ATATÜRK’Ü KORUMA KANUNU

Geçtiğimiz 10 Kasım tarihi de ne yazık ki gene bazı marjinal meczupların sosyal medyada Mustafa Kemal Atatürk’e çemkirmesine sahne oldu.

Bunların hemen hemen hepsi halk arasında Atatürk’ü Koruma Kanunu olarak bilinen kanun olmasa konuşur anlatırız, gerçekler ortaya çıkar, kimse Atatürk’ü sevmez ve onun peşinden gitmezdi diye laf geveleyip durdular...

Denk geldiklerime kanunu okuyup okumadıklarını sordum, aldığım cevaplar bunların tamamının kanunu okumadığını, hep kulaktan dolma ezberlenmiş bilgiler ile atıp tuttuklarını gösterdi.

Bunların dedikleri ile kafası karışabilecek vatandaşlarımız için önce kanunun tam metnini paylaşayım, sonra da böyle bir kanuna neden ihtiyaç duyulmuş onu anlatayım dedim.

5816 sayılı kanun, tam adıyla Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun tam metni şöyle:

Atatürk Aleyhine işlenen suçlar hakkında Kanun

(Resmî Gazete ile ilanı : 31. VII. 1951 - Sayı: 7872)

No: 5816

Kabul tarihi: 25.VII.1951

BİRİNCİ MADDE — Atatürk'ün hâtırasına alenen* hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve âbideleri ve yahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Yukarıki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

İKİNCİ MADDE — Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kulanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

ÜÇÜNCÜ MADDE — Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet Savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.

DÖRDÜNCÜ MADDE — Bu kanun 3 ayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BEŞİNCİ MADDE — Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

28 Temmuz 1951

5816 sayılı kanun, tam adıyla “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”, 25 Temmuz 1951 tarihinde Demokrat Parti iktidarı döneminde yürürlüğe girmiştir. Atatürk'e hakaretin cezası bu kanun çerçevesinde belirlenir ve bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve modern Türkiye'nin mimarı Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırasını korumayı amaçlar.

Bir eylemin 5816 sayılı kanun maddeleri kapsamında değerlendirilip Atatürk’ü Koruma Kanunu kapsamında cezalandırılabilmesi için aşağıdaki koşulların oluşması gerekir:

·Failin, Atatürk’ün hatırasına yönelik bir eylemde bulunması

·Bu eylemin hakaret, sövme, tahkir veya tahrip niteliğinde olması

·Eylemin başkalarının görebileceği veya duyabileceği şekilde, aleni olarak yapılması

·Suçun bilerek ve isteyerek işlenmesi

Burada da görüldüğü üzere ortada aleni olarak hakaret, sövme, tahkir veya tahrip niteliğinde bir eylem yoksa suç da yoktur cezada.

Yani Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce ya da fiillerini eleştirmek ya da bu konuda bilinen farklı bir gerçeklik varsa onu ifşa etmek suç falan değildir!

Ben Atatürk hakkında çok şey biliyorum ama anlatırsam 5816 nolu kanun kapsamında cezalandırılmaktan korktuğum için anlatamıyorum diyenler yalan söylüyordur! Varsa bir bildikleri anlatmalarının önünde herhangi bir kanuni yasak falan yoktur.

Peki böyle bir kanuna neden ihtiyaç duyulmuştur?

Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesi Hakaret Suçunu tanımlar, buna göre:

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Hakaret suçu doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik haklarına saldırıdır. Hakaret suçu ile sosyal bir kavram olan “şeref” ve “kişinin öz saygısı” korunmaktadır. Bu nedenle, dernek, vakıf, şirket, spor kulübü, siyasi parti gibi tüzel kişilere karşı hakaret suçu işlenemez, hakaret suçu ancak gerçek kişiler aleyhine işlenebilir.

Türk Ceza Kanununa göre hakaret suçu takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer alır. Suçun mağduru, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır. Aksi takdirde şikayet hakkını kaybeder.

Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir. Böyle bir durumda mağdur şikayet etmeden önce ölürse; mağdurun ancak annesi, babası, dedesi, ninesi, çocukları, torunları, eşi ve kardeşleri şikayet hakkını kullanabilirler.

Takdir edersiniz ki kişisel bir tanışıklık ya da temasları olmadığı halde dini, etnik ya da ideolojik gerekçeler ile Mustafa Kemal Atatürk’e düşman olan bazı marjinal meczupların yaptığı eylemleri ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşlerinin duyup şikayet etmesi kolay kolay mümkün değildir işte bu imkansızlığı ortadan kaldırabilmek için de böyle bir kanuna gerek duyulmuştur.