İktidar taze döviz kaynağı bulabilmek için ora senin, bura benim yana döne dolanıyor, borç arıyor, adeta Londra bankerlerinin kapısında yatıp kalkıyor, New York simsarlarının ağzının içine bakıyor…
Neden?
Çünkü borç çok, kaynak yok!
Eski borçları, bu borçların faizlerini ödeyebilmek ve cari açığı kapatabilmek için durmaksızın yeni ve daha fazla döviz kaynağı gerekiyor.
Piyasalar iktidarın çok uzun zamandır borcu borçla çevirdiğinin, devamlı olarak borca takla attırdığının ve bu borç stokunun sürdürülemez bir şekilde arttığının farkında.
Hepimiz iyi biliyoruz ki; küresel finans piyasalarında para zebil, faizler sıfıra yakın ve hatta sıfırın altında olduğu halde, Türkiye borç bulmakta çok zorlanıyor, bulabildiği borç içinde çok yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalıyor.
Bu çerçevede Yap İşlet Devret kapsamında yürütülen çeşitli projeler AKP iktidarı için hem bir kaynak bulma ve hem de büyük, gösterişli icraatlar yapma işlevini görmekte, bu noktada önem kazanmaktadır.
Normal şartlar altında yeterli maddi kaynağa sahip olmayan bir devlet yapmak istediği projelere kaynak sağlamak için borçlanmaya gider, mümkün olduğu kadar uzun vadeli ve düşük faizli kredi bularak finansman ihtiyacını karşılamaya çalışır.
Yap İşlet Devret kapsamındaki projelerde ise devlet doğrudan bir borçlanmaya gitmiyor. Devlet ortaya bir proje koyuyor, bu projeyi özel sektör Yap İşlet Devret yöntemi ile üstleniyor. Hazine ise bu projelere o ya da bu şekilde gelir garantisi veriyor, kefil oluyor.
Özel şirketler devletin bu garantisi ve kefaletini kullanarak yerel ya da uluslararası piyasalardan borçlanıyorlar. Bu durumda bilançolarda borç özel sektörün oluyor, devletin borçluluğu daha düşük görünüyor.
Fakat dünyadaki deneyimlere baktığımızda Yap İşlet Devret projelerinin hemen hemen daima devletler ve kullanıcılar için daha pahallıya mal olduğunu görmekteyiz.
Böyle bir durumun ortaya çıkmasının sebepleri elbette çok çeşitli, bunlar ayrı bir makalenin konusu olarak değerlendirilmelidir, lakin gerçekte karşılaşılan tablo tam da budur.
Netice itibari ile Yap İşlet Devret bir finansman yöntemidir, görünen o ki İstanbul’da Karadeniz Boğazı’na alternatif olarak yapılması düşünülen beton kanal da bu yöntemle yapılacaktır.
Basına da yansıyan bilgilere göre iktidar, başta Çin olmak üzere bu büyüklükte bir projeyi finanse edebilecek sermaye sahibi devlet, kurum ve kuruluşların peşinde dolanmaktadır.
İktidar anlaşılan bu yolla bir taşla bir çok kuş vurmayı hedefliyor:
1- Beton kanalın maliyeti tutarında 50 – 60 milyar dolarlık bir döviz kaynağını taze kan olarak ekonomiye sokacak.
2- Beton kanalın etrafındaki rant projelerini uygun bulduğu kesimlere dağıtacak.
3- Kendi taraftarlarına da dönüp “bakın ne güzel ve büyük bir proje gerçekleştirdim” diyerek seçmenini konsolide edecek.
İktidar daha fazla döviz borcu bulamazsa sistemin çökeceğini, bir ödeme krizi ortaya çıkacağını çok iyi biliyor. Artık bulunması gereken tutar o kadar yükseldi ki, bunu öyle ufak tefek, 5 – 10 milyar dolar tutarındaki projeler ile karşılamak olanaklı değil. Bu yüzden de devasa büyüklükte çılgın bir projeye ihtiyaç var. Beton kanal fikri de tam olarak bu gereksinimi karşılıyor, yaratacağı ekonomik ve ekolojik felaket bu yüzden tamamen göz ardı ediliyor.
Buraya kadar söylediklerime karşı; “ne var bunda? İktidar iyi yapıyor, ekonomiye kaynak sağlıyor, büyük projeler gerçekleştiriyor” diyerek itiraz edebilirsiniz.
Sonuçta borç olarak alınan dövizleri ödemek zorunda olmasak haklı dahi olabilirsiniz. Fakat neticede borç borçtur, ne Çinli, ne Rus, ne Arap ve ne de başka bir yatırımcı kara kaşımız, kara gözümüz için borç vermez, verdiği borcu eninde sonunda geri ödememizi bekler.
Döviz kazanacak, kârlı bir yatırım yapmamışsan bu borcu cepten ödemen gerekir. Paran yoksa “cep delik, cepken delik” halde isen borcunu ödeyemez, iflas eder ve aynı Osmanlı’nın başına geldiği gibi müflis ilan edilirsin.
Peki bu beton kanal kârlı bir iş midir, döviz kazanır mı?
Bunu anlamak için de Çinli ya da başka bir ülkeden yatırımcılar döviz bazında hazine garantisi almadan böyle bir projeyi üstleniyor mu üstlenmiyor mu ona bakmak gerekir. Yatırımcılar bu projeyi hazineden döviz bazında gelir garantisi almadan üstlenmiyorlar ise demedi demeyin; bu beton kanal kâr elde etmeyecek, batak bir projedir!