Çünkü konu sadece bir emlak alım-satımı değildir. Bu, insanların bir ömür boyunca biriktirdiği ya da uzun yıllar boyunca ödeyeceği bir krediyle aldığı, belki de hayatlarındaki en büyük yatırımıdır. Ve böylesine büyük bir adım, rastgele ya da bilgisizce yönlendirmelerle değil, profesyonel ve güvenilir ellerle atılmalıdır.
İşte tam da bu yüzden, gayrimenkul danışmanlığı kesinlikle profesyonellik gerektirir. Bu mesleği icra eden kişinin sadece mevzuatı değil, aynı zamanda piyasa analizini, imar durumlarını, bölgesel gelişmeleri ve yatırımın gelecekteki potansiyelini çok iyi bilmesi gerekir. Satılan şey sadece bir arsa ya da daire değil, çoğu zaman bir hayaldir, bir yaşamdır, bir umuttur.
Peki kimler bu işi yapmalı? Her şeyden önce dürüst, güvenilir ve bu mesleği ciddiyetle yapan insanlar. Gayrimenkul ofisleri, sadece vitrin süsleyen değil, danışmanlarına nitelikli eğitimler veren, etik kuralları benimsemiş, disiplinli yapılar olmalıdır. Danışmanlar ise yalnızca satış kapatmayı değil, doğru yönlendirmeyi, risk analizini, yatırımcıya karşı sorumluluğu bilmeli; öğrenmeye açık olmalı, gelişmeyi hedeflemeli ve bu işi bir meslek olarak benimsemelidir.
Her meslek kendi içinde bir uzmanlık alanı ister. Ancak gayrimenkul danışmanlığında durum biraz daha farklıdır. Sıfırdan başlayan biri, doğru eğitimle ve doğru ofis çatısı altında çok kısa sürede ciddi bir profesyonelliğe ulaşabilir. Yani bu meslekte fırsat büyüktür ama sınav zordur. Çünkü para kazanmak kolay olabilir ama insan kazanmak, güven vermek zordur.
Sonuç olarak:
Bu iş basit gibi görünür, ama aslında çok yönlü bir uzmanlık ister. Başarabilenler sadece kendileri kazanmaz; çevresine de kazandırır. İnsanlara doğru yatırımlar yaptırarak, onları geleceğe taşır. İşte bu yüzden, gayrimenkul danışmanlığı “bir portföy göstermekten” çok daha fazlasıdır.