Türk toplumunun çok bilmediği, bilmediği için de düşünce eyleminin içinde kullanarak bugünün dünyasında “ne olup bittiğini” anlamakta zorlandığı bir kelime vardır. İşte bu kelime “Atalet” tir.
Atalet nedir?
Atalet; bir insanın ya da toplumun yapması gerekenleri yapması gereken zamanda yapması gerektiği gibi yapmaması, hareket etmeye isteksiz olması ve olan biteni hareketsiz kalarak seyretmesi demektir.
Ataletli insan ya da toplum, bugün yaptıklarının gelecekteki sonuçlarını düşünmeden davranır. Bir toplumdaki insanların sahip olduğu kişisel atalet düzeyi, o toplumun toplumsal ataletini oluşturur.
Atalet, eylemsizlik halidir. Konfor bölgesi oluşturmak ve orada kalmaktır. İşleri hep ve sürekli aynı şekilde yapmaktır. Kolaya alışmak ve zorlanmadan yaşamaktır.
Atalet, alışkanlıklar yaratır ve konfor alanı oluşturur. Atalet insana keyif verir, ataletli hali çoklaştırır ve kötü alışkanlıkların oluşmasına zemin hazırlar.
Eylemsizlik, durağanlık, hareketsizlik, yılgınlık, tembellik, hantallık, tükenmişlik, mazeretçilik, ertelemecilik gündelik dildeki atalet göstergeleridir.
Ataletli insanlar ve toplumlar üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi yaşarlar. Yumurta kapıya gelmeden harekete geçmezler ve sorumlu olduğu her işi sonraya bırakarak ertelerler.
Böyle gelmiş böyle gider inancı içinde olmaları ve kapasitelerini tam olarak kullanmayıp, atıl kapasite ile yaşamaları ataletli insanların özellikleridir.
Ataletli bir insan olup olmadığınızı anlamak için şu iki soruya vereceğiniz cevaba dikkat etmelisiniz; Yapmam gerektiği halde yapmadıklarım nelerdir?, Yapmamam gerektiği halde yaptıklarım nelerdir? Bu iki soru çok önemlidir. Çünkü; basit gibi görünen ama çok önemli olan bu iki soruya verilecek cevaplar Türk toplumunu bugün içine düştüğü ataleti yüksek hastalıktan kurtaracak güce sahiptir.
Atalet’in çeşitleri vardır. Zihinsel ve fiziksel atalet onlardan ikisidir.
Zihinsel ve fiziksel ataletin tutsağı olan bir kişi ya da toplum bu tutsaklığı devam ettiği sürece her geçen dakika bu durumdan kurtulmak için harcayacağı enerji daha da artar. İnsan doğasının insana sunduğu en büyük kötülüğün ortaya çıktığı anda bu andır. Çünkü; rahatlık insanı çeker. Bilinenlere ve var olan alışkanlıklara uygun olarak yaşamak insanı cezbeder. Midye insanlar işte böyle ortaya çıkar.
Doğa da ataleti en yüksek canlı midyedir.
Midyeler bir yere yapışırlar ve oradan hiç ayrılmadan ömürlerinin sonuna kadar orada kalırlar. Bu durum Midye için onun amacına uygun bir “Konfor Alanı” oluşturur.
En kaliteli midye atalet oranı en yüksek midyedir. Bu sebeple; en kaliteli “Midye Tava” ataleti en yüksek midyeden yapılır.
Dünyanın her yerinde midye insanlar vardır ve bazı toplumlar midye olmaya çok yakındır ya da zaten midye olmuştur.
Midye insanlar “Yatan Mutlu İnsanlar”dır.
Nasıl ki midyelerin kalitesi hareketsizliğiyle doğru orantılı ise aynı durum insanlar ve toplumlar için de geçerlidir. Diktatör yönetimlerin en çok istediği ve en kolay yönettiği toplumlar atalet oranı yüksek yatan mutlu insanlardan oluşan toplumlardır. Çünkü; ateletli toplumlar atalet içinde kaldıkça midyeleşirler. Bu midye insanlar ve midye insanlardan oluşan hareket kabiliyetini kaybetmiş midye toplumlar, kendilerini yönetmesi için seçtikleri yöneticilerinin sofralarında lezzeti yüksek “midye tava” ya da “midye dolma” olurlar.
Öyle bir dünya da yaşıyoruz ki; ataleti az olup hareket edenin, ataleti çok olup hareketsizliğe mahkum olanları yediği bir dünya da yaşıyoruz. Çünkü; doğa da her zaman hareket kazanır.
Atalet oranının fazla olduğu konfor bölgesi’nde yaşanan yaşamlar “hakedilmemiş” ve “ıskalanmış” yaşamlardır.
O halde bir toplum midye tava olmaktan nasıl kurtulur ve ataleti nasıl yener?
Ne yaptığını bilerek. Uykudan uyanarak. Sorumluluk alarak. Değerlerine sahip çıkarak. Okuyarak ve bilgilenerek. Üzerine ölü toprağı gibi serpilmiş ataleti silkelenip atarak. Hep birlikte “Artık Midye Tava Olmayacağız”, diye haykırarak.
Bu yazıyı yazan kişi olarak ben ve okuyan kişiler olarak sizler, sanırım ataletimizden kaynaklanan “Midye Tava” olma tehlikesini, son günlerde yaşadıklarımıza bağlı olarak düşünecek olursak, çok iyi anladık.
Çünkü; çok iyi uyuyan ve yatan mutlu insanlardan oluşan ataleti yüksek toplumlar “Midye Tava” olurlar.
Bu gerçeği bugüne kadar anlamış olmalıydık.