Sevmek ağır işçiliktir. Sevdiğini hissettirmekse yiğitliktir, özveridir, samimiyettir ve insani bir duruştur.
Sevgi elbette çıkarsız olmalı ama karşılıksız olmamalı. Sevgisine karşılık alamıyorsa insan, alıp başını gitmeli oralardan. Ama nasıl?
Ya sevdiğini söyleyen, hissettirmeyen, sevildiğinden emin kendi kibri içinde kıvranan sonra da sevgisizlikten, yalnızlıktan yakınan. Böyleleri; hep sevilecek, dört yanında pervane olunacak siz ona karşı sevginizi duygularınızı amasız fakatsız dile getireceksiniz o susacak, içten içe kibrini büyütecek ve siz ona (kibrine) minnetle bakacaksınız. Yani sevginizin ‘esiri, kibrinin kölesi olacaksınız’.
Bunlar olmuyor mu? Elbette oluyor. Bir yerden sonra, bağrınıza taş basıp, tüm samimi, içten sevginizi onun gördüğünde ritmini değiştiren, görmediğinde atışları duran çelik kasaya kilitleyip susmayı öğreneceksiniz. Yukarıda demiştik ya nasıl? Tam da böyle işte…
Şair, Fatmagül Aslan ile Ubuntu etkinliğine tanıştık, karşılıklı kitaplarımızı imzaladık. Etkinlik boyunca daha da görüşmedik. Çünkü tanışmıyorduk. Kütüphanemdeki kitapları, alınış sırasına göre okurum. Sıra Aslan’ın kitabına geldiğinde müthiş duygularla yüklü, AŞK ŞİİRLE OLUR SANDIM -I- ve AŞK ŞİİRLE OLUR SANDIM -II- kitaplarını okuduğumda; aşkın, sevginin sadakatin ve sevgide erdemin ne kadar gerekli olduğunu bir kez özümsedim.
Şiir yazan tüm insanlar/şairler için şu denilebilir; yazdığımız şiirler, öncelikle kendi duygularımız, yaşadıklarımız, yaşayamadıklarımız ya da yaşamayı hayal ettiğimiz şeyler denilebilir.
Her yazan, kendi hikayesini yazmayabilir de. Çevresinde gördüğü, etkilendiği şeyler üzerine de yazabilir, hatta tamamı böyle olabilir ama nihayetinde kendi gözlemlerini, duygularını düşünce imbiğinden damıtarak yazar.
Şair Fatmagül Aslan’ın şiirlerinde ağırlıklı olarak, benim algıladığım; yaşanmış ama yaşanamamış, verilmiş ama alınamamış aşkın/sevginin sancılı izleri var. Yukarıdaki yazımın nedeni de sadece Aslan’ın şiirlerini kastetmesem de okuduğum şiirlerinin etkisi var.
Aslan ikinci kitabının girişinde “Bu ikinci kitap, artık aşktan başka şeyler söylemenin zamanı gelmiş hatta geçmiştir…” demesine rağmen şiirlerinde yine aşk bulmak mümkün. Çünkü; “Kaynayan kazan kapak tutmaz” …
Bu izlenimler tamamen benim düşüncem. Doğruluğuna Aslan’ın kitaplarını okuyanlar karar verecekler. Altını çizmem gereken şey, kitapların mutlaka okunması gereğidir.
Fatmagül Aslan; 21 Haziran 1974 yılında Konya'nın Doğanhisar ilçesinde doğdu. İlk orta ve lise eğitimini yeşil doğası ile ünlü Doğanhisar’da tamamladı. 1998 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. İlk görev yeri Akşehir’de Dr. Tuncay ASLAN ile evlendi. 2006 yılından bu yana uzmanlık eğitimi için geldiği Antalya’da yaşamaktadır. H. Tunay ve Tuna adında iki erkek çocuk annesidir.
SBÜ Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ve Antalya çocuk İzlem Merkezi’nde Adli Tıp Uzmanı olarak çalışmaktadır.
Şiir denemelerine edebiyat öğretmeni babası Hasan SAĞLAM’ın yüreklendirmesiyle ilkokul yıllarında başlamıştır. Üniversite yıllarında çeşitli şiir etkinlikleri düzenlemiştir. Mart 2021’de AŞK ŞİİRLE OLUR SANDIM -I- adlı ilk şiir kitabı, Ubuntu Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Şair Fatmagül Aslan’ın şiirlerinden iki örnekle yazıma son vermek istiyorum.
AŞK İYİMSERLİĞİ
Tozpembe görmek
Her şeyi…
Yaramıyor âşık olana
Aşk iyimserliği
Yiyor
Bitiriyor
Aslında
Dolu olmayan
Bir bardağı
Sana
Dolu diye yutturuyor
YANIMDA
Gece karanlık
Yıldızlar
Ah yıldızlar
Beni ne zaman bıraktılar
Dağların tepesinde
Nar bahçeleri
Aklımda yâr
Her taraf gelincik
Gökbük’te insanlar
Uykudalar…
Evler taş
Evler sessiz
Gündüz gece olmuş sanki
Yalınız’da insanlar
Onlar da uykudalar
Bir köpek de mi havlamaz
Sinek uçmaz
Sarp kayalar uğuldamaz
Baharda buralar
Beni tutamaz
Giderin Üçağız’a
Evler orada da taş
İnsanlarda bir telaş
Akdeniz bu
İçinde sürü hâlinde
Yavru kefaller
Gökyüzünde
Dalış yapan martılar
Rakı kadehinde sen
Masada sohbetler
Hep seni aralar
Tülden gece
Tülden cibinlik
İnce ince
Ruhumu yaralar
Ama beni
Sadece
Yanımdaki yâr alanlar