Tamam, biliyorum ülkemizde siyaset liyakat yerine sadakati, özellikle de lidere sadakati tercih ediyor amma ve lakin bakınız belediyecilik tamamen icrai bir görevdir; büyük ölçüde bilgi, beceri, deneyim ve ahlak gerektirir. Eğer bu göreve liyakat esasında bir seçim yapılmazsa gösterilen aday seçimi kazansa bile il ya da ilçe 5 yılını kaybeder. Yerelde yaşanacak başarısızlıklar ise doğrudan aday gösteren parti ve liderin hanesine yazılır. İSKİ skandalının ne bedellere mal olduğunu yaşadık gördük değil mi?
Belediye başkanı olacak kişinin liyakat ehli olması gerektiğini söyledim tamam pekâlâ da bu ne anlama geliyor?
-Belediye başkanı olacak kişinin bir belediye başkanının bilmesi gereken her temel bilgiye sahip olması gerekir. Bir belediye başkanının hukuktan mühendisliğe, sağlıktan çevreye kadar birçok disiplinde temel bilgisinin olması gerekir. Hele bir Belediye Başkanı olayım sonra öğrenirim dersen sen öğrenene kadar beş yıl geçer ve konuyu bilmeyen bir başkanı hem bürokratlar ve hem de menfaat odakları kukla eder, parmağında oynatır sonuçta belediyede diledikleri gibi at koştururlar.
-Belediye başkanı olacak kişinin sadece bilmesi de yetmez! Başkanın aynı zamanda beceri sahibi de olması gerekir. Ne kadar kitabi, teorik bilgiye sahip olursan ol bunu pratiğe dökebilecek iş görüp sonuç alabilecek becerinin özellikle de yönetim becerisinin olması gerekir.
-Belediye başkanı olacak kişinin bilgili ve becerikli olması da yetmez, deneyim bir başkan için olmazsa olmazdır, özellikle de büyük ve kompleks yerleşim birimlerinde gerekli tecrübeye sahip olmayan bir başkanın, iyi bir belediyecilik yapması asla mümkün değildir.
Buraya kadar tamam amma ve lakin bunların hepsi olsa da yetmez!
- Bir belediye başkanı için olmazsa olmaz koşul ahlaklı olmasıdır…
Malum belediyeler çok ama çok büyük para ve rantın döndüğü yönetim birimleridir. Eğer bir belediye başkanı, yönettiği kent ya da ilçenin menfaatini değil de kendisinin ya da kendisine yakın kişilerin menfaatini öncellerse, politikalarını bu şekilde belirler ve uygularsa kent düzen tutmaz, bir manada kente ihanet edilmiş olur. Kent rantı kentliler arasında adil dağıtılmaz, sadece imtiyazlı birilerine peşkeş çekilir.
Buraya kadar yazdıklarıma sanırım kimse itiraz etmeyecektir, peki ben bu kadar lafı neden ettim?
Bu kadar lafı ettim çünkü 30 küsur yıldır yaşadığım ve hala da yaşamakta olduğum Çankaya’da kimin CHP adayı olacağı hala belirlenmedi.
Peki, neden CHP adayından bahsediyorum?
CHP adaylarından bahsediyorum çünkü Çankaya CHP’nin kalesidir, kimi aday koyarsa o aday mutlak kazanacak gibi görünüyor bu yüzden de diğer partilerin adayları ile pek ilgilenmiyorum.
CHP’nin kalesi tamam da kalesi olmasına rağmen bu güne kadar CHP adayını açıklamadı. Bu gerçekten de çok tuhaf bir durum hani Çankaya’da ona yaranayım, bu halk kitlesini de kazanayım diye bir endişe de yok, sadece parti için denge ve seçim söz konusu. İşini en iyi yapacak, halktan da tepki almayacak bir kişiyi aday koy gitsin değil mi?
Peki, elde böyle bir aday yok mu?
Elbette var ben buradan adını da vereyim Bekir Ödemiş.
Neden Bekir ödemiş?
Bekir Ödemiş diyorum çünkü liyakat konusunda en ufak bir tereddüt bile yok.
Bilgi dersen var Bekir Ödemiş kendini çok iyi yetiştirmiş bir mühendis.
Deneyim ve beceri dersen var; 1989-1999 yılları arasında Ankara’da Gölbaşı Belediye Başkan Yardımcılığı ve 1999-2007 yıllarında iki dönem Ürgüp belediye başkanlığı yaptı. Kendisi Ürgüp’ü Ürgüp yapan Başkan olarak bilinir. Ayrıca Mansur Yavaş döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanlığı görevini yerine getirdi. Bu görevde gerçekten de olağanüstü işler başardı demedi demeyin Ankara’nın kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında çok büyük emeği ve başarısı vardır.
Ahlak dersen işte orada akan sular durur, Bekir Ödemiş bunca iş yapmış olduğu halde ahlaki değerlerine halde getirecek tek bir olay bile yaşanmamıştır…
Eeee elde böyle bir aday varken CHP daha ne bekliyor?
Umarım CHP Çankaya’da liyakati değil sadakati ön plana çıkaran bir seçim yapmaz da Çankaya bir beş yıl kaybetmez…