Yıl 2010 yılının Ocak ayı… AKP iktidarı Ceza Mahkemeleri Yasası’nın (CMK) 250. Maddesini Mecliste değiştirdi. Askerlerinde sivil mahkemelerde yargılanmasına karar verdi.
Böyle bir karar incelenmeden verilmişti. Tek adam talimatını verdi mi? Her şey bitiyordu. Oysa erden mareşale kadar her ordu mensubu belli emir ve komuta altında görevlerini yapıyordu. Böyle olunca her asker kökenlilerin işlemiş olduğu suçları varsa ihtisas mahkemelerinde yargılanmaları gerekirdi.
RTE’nin talimatıyla AKP sözünü ettiğim tarihte CMK’nun 250. Maddesini değiştirdi. CHP konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Anayasa Mahkemesi, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi iptal etti. Bu durum siviller tarafından sürdürülen ve askerleri kapsayan soruşturmaları etkileyebilecekti.
Anayasa Mahkemesi, askerlere darbe, cunta gibi “Anayasal düzene karşı suçlar”, “terör” ve “çete” suçlarını işlemeleri halinde sivil yargılama yolunu açan CMK’nın 250. maddesindeki düzenlemeyi oybirliğiyle iptal etti. Anayasa’nın askeri yargının görev alanını belirleyen 145. maddesine aykırı bulunan düzenlemenin yürürlüğü durduruldu.
Balyoz Darbe Planı, Albay Dursun Çiçek hakkındaki “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” gibi soruşturmaları asker kişiler tarafından, askeri mahalde işlendiği ve askeri görevle ilgili olduğu için iptal kararından etkilenebilecekti.
AKP’nin o zamanki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiası üzerine başlatılan ve kozmik odadaki aramayla şekillenecek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı önündeki soruşturma da yetki tartışmasına konu olacaktı.
Şüphelileri asker olan kişilerin bu soruşturmasının da iptal kararı çerçevesinde askeri yargıya gönderilmesi gerekebilecekti.
Sivil savcılık ve mahkemelerin, CMK 250. madde kapsamındaki muvazzaf subaylara ilişkin askerlik göreviyle ilgili, askeri mahalde işlenmiş eylemlere ilişkin soruşturma ve davaları “görevsizlikle” askeri yargıya göndermeleri gerekecekti. İptal kararı çerçevesinde Şemdinli davası ve Özel Kuvvetler davasının askeri yargıda görülmesine devam edilecekti.
O zaman ki Ergenekon savcıları, darbe teşebbüsü soruşturmasını CMK’daki bu düzenleme öncesinde başlatmışlardı. Ergenekon savcıları iptale rağmen bu dosyalarda yetki iddialarını sürdürürse, anlaşmazlık Yargıtay’a taşınacaktı. İptal kararının gerekçesi yetki çatışmasına ışık tutacaktı. Ergenekon davasından yargılanan emekli generallerin dosyası bu iptalden etkilenmeyecekti. Askeri Ceza Kanunu hükümleri gereği sivil mahkemede yargılamaları sürecekti.
CHP’nin açtığı davada mahkeme gece yarısı CMK’nın 250. maddesine eklenen “halinde” sözcüğü ile askerlere sivil yargı yolunun açılmasını oybirliği ile iptal etti. Mahkeme, “savaş ve sıkıyönetim” hali ibaresini ise Anayasa Mahkemesi Kanunu’na göre “uygulama olanağı” olmadığı için iptal etti.
Mahkeme, barış zamanı uygulanmayan bir maddenin savaşta zaten uygulanamayacağı değerlendirmesi yaptı. Geçici 1 maddedeki “ve 250. madde” maddedeki ibaresi ise “usule” ilişkin olduğu ve esası etkilemediği için iptal talebi oybirliği ile reddedildi.
Bu Anayasa Mahkemesi’nin kararının Resmi Gazete’den yayımlanmasından sonra RTE’nin o zamanki Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay; RTE’yi savunmaya geçti.
Ertuğrul Günay: “Türkiye’de sivilleşmenin önünü tıkamak konusunda eskimiş yapılar elinden geleni ardına koymuyor.” dedi.
Bu yazıyı neden yazdım? RTE’nin daha o tarihlerde bile Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dinlemediğini anımsatmak istedim.
Emekli generallerin Ergenekon’dan yargılandıkları davalar sivil yargıda sürdürüldü. Anayasa çok açıktı. Görünen köy kılavuz istemez.