ATİLLA’NIN SAVAŞ KÖPEKLERİ

Birçoğunuz Tarkan film ve çizgi romanlarındaki o meşhur “atıl kurt” nidasını duymuş ya da okumuşsunuzdur.

Tarkan ve sadık yoldaşı kurt aslında sadece romanlarda var olan bir hoşluk ya da fantezi eseri uydurulmuş bir ayrıntı değildir, çok büyük bir tarihi gerçeği ifade etmektedir.

Biz Türkler’in savaşlarda daima iki sadık yoldaşı olmuştur at ve köpek…

Ne yazık ki atlar çok bilinir de köpeklerin hikâyesi nedense pek bilinmez, hatırlanmaz.

Köpeklerin böylece unutulmasının ya da unutturulmasının arka planında İslam dininde köpeğin necis yaratık olarak kabul edilmiş olması büyük bir etken olmuş olabilir diye düşünüyorum.

Malum bu günlerde köpek düşmanlığı had safhada ve meclisten bir soykırım yasası da çıkmak üzere ben de bu yoldaşlık hikâyesini anlatayım ki belki tarihi gerçekleri hatırlayan meclisteki Türk Milliyetçileri bu saçma yasaya karşı durmayı akıl edebilirler dedim.

Bakınız Büyük Hun İmparatoru Atilla'nın savaş köpekleri, neredeyse bütün Avrupa’yı fetheden Atilla’nın askeri gücünün ve stratejik zekâsının bir simgesidir.

Bu köpekler, sadece fiziksel güçleriyle değil, aynı zamanda sahip oldukları disiplin ve sadakatle de bilinmektedirler.

Savaşmak üzere eğitilen ve zırh dahi kuşandırılan bu iri, güçlü ve zeki köpekler sahipleri ile birlikte savaşır, bir taraftan onu korurken diğer taraftan da düşmanı etkisiz hale getirme görevini üstlenirdi.

Üstelik sadece savaş alanında değil ordu yürürken ya da kamp kurduğunda pusuları, düşman sızma girişimlerini ya da ani saldırıları önceden fark ederek kampın ya da yürüyüş kolunun güvenliğini de sağlarlardı.

İri, heybetli cüsseleri düşmana korku salar, çevik saldırıları düşmanı etkisizleştirirdi

Atilla'nın savaş köpekleri, Hun İmparatorluğu'nun askeri kültüründe çok önemli bir yer tutmuş ve Hun savaş taktiklerinin çok önemli bir parçası olarak tarihte iz bırakmıştır.

Özellikle düşman atlarının hassas karın bölgelerine arkadan saldırarak atların huysuzlanarak kontrolden çıkmasını sağlamaları süvari birliklerinin bozulması ve dağılarak, etkisiz hale gelmesinde çok önemli ve stratejik bir rol üstlenmiştir.

Atilla'nın savaş köpekleri, Hun İmparatorluğu'nun askeri başarılarının ve savaş stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak bilinmektedir.

Bu güçlü ve cesur köpekler, savaş alanında yarattıkları korku ve kaosla düşmanlarına karşı çok büyük bir avantaj sağlamışlar Türk savaş stratejisinin önemli bir parçası haline gelmişlerdir.

Diğer yandan Atilla'nın savaş köpekleri, tarihin en etkileyici köpek ırklarındandır, bu gün yaşayan mastifflerin atası olan bu köpeklerin savaş alanındaki rolünü ve önemini unutmamamız, hatırlayıp bilmemiz gerekmektedir.

Bugün bile, bu köpekler aklı, disiplini, sadakati, gücü ve cesaretleriyle anılmaktadır.

Ayrıca bugün yaşayan Kangal ve Kafkas Çoban köpekleri Atilla’nın savaş köpeklerinin neslinden gelmektedir.

Türk Tarihi savaşlarla doludur, Türkler üç kıtada at koşturup zaferler kazanmıştır. Bu zaferler arasında elbette Atilla’nın kazandığı zaferler son derecede ayrıcalıklı bir yer tutmaktadır. Papanın Atilla’nın önünde diz çöküp aman dilemesi bu gün hala dünya tarihine damga vuran olaylardan en önemli olaylardan biri olarak görülmektedir.

Türk Milliyetçileri Büyük Hun İmparatoru Atilla’nın başarıları ile övünmeyi pek sever de bu başarıda katkısı olan savaş köpekleri ve atlarını bilmez, hakkını vermez, adlarını anmazlar ki bence bu gerçekten de çok tuhaf bir durumdur.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün köpek sevgisi de çok iyi bilinir ve o savaş alanında bile köpeğini yanından ayırmazdı.

Atatürk’ün Türk tarihi ve kültürüne ne kadar hâkim olduğunu bilen biri onun köpek sevgisine de şaşırmayacaktır.

Türk tarihinde ve göçebe yaşamda savaş köpeklerinin, çoban köpeklerinin ve av köpeklerinin ne kadar büyük bir yer tuttuğunu bilen, kültürel öneminin farkında olan Mustafa Kemal kendi yaşamında da bu kültürü yaşatmış bir siyasi önderdir.

Sonuç olarak köpekleri sevmeli, sahip çıkmalı ve öneminin farkında olarak soykırıma uğramaları engellenmelidir.