Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe: “Asgari ücrette ihracatçı 500-600 dolar gibi rakamlarla karşılaşırsa rekabetçiliğimizi çok daha fazla kaybederiz. 2023 yılında ortaya koyduğumuz 275 milyar dolar ihracat hedefimizi yakalama şansımız kalmaz.” Demiş…
Bu açıkça çok büyük bir beceriksizliğin itirafıdır!
Bakın:
Almanya’da asgari ücret Ekim 2022 itibariyle saatlik 12 euro ve aylık 2.080 Euro oldu.
Almanya dünyanın en fazla ihracat yapan ve dış ticaret fazlası veren ülkelerinden biri değil mi?
Japonya aylık asgari ücret 1.393 dolar ve Japonya’da asgari ücretli çalışma oranı sadece %4.
Japonya dünyanın en fazla ihracat yapan ve dış ticaret fazlası veren ülkelerinden biri değil mi?
Güney Kore’de ise asgari ücret 1.360 dolar.
Güney Kore dünyanın en fazla ihracat yapan ve dış ticaret fazlası veren ülkelerinden biri değil mi?
İngiltere’de asgari ücret aylık 1.708 euro.
İngiltere dünyanın en fazla ihracat yapan ülkelerinden biri değil mi?
Benzer şeyleri Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Hollanda ve Fransa gibi gelişmiş ekonomik olarak büyük başarı kazanmış ülkeler için de söyleyebiliriz.
Türkiye’de ise asgari ücret 2022’nin ikinci yarısından itibaren 5.500 TL yani bu günkü kur seviyeleri ile sadece ve sadece 280 euro!
Türkiye’nin dış ticaret açığı ise 100 milyar dolara koşuyor, ortada çok ama çok büyük bir başarısızlık var!
Bu verileri karşılaştırdığımız zaman ihracat başarısı ve ekonomik gelişmenin asgari ücretin ve ücretler genel seviyesinin düşüklüğü ile ilgili bir konu olmadığını görüyoruz!
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe’ye; siz beceriksiz olduğunuz, üretmeyi, marka yaratmayı, tasarım ve teknoloji geliştirmeyi bilmediğiniz halde ticaret yapıp küfeyle para kazanacaksınız diye neden işçiler aç açına, yok yoksul çalışmak zorunda olsun diye sormak gerekmez mi?
Tam tersine siz çalışanlara insan onuruna yakışır bir yaşam sürecek geliri vereceksiniz ki onlar şevke isteyerek çalışsın, birlikte üretin, birlikte kazanın ve hakça bölüşün demek gerekmez mi?
Ayrıca patronlar çalışanlara hakları olan ücretleri vermeyince en nitelikli olanlar Türkiye’de çalışıp aç açına, yok yoksul ömür tüketmektense gidiyor yurt dışında haklarını alabilecekleri ülkelerde çalışıyorlar. Bu sayede kişisel refahlarını artırıyorlar ama ülke refahına bir katkı sunamıyorlar.
Bakın Türkiye’nin dünyada müthiş talep gören, vazgeçilmez olan tek bir markası bile yok! Bu Türk patronların beceriksizliğinin ve nitelikli işveren eksikliğinin sonucudur! Türkiye’de iş insanlarının çok büyük bir çoğunluğu teknoloji ya da tasarım geliştirip nitelikli ürünler üreterek değil devletin kendilerine açtığı rant alanları ve yedikleri işçi hakları sayesinde para kazanmaktadırlar.
Bu tip firmaların işgal ettiği ekonomik ortamlarda oluşan haksız rekabet koşulları teknoloji ve tasarım geliştirerek nitelikli ürün üretip marka yaratabilecek firmaları da baltalamakta ve yozlaştırmaktadır.
Kolay yoldan para kazanmak varken kim daha çok emek, para ve zaman harcayıp daha fazla riske girerek iş yapmak ister ki…
Sonuç olarak devlet tarafından desteklenen rant ekonomisi ve ucuz iş gücüne dayalı üretim ülke ekonomisini bir kanser gibi sarmıştır. Böyle üretmeye alışmış firmalar elbette zaman içinde tasfiye olup gidecektir, eğer ki bu firmalar tasfiye olup gitmezse o zaman emin olun ülke komple tasfiye olur yıkılır gider…