BARINMA KRİZİNDE SON DURUM

Yaşanmakta olan büyük barınma krizi artık her sohbetin ana konusu, her muhabbetin vazgeçilmezi haline gelmiş bulunmaktadır. Her konuşmada söz dönüyor dolaşıyor konut fiyatlarının nasıl hızla yükseldiği, kiraların nasıl el yaktığına geliyor.

Yaşanmakta olan büyük barınma krizi artık her sohbetin ana konusu, her muhabbetin vazgeçilmezi haline gelmiş bulunmaktadır. Her konuşmada söz dönüyor dolaşıyor konut fiyatlarının nasıl hızla yükseldiği, kiraların nasıl el yaktığına geliyor.

Konu sadece kişilerin sağdan soldan duyduğu ya da yaşayıp gördüğü bilgiler ile de sınırlı değil, artık resmi verilere de somut bir şekilde yansıyor. Bu çerçevede son resmi veri ise TCMB’den geldi:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haziran ayına ilişkin konut fiyat endeksini yayımladı. Veriler yıllık artışın yüzde 160,6 ile rekor serisine devam ettiğini gösterdi. İstanbul’da yıllık artış yüzde 185 olurken, ortalama metrekare fiyatı da 21 bin TL’yi aşmış bulunuyor. Yıllık artış hızında İstanbul’u yüzde 165,4 ile Ankara izliyor. İzmir’de yıllık konut fiyat artışı ise yüzde 150,9 olmuş vaziyette. İzmir’de ortalama metrekare fiyatı 15 bin TL sınırına gelmiş. Haziran ayı itibariyle Türkiye genelinde metrekare başına ortalama konut fiyatları 13 bin TL’yi aşmış durumda.

TCMB konut fiyat endeksine göre Haziran’da fiyatlar bir önceki aya göre ise yüzde 8,98 oranında artış kaydetti.

Haziran’da yeni konutlarda fiyatlar yıllık bazda yüzde 164,8 artarken, yeni olmayan konutlarda ise artış yüzde 160,7 olarak kaydedildi.

Eh TÜİK verilerini ciddiye alıp enflasyonun yüzde 70 – 80 seviyesinde olduğunu düşünürseniz bu artışlar size elbette son derecede anormal, hatta fahiş gelecektir.

Oysa bu veriler aslen TÜİK’i yalanlamakta ve hesaplamalarının gerçekçi olmadığını ortaya koymaktadır. ENAG verileri ve yahut da gene TÜİK tarafından hesaplanan TÜFE’yi değil de ÜFE hesaplamalarını dikkate aldığınızda aslında konut fiyatlarının sadece enflasyon oranında arttığını görmüş olursunuz yani ortada bir fahiş fiyat artışı ya da balon falan yok TÜİK tarafından hesaplanan ve gerçekçi olmayan TÜFE verileri var.

Fakat elbette hesaplamanın yanlış yapılması sorunumuzu çözmüyor çünkü ücretler iktidar tarafından TÜFE’deki artış baz alınarak artırılıyor ama konut inşa edenler ve yahut mevcut konutunu satmak isteyenler TÜFE’yi dikkate almıyor. Durum böyle olunca da gelir gider dengesi bozuluyor, makas açılıyor, enflasyon karşısında geliri eriyen kişilerin konuta erişimi ve barınma sorununu çözmeleri zorlaşıyor bir barınma krizi ortaya çıkıyor.

Bu sorunun tek çözüm yolu ise elbette ki gelirleri en az enflasyon oranında artıracak önlemleri almaktan geçmektedir. Bu yapılmadığı müddetçe barınma krizinin çözülmesi hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.

Ekonomi modelinde patronların karını ve ihracatçının rekabet avantajını ön plana alan mevcut yönetim ucuz işgücü politikaları ile vatandaşlarımızı yokluğa ve yoksulluğa mahkûm etmektedir. Bu politikaları değiştirmeden polisiye önlemler ile barınma krizini çözmeyi düşünmek sadece bir hayalden ibarettir.

Hazine ve maliye bakanı Nureddin Nebati kâh supermancılık, kâh batmancılık oynuyor; gözlerinden ışık saçtığını, onun bunun radarlarına takıldığını iddia ediyor ama ortada apaçık duran bu büyük barınma krizini bile görmüyor.

Demedi demeyin barınma krizi başka hiçbir şeye benzemez, başını sokacak bir dam altı bulamayan kitlelerin öfkesi hiçbir başka şeyle kıyaslanamaz.

Ayda 5 bin 500 lira maaş alan bir asgari ücretlinin İstanbul’da 1 metrekare konut alabilmek için yemeden içmeden, başka hiçbir masraf yapmadan 4 ay çalışıp para biriktirmesi gerekmektedir. 100 metrekarelik bir konut içinse aynı şekilde yaklaşık 400 ay yani 30 küsur yıl çalışması gerekmektedir. Bu büyük dengesizlik düşük ücretli kesimin bir konut sahibi olmasını imkânsız hale getirmektedir. Konut sahibi olması bir yana kira işi bile başlı başına bir sorun haline gelmiştir. Bir yatırımcı 2 milyon lira değerindeki konutunun geri dönüşünü en çok 180 ayda kira geliri ile karşılıyorsa bu yatırım mantıklı ve rasyoneldir. Bu hesap 11 bin liralık bir kiraya karşılık gelir ki bu bir evde iki asgari ücretli çalışırsa yemeden içmeden ancak kirayı ödeyebilir anlamına gelmektedir. Sonuç olarak barınma sorunu çok vahim bir boyuta ulaşmış bulunmaktadır iktidarın gerçekleri anlatan iktisatçıları suçlamayı bırakıp acilen akılcı ve mantıklı önlemler alması gerekmektedir.