BAHÇELİ’NİN FİKRİ GELMİŞ, TRÇ DEMİŞ...

Apo’ya umut hakkı kapsamında af vaat etmesinden sonra bu adam daha nereye kadar savrulabilir denilen Bahçeli anlaşılan şimdi de “gomonist” oldu, çıkıp: "Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek 'TRÇ' ittifakının inşa ve ihya edilmesidir" dedi.

Bahçelinin TRÇ ittifakı dediği; Türkiye-Rusya-Çin ittifakı...

Perinçek ile fazla teşriki mesai yapmak anlaşılan Bahçeli’ye pek yaramamış olmalı ki böyle saçma sapan bir fikri ortaya atmaya cüret etmiş.

Amerika ve İsrail ile Araplar arasındaki kavgaya odaklanıp, İsrail’in Araplara yaptıklarına öfkelenerek Uygur Türklerine neler yaptığı ortada olan Çin’e, Ukrayna’da kadın çoluk çocuk demeden yüz binlerce insanı katleden, kentleri yakıp yıkan, doğudaki kadim Türk topraklarını işgal etmiş, oradaki Türklere ait muazzam kaynakları acımasızca sömüren Rus’a yanlamak sizce bir Türk Milliyetçisine yakışır mı?

Bence yakışmaz...

Bakın Gazze’de soykırıma varan bir insanlık dramı yaşanıyor mu?

Elbette yaşanıyor ve bu yaşananlarda İsrail ve Amerika’nın dahli de ortada.

Peki, Ukrayna’da da soykırıma varan bir insanlık dramı yaşanmıyor mu?

Kadim Türk yurdu Kırım Rus işgali altında değil mi?

Rusya bağımsız bir ülkeyi işgal ve ilhak etmek için 24 Şubat 2022 tarihinden beri uğraşmıyor mu?

Gelelim Çin’e; tamam, Gazze ve Filistin konusunda İsrail ve Amerika’ya öfkelisin ama Çin’in Uygur Türklerine yaptığı mezalim ve hatta soykırım ne?

Bir olaya öfkelenmek, bir haksızlığa karşı çıkmak tamam da bunlara karşı çıkarken bu haksızlıktan, hukuksuzluktan çok daha beterlerine defalarca imza atmış Rusya ve Çin’e yanlamak da ne oluyor?

Gelelim işin stratejik tehdit meselesine:

Bugün Kudüs düşerse Ankara düşer diyenler farkında mı bilmiyorum ama Ukrayna düşerse Orta Asya ve Doğu Avrupa’da yer alan ve 90’lar da bağımsızlığını kazanmış bulunan tüm Türk Devletlerinin Rusya tarafından yeniden işgal edilme riski altına gireceği kesindir.

Kim ne derse desin İsrail ne Türkiye’yi ve ne de diğer Türk devletlerini tehdit edebilecek çapta bir güç değildir ama Rusya böyle bir tehdidi oluşturabilecek kadar güçlüdür.

Şunu da asla unutmamak gerekir ki Türklerin kadim düşmanları; Rusya ve Çindir.

İşin siyasi yönüne gelince: Hem Rusya ve hem de Çin birer tek parti diktatörlüğüdür!

Çin hala komünisttir, Rusya’nın sistemi ise hızla faşizme kaymaktadır.

Her iki ülkede de tam manası ile bir tek adam hakimiyeti vardır!

Her iki ülkede de demokrasinin d’sinden bile bahsetmek mümkün değildir.

Her iki ülkenin en bilinen özelliği ise “insan hak ve özgürlüklerine” zerrece saygı göstermemeleridir.

Bu noktada papaza kızıp oruç bozmanın, özgür dünyadan kopup diktatörlüklerin peşine takılmanın bir alemi var mı?

Bakın eğer Bahçeli’nin kafasının arkasındaki plan Türkiye’yi özgür ve demokratik dünyadan koparıp, tek parti rejiminin işlediği bir diktatörlüğe çevirmekse ancak o zaman böyle bir ittifak hayali sağlam bir gerekçeye oturmuş olur.

Bir çok kişi Bahçeli’nin plansız programsız sonraki adımları öngörmeden konuşmayacağını söyler.

Bunu geçen sene 1 Ekim’de Meclisin açılışında DEM sıralarını ziyaret edip ellerini sıkması, hemen sonrasında meclis kürsüsünde yaptığı Abdullah Öcalan’a af çağrısı ve bununla başlayan süreçte gördük.

Burada asıl soru şudur: Bahçeli bu konuşması ile Türkiye’yi özgür dünyadan ve batı blokundan koparacak yeni bir süreci mi başlatmaya çalışıyor, yoksa sadece kuru bir blöf mü yapıyor?