Daha önce söz vermiş olduğum üzere Türkiye’nin en önemli iki sorunundan biri olan barınma sorununu deşmeye bu yazımda da devam ediyorum. Aslında sorun çözümsüz değil, çözüm yolu biliniyor, daha önce uygulanmış ve başarı elde edilmiş.
Daha önceki yazılarımda barınma sorununun iki temel sebebi olduğunu, bunlardan ilkinin gelirlerin çok düşük ve diğerinin ise konut fiyatlarının çok yüksek olması olduğunu belirtmiştim. Elbette ilk adım gelirleri yükseltmek olmalıdır fakat bu adım sorunu tek başına çözmeye de yetmez konut fiyatlarını satın alınabilecek makul seviyelere indirecek yol ve yöntemler bulunup uygulamaya koyulmalıdır.
Aslında Ankara’da hepimizin iyi bildiği uygulanmış ve büyük bir başarı elde edilmiş üç model var. Bunlardan ilki 1934 yılında oluşturulan Türkiye’nin ilk konut kooperatifi ve ilk toplu konut girişimi olan Bahçeli Evler Konut Kooperatifidir. Barınma sorunu deyince bu girişimi ve Nusret N. Uzgören’i mutlaka anımsamak gerekmektedir. 321.650 m2’lik bir alanda uygulanan projenin imar planı ve mimari projeleri de Jansen tarafından yapılmıştır.
İkinci proje ise 1948 yılında yaklaşık 1 milyon m2’lik bir alan için hazırlanan Yenimahalle projesidir. Ankara Başkent ilan edildikten sonra hızla büyüyen ve kalabalıklaşan Ankara’da o yıllarda konut sorununu çözmek için bu girişim başlatılmıştı. Ben Ankara Yenimahalle doğumluyum, evlenerek ayrılana kadar da bütün çocukluğum ve gençliğim Yenimahalle’de geçmiş bulunmaktadır, yani bu modeli sadece uzaktan izlemedim, bizzat içinde yaşayarak deneyimledim de. Bu girişim çerçevesinde isteyenler önce oldukça makul bir fiyata arsayı satın alıyorlardı. Arsayı peşin para ile alacak gücü olmayanlar bankadan uzun vadeli ve düşük faizli kredi de kullanabiliyordu. Yenimahalle adı verilen bölgede belirli büyüklükteki arsalar için bahçe içinde, tek ya da iki katlı veyahut da en fazlı üç katlı konutlar yapılacak şekilde tip projelere sahip binalar planlanmıştı. Bu binalar oldukça basit tasarlanmıştı, çok kompleks bir proje ve mühendislik ihtiyacı göstermiyordu. Birçok kişi işi bir müteahhite dahi vermedi. Birkaç usta ve işçi ile yapıldı o evler, dolayısıyla işin içine müteahhit karı girmedi. Rahmetli pederimin anlattığı cebinde peşin parası olan zaten ustayı, işçiyi tutup inşaatı kısa sürede yapıyormuş. Parası olmayan bankaya gidip uzun vadeli düşük faizli kredi alıyormuş. Proje banka tarafından onaylandıktan sonra temeli atıp subasmanını çıkınca banka gelip denetliyor, kredinin ilk dilimini serbest bırakıyor ve inşaat sahibi de bu parayla işe devam ediyormuş. İnşaat aşama aşama bu şekilde tamamlanıyormuş. Bu modelde arsa ve finansman maliyetleri makul seviyelerde tutulduğu, işin içine müteahhit karı ve sair maliyetlerde girmediği için ücretle çalışan insanlar bile kolayca ev sahibi olmuş, kredi kullananlar ise ev kirası öder gibi taksitlerle kolayca kredilerini ödeyebilmişlerdi. Yenimahalle çok uzun süre orta halli insanların ikamet ettiği, Ankara’nın en nezih, yeşil ve düzenli semtlerinden biri olmuş konut sorununun çözümünde örnek gösterilen bir model haline gelmişti.
Diğer bir örnek ise gene Ankara ve gene Yenimahalle’de geliştirilmiştir. Batıkent Projesi Vedat Dalokay’ın 1973 yılında Ankara Belediye Başkanlığı’na seçilmesi ile birlikte barınma ve çarpık kentleşme sorununa çözüm olarak oluşturulmuştur.
Projenin hayata geçirilmesi için bugünkü Batıkent’in bölgesinin tamamı kamulaştırılmıştır. Katılımcı, demokratik bir şekil içerisinde uygulama istenildiğinden, bu isteğe uygun olarak Kent-Koop ( Batıkent Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği) 17 Ekim 1979 kurulmuş, Kent-Koop üstlendiği misyona uygun olarak hemen faaliyete başlamıştır. 1980 yılı ortasına Murat Karayalçın başkanlığa gelmiş ve çalışmalar büyük bir hız ve başarı ile sürmüştür. Sevgili dostum Taner Topçu’da bu projede başından sonuna kadar yer almış ve çok büyük katkı koymuştur. Batıkent’in hikâyesini Taner Topçunun hazırladığı ve KızılcagünTv de yayınlanan videolardan detaylı bir şekilde öğrenmenizi salık veririm.
Bu projede çok önemli bir detay var bir kooperatifler birliği teftiş kurulu kurulmuş ve bu sayede herhangi bir rant hevesi, hırsızlık ya da yolsuzluğun inşaat maliyetlerini yükseltmesi engellenmiştir. Oluşturulan uzun vadeli, düşük faizli, akılcı finansman modeli ile ücret ile geçinen dar gelirli ailelerin konut sahibi olabilmelerinin önü açılmıştır.
Sonuç olarak kooperatifçiliğin akıllıca ve ahlaklı bir şekilde uygulandığı her proje başarıya ulaşmış ve barınma sorununa akıllıca ve ekonomik bir çözüm üretmiştir.
İnşaatta uygulanacak bu yol ve yöntemlerin dışında barınma sorununun çözümü için son bir önerimde bir konut satın alamayacak kadar düşük gelirli olan aileler için yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin sosyal konutlar üretmesi ve çok makul bir kira karşılığında bu kesimin barınma sorununu çözmesi olacaktır.