“At Gibi Güvenilir!”

Bir tören nedeniyle süvari birliği geçidine rastlamıştım. O an atların görkemi, asaletleri ve duruşları beni öyle etkiledi ki, kendimi bu köşe yazısını yazarken buldum.

Atlar nedense bana hep güven vermiştir. Yani düşünsenize, koca cüsseleri ile dimdik dururlar, o mağrur bakışlarıyla gözünüzün taa içine bakarlar. Sanki “Merak etme, hallederiz” der gibidirler. Hele o yelelerini savuruşları…Bir rüzgar estirirler ki sanki şampuan reklamından fırlamış gibidirler. Özgürlüğün kaslı, dört nala koşan hali!

Kendime yakın hissederim atları. Sanki aileden biri gibiler. Dayım, halam değil belki ama uzak kuzenimiz olabilir. Hani yıllık bayram ziyaretlerinde görmesek de gönülden bağlı olduğumuz biri gibi. Aramızda öyle tarif edemediğim bir sevgi var, gizli ama sağlam bir bağ. Tarih boyunca da bizimle beraber olmuşlar zaten. Savaşta yanımızda, barışta bağda bahçede, aşk mektubunu ulaştırırken posta yolunda hep onlar var. Atlar, insanlık tarihinin dört ayaklı tanıkları adeta.

Sırtına aldığı kişiden haz etmez ise, hiç tereddütsüz o kişiyi rüzgar gibi savurur..

Bir de şu ilginç bilgiyi duydum: Dünyada en çok resmi çizilen hayvan atmış. Hatta bazı ressamlar sadece at çizerek kariyer yapmış. Adam evde karısının portresini bile çizmiyor ama at deyince tuvali kuşatıyor. Çünkü at, bir duruş meselesidir. Picasso bile soyutlama yaparken atı çizmiş, sadece gözleri neredeydi belli değildi. Y

ani at dediğiniz şey sadece dört bacaklı bir hayvan değil. Bazen bir özgürlük simgesi, bazen dert ortağı, bazen de "aman kısmetli olur" diye düğün konvoyunun en önünde yürüyen mütevazı bir kahramandır. Hatta bazı filmlerde başrolden daha fazla alkış alır. Başrol düşer, kalkamaz; at gelir, üstünü burnuyla dürter: “Hadi kalk, daha final sahnesi var.”

Atlar bana hep “her şey yoluna girecek” hissi verir. Belki de bu yüzden atlara bakınca içim huzurla dolar. Belki de biz insanlar bazı dostlukları kelimelerle değil, nal sesleriyle anlıyoruzdur. Ve kim bilir, belki de atların bize güven verdiği değil, bizim o saf, yargısız gözlerde kendimize olan güveni tekrar bulduğumuzdur. Ama yine de... Evinize bir at almak isterseniz önce apartman yönetimine danışın. Malum, ses yapabilir.