Aşı sertifikası kararı onaylandı

Beklenen karar çıktı ve Avrupa Parlamentosu, ortak olarak kabul edilecek bir sertifika ile Avrupa Birliği içerisinde karantinasız serbest seyahat edilebilmesine onay verdi. Son adım olarak ise sertifikanın AB üye ülkelerinin hükûmetleri tarafından da onaylanması gerekiyor.

Beklenen karar çıktı ve Avrupa Parlamentosu, ortak olarak kabul edilecek bir sertifika ile Avrupa Birliği içerisinde karantinasız serbest seyahat edilebilmesine onay verdi. Son adım olarak ise sertifikanın AB üye ülkelerinin hükûmetleri tarafından da onaylanması gerekiyor.

Tüm üye ülkelerin protokolü onaylaması ile birlikte 27 AB üyesi ülke arasında serbest seyahat 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren başlayabilecek.

Avrupa İlaç Ajansı, şu ana kadar sadece BionTech, Moderna, AstraZeneca ve Janssen’in aşılarının kullanımını onaylamış durumda ve doğal olarak aşı sertifikasına temel teşkil edecek aşılar da bunlar olacak.

AB ülkelerinde yaşayanlara ücretsiz verilecek olan bu sertifikada bir QR kodu bulunacak ve bu kodla sertifikanın gerçekliği ve güvenliği sağlanacak. Bu sertifikaya sahip olanlara seyahatlerde hangi kısıtlamaların kaldırılacağına her AB üyesi ülke kendisi karar verecek. Sertifikanın uluslararası karşılıklı tanınırlığı için çalışmalar da yapılacak. Belge, düzenlenen ülkenin dilinde ve İngilizce olarak hazırlanacak.

Aşı sertifikası tüm AB ülkeleriyle birlikte İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre’de de geçerli olacak. Sertifika AB vatandaşlarına, hangi ülkenin vatandaşı olduğuna bakılmaksızın ailelerine, ayrıca AB’de ikamet eden ancak AB vatandaşı olmayan kişiler ile diğer AB ülkelerine seyahat hakkı bulunan ziyaretçilere verilebilecek.

Sertifikayı AB’ye üçüncü ülkelerden seyahat edecek kişilerin de alması mümkün olabilecek. Şu anda sadece zorunlu seyahatlere izin verilen AB ülkelerine gitmek isteyen bir kişi, gideceği ülkeye gerekli belgelerini sunduktan sonra aşı sertifikası talep edebilecek. Belgeleri değerlendiren ülke sertifikayı verip vermemeye karar verecek.

Bu pandemi dünyayı değiştirdi, temel insan hak ve özgürlüklerinden olan seyahat hakkı bile çok önemli kısıtlamalara sahne oldu. Elbette bu gibi önlemler salgınlar ile mücadelenin doğasında bulunuyor, lakin siyasi, sosyal ve yahut da ekonomik gerekçeler ile bu önlemlerin istismar edilmesi de çok mümkün.

Türk ekonomisi için turizm çok önemli bir sektör, net döviz kazandığımız en önemli kalem. Bu aşı sertifikası işinin devleti yönetenler tarafından ciddiyetle takip edilmesi gerekiyor.

Başta Avrupa Birliği olmak üzere bir çok ülke salgının getirdiği ekonomik kriz ile mücadele edebilmek için bu sertifika işini kendi lehine kullanabilir. Akdeniz turizm havzasındaki en büyük rakiplerimiz Yunanistan, İspanya, İtalya ve Fransa AB vatandaşı turistin birlik dışına çıkarak para harcamasını engellemek amacı ile çeşitli cinlikler yapabilir. Neticede öncelikle harcanacak paranın birlik ekonomisi içinde kalmasını, birlik içinde iş ve istihdam yaratmasını ve bu krizden ağır zarar gören birliğin turizm sektörünün canlanmasını beklemek gerekir.

Onların uygulayacağı stratejilere rağmen AB üyesi ülke vatandaşı olan turistin Türkiye’ye çekilebilmesi için acil önlemler alınmalıdır. Bu sertifika sistemine uyum sağlamak ve girebilmek bu yüzden çok önemli olacaktır.

Türkiye’de etkin ve yaygın bir aşılama yapılması, bu aşılama kampanyasında Avrupa İlaç Ajansı tarafından kabul görerek onaylanmış aşılar kullanılması bu yüzden son derecede önemlidir.

Diğer taraftan konu sadece ekonomi de değil Türkiye’ye gelecek yabancı turistlerin Türkiye’ye virüsü ve virüsün yeni varyantlarını taşımasını engelleyecek böyle bir sistem Türk vatandaşlarının sağlığı ve salgının önlenebilmesi açısından da son derecede önemlidir.

Bu noktada iktidarın Türkiye’ye gelecek kişilerden bir aşı sertifikası isteyip istemeyeceğini gerçekten de çok merak ediyorum.

Para kaygısı ile gelsin de kim olursa olsun gelsin, biz aşı maşı sormayız demek sadece Türk vatandaşlarının sağlığını riske atmayacak emin olun AB’den gelecek turistin de ayağını kesecektir.

Bu salgın sanırım bir çok kişisel ve sosyal davranış biçimini sonsuza kadar değiştirecek, devletlerin önümüzdeki bu döneme hazırlanması, yeni koşullara göre yeni politikalar geliştirmesi çok ama çok önemlidir. Bu yapılmazsa sadece sağlığımız değil ekonomimiz de ağır bir tehdit ile karşılaşacaktır. Türkiye’de de yönetimin gerekli önlemler üzerinde çalışacağını, akılcı ve basiretli kararlar alacağını ümit etmekten başka bir şey elimizden gelmiyor ne yazık ki…