İSO meclis toplantısında iş dünyasına seslenen Ticaret Bakanı Ömer Bolat, özel bankaların önümüzdeki aydan itibaren sadece tüketimi finanse eden değil, aynı zamanda yatırımı, üretimi ve ihracatı finanse eden bir bankacılığa dönmeye mecbur olacağını söyledi. Bolat, “Başka çareleri olmadığını görecekler" ifadesini kullanmış.
Böyle üst perdeden konuşanları ben bugüne kadar çok gördüm ve lakin piyasalar eninde sonunda bunlara üstenci bir dil kullanmanın yanlış olduğunu hep göstermiştir.
Bu arkadaşa önce piyasa ile asla inatlaşılamayacağını, inatlaşmaya kalkan herkesin eninde sonunda boyunun ölçüsünü alacağını söyleyeyim ki beyhude bir gayret içine girmesin.
Gelelim işin özüne:
Yatırım, üretim ve ihracat daima her zaman ve her yerde ülkedeki temel siyasi, hukuki ve iktisadi iklim tarafından biçimlendirilir.
Finansman yatırım, üretim ve ihracat yapmayı düşünen bir kişi için en son düşünülecek husustur, bir yatırımcının düşüneceği öncelikli hususlar şunlardır:
1- Ülkede doğru düzgün ve hızlı işleyen, adil kararlar veren, taraf tutmayan bir hukuk sistemi var mı?
2- Ülkede siyasi sistem istikrarlı ve öngörülebilir mi?
3- Kararlar demokratik bir ortamda ve tarafların rızası alınarak mı oluşturuluyor yoksa akşam yatıp sabah kalkan biri kararları kafasına estiği gibi mi alıyor?
4- Ülkede ekonominin temel dinamikleri sağlam mı yüksek katma değerli, teknoloji ve tasarımı küresel ölçekte talep gören mal ve hizmetler üretilebiliyor mu?
5- Ülkede yeterince bilgi birikimi ve dolayısıyla üretim yapmayı bilen nitelikli işveren ve iş gücü var mı?
6- Ülkenin üretim yapmaya uygun, yatırım yapmaya değer kaynakları var mı?
7- Ülkenin uluslararası ilişkileri yatırım, üretim ve ihracat için uygun koşulları sağlıyor mu?
8- Ülkenin Pazar koşulları üretimi destekliyor mu?
Dikkat ederseniz bu sorulardan hiç biri finans ya da bankacılık sistemi ile ilgili değil çünkü bir ülke bu koşulları sağlamıyorsa zaten kimse yatırım yapmak üretmeye çalışmak istemez bu tip girişimler düşünülmez bile.
Eğer bu koşullar büyük ölçüde uygunsa ve diğer ülkelere göre avantaj sağlıyorsa işte o zaman bir yatırımcı yatırım ve üretim yapmayı düşünür, finansman ve bankacılık işleri de bu noktadan sonra dikkate alınır.
Açıkça söylemek gerekirse bugün AKP MHP ortaklığının Türkiye’ye dayattığı tek adam rejimi yukarıdaki temel koşulların hemen hemen tamamını ihlal etmektedir.
Açıkça söylemek gerekirse bu sistemden dönülüp, denge ve denetleme mekanizmalarının kurulduğu, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin hızlı işlediği demokratik bir düzen tesis edilmediği müddetçe de birinin bu ülkede yatırım yapması, memlekette üretime kalkışması için aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekmektedir.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat bu gerçekleri görüp biliyor mu?
Ekonominin temel paradigmalarından ve ülke hallerinden haberdar mı?
Doğrusu bilmiyorum…
Lakin gördüğüm kadarı ile bu gerçeklerden bihaber olarak bankacılara dayatma yapmaya kalkıyor ki bence bu son derecede hatalı bir yöntemdir asla ve kata bir işe yaramayacaktır.
En nihayetinde ortada yatırımcı olmazsa, yatırım ve üretim için kredi talep eden bulunmazsa bankalar ne yapsın? Milleti sopa zoru ile yatırımcı yapacak halleri yok ya.
Bu yüzden bakanın bu dediği beyhude bir iştir.