel düşünen bir kişinin bunu yapmayacağı da aşikârdır.
Dahası yapay bir şekilde baskılanan döviz kurları yüzünden nakit ihtiyaçları karşılamak üzere döviz ve altın tutmak dahi enflasyona karşı yeterince koruma sağlayamamaktadır. Bu noktada kişilerin önünde tek seçenek kalıyor ele geçen parayı hızla harcamak. Toplumda tam böyle yapıyor ve bir daha bu fiyata bulmam imkânsız olacak düşüncesiyle ne bulursa, kaça bulursa düşünmeden alıyor.
Bu noktada şunu da hatırlatmak isterim sadece mevduat faizleri değil aynı zamanda kredi faizleri de enflasyona göre çok ama çok düşük ve dolayısıyla vatandaş sadece eline geçen parayı harcamıyor, aynı zamanda kredi kullanıp borçlandığı parayı da harcıyor. Çünkü şunu iyi biliyor bu gün sabit faizle kullandığı bir kredi kısa bir süre sonra bedavaya gelecek, bu gün ödemekte zorlanacağı taksitler yarın kolaycacık ödeniverecek. Yani sonuçta insanlar sadece bu günkü gelirlerini değil kredi kullanarak gelecekteki gelirlerini bile harcıyorlar, bunun yarattığı talep patlaması da enflasyonu daha da hızlandırıyor.
Demedi demeyin; ekonomi yönetiminin vatandaşların korunma içgüdüsü ile oluşturduğu bu rasyonel tepki ile baş etmesi hiç bir şekilde mümkün değildir.
Görünen o ki bizim vatandaşlarımızın ekonomi bilgisi ve deneyimi ekonomiyi yöneten zat-ı muhteremlerden çok ama çok daha derin.
Diğer yandan enflasyon bu kadar yüksek ve kredi faizleri bu kadar düşükken gelecekteki gelirini erken kullanmak ciddi bir yarar sağlayacaktır. Sonuçta gelecek enflasyon belirsiz bir şekilde yüksek olacaktır ama sen % 60 – 70 ile kredi kullandığında buna belirlilik kazandırmış, kaybını sınırlandırmış oluyorsun. Üstelik bazıları aldığı kredi ile altın ve döviz alarak bu kaybı tamamen ortadan kaldırıp hatta kara bile geçmiş oluyorlar. Bu da aslında son derecede rasyonel bir davranıştır.
Sonuç olarak iktidar enflasyonist politikalar uygulayarak taammüden enflasyon yaratıyor, vatandaş ise iktidarın ne yaptığını anlıyor ve kendi oyun stratejisini geliştirerek karşı hamlesini yapıyor. Bu oyunu iktidarın kazanması hiçbir şekilde mümkün değildir çünkü karşı tarafta, vatandaşın elinde sonsuz seçenek varken iktidarın hem seçenekleri ve hem de gücü sınırlıdır.