BANKA SOYMANIN BİNBİR YOLU

Hepimiz Amerikan bir zamanlar çok moda olan kovboy filmlerinde yüzü maskeli, eli tabancalı haydutların bankaya dalıp...

Hepimiz Amerikan bir zamanlar çok moda olan kovboy filmlerinde yüzü maskeli, eli tabancalı haydutların bankaya dalıp “sökül paraları” dediği, torbalara doldurdukları paralar ile atlarına atlayıp kaçtıkları ve şerifin peşlerinden at sürdüğü heyecanlı kovalamaca sahnelerini hatırlarız. Çocukluğumuzda sinemalarda ya da televizyonların başında mısır patlağı yiyip gazoz içerek çok böyle film seyrettik değil mi?

Kahraman ve cesur şerifler bu filmlerde her daim suçluları kovalar, yakalar ve adalete teslim ederdi. Bu filmlerde hep suç işleyebilirsiniz ve lakin asla adaletten kaçamazsınız, sonuçta yakalanır ve cezanızı çekersiniz mesajı ustalıkla verilirdi.

Aslında bankaları bu yöntemle soymak oldukça risklidir, kafaya kurşun yeme, yakalanıp kodese tıkılma ve hatta darağacını boylama olasılığı her daim çok ama çok yüksektir.

Bizim insanımız akıllıdır, böyle riskli işlere girişmeyi hiç sevmez. Bu yüzden de canım memleketimde bankalar böyle riskli yöntemler ile soyulmuyor, çok daha nazik ve organize yöntemler kullanılıyor ve adına da soygun değil çok çok bankayı hortumlama deniyor.

Üstelik bu tip banka soygunlarında öyle tabanca tüfek, bomba dinamit falanda kullanılmıyor, hatta tek bir kurşun bile atılmıyor ve elbette at sırtında kaçanda yok kovalayan da.

Bütün bu işler kâğıt kürek üzerinde yürütülüyor, operasyon iş dünyası, siyaset ve bürokrasi üçgeninde çözümleniyor. Faillerde elbette yüzleri maskeli eli tabancalı süvariler değil, ultra lüks araçlara binen kapılarını korumaların açtığı, grand tuvalet iş insanları. Bu tipler dağlardaki mağaralarda ya da izbe kamp yerlerinde kaçak köçek yaşayan haydutlar da değil elbette, bunlar lüks plazalarda çalışan, lüks rezidanslarda oturan tüm cemiyet haberlerinde ve magazin sayfalarında boy gösteren tanınmış insanlar.

Bunların emrinde onlarca pahalı hukukçu, vergi uzmanı ve muhasebeci var operasyonun her adımı santim santim titizlikle planlanıyor ve her daim işler tereyağından kıl çeker gibi hallediliyorlar, öyle ki teflon tava gibiler en küçük bir suç bile üstlerine yapışmıyor.

Özel bankaların sahipleri kurnaz ve tedbirli olduğu için bu gibiler ile iş yaparken kılı kırk yarıyor aman bir taklaya gelmeyelim diye olağanüstü tedbirli davranıyorlar. Bu yüzden de genellikle kamu bankaları hedefte oluyor. Ne yazık ki “adam sende, devlet malı deniz yemeyen domuz” anlayışının hâkim olduğu memleketimizde kamu bankalarının alenen soyulması kimseye şaşırtıcı falan da gelmiyor, artık iş vakay-i adiyeye bağlanmış vaziyette.

Demokratik bir ülkede normal şartlar altında hükümeti devirmesi beklenen skandallar patlıyor, lağım ortalığa saçılıyor ve suç alenen ortaya çıkıyor ama ne yazık ki ülkemizde kimse tınmıyor bile.

Yöntem genellikle şöyle işliyor: İktidar nezdinde imtiyazlı ve muteber bazı iş insanları bir kamu bankasından son derecede ehven koşullar ile kredi kullanıyor. Kredi kullanımı karşılığında da doğal olarak bazı gayrimenkulleri teminat olarak gösteriyor, ipotek veriyor. Sonra krediyi ödeyemediklerinde teminattaki gayrimenkuller fahiş fiyata bankalar tarafından borca karşılık geri alınıyor ve böylece iş insanları kolayca yükümlülüklerinden sıyrılıyor, zarar elbette kamu bankasına yazıyor ve bizim vergilerimizden karşılanıyor.

Daha da vahim örneklerin dedikoduları piyasada dolanıyor! Eğer bu dedikodular doğruysa bazı çok tanınmış iş insanları ve bazı siyasetçiler kamu bankalarına sattıkları gayrimenkulleri kısa bir süre sonra yarı fiyatına geri alıp hem bankayı şahsi kasaları olarak kullanmış ve hem de bırakın faiz maiz ödemeyi bu alım satımdan fahiş kazançlar da sağlamış oluyorlar.

Bakın Türkiye’de geçmişten bu yana banka hortumlama hikâyeleri dinler dururuz, bu hikâyelerin hepsinde de organize bir şekilde hareket eden, suç işleyen siyasetçi, iş insanı ve bürokratlar görülür. Bu işlerin genellikle üstü kapatılır ve zarar kamuya yazılır. Fakat devletin böyle soyulması eninde sonunda vatandaşın devlete olan güvenini çökertir, vergi ödeme isteğini azaltır ve bu bir devlet için çok ama çok tehlikelidir.

Demedi demeyin muhalefet kamu bankaları tarafından gerçekleştirilen böyle muvazaalı ve şaibeli işlemleri mercek altına almalı ve bir iktidar değişikliğinde hesabını en sert şekilde sormalıdır.