Bu konuda kararlılığını 12 Aralık 2026 tarihinde yaptığı bir duyuru ile taraflara bildirdi, bahse konu duyuru şöyle:
TÜRK-İŞ, 24 Aralık 2024 tarihinde almış olduğu kararla; Asgari Ücret Tespit Komisyonu gerçek anlamda adil ve demokratik bir yapıya kavuşturulana kadar komisyon çalışmalarına katılmayacağını kamuoyu ile paylaşmıştı.
Bu doğrultuda, konfederasyonumuzun 12 Aralık 2025 Cuma gerçekleştirilen Asgari Ücret Tespit Komisyonu Toplantısına katılmama yönündeki gerekçeleri, TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan AĞAR tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazılı olarak yeniden iletilmiştir.
TÜRK-İŞ, 1974 yılından bu yana Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçileri temsil etmektedir. Ancak Komisyonun mevcut yapısı, yıllardır işçilerin karar süreçlerinde etkili bir şekilde yer almasına imkân tanımamakta; kararlar çoğunlukla hükumet ve işveren kesiminin oylarıyla alınmaktadır.
TÜRK-İŞ, 24 Aralık 2024 tarihinde aldığı kararla; Komisyon gerçek anlamda adil ve demokratik bir yapıya kavuşturulana kadar komisyon çalışmalarına katılmayacağını kamuoyu ile paylaşmıştı. 24 Aralık 2024 tarihinden buyana geçen yaklaşık bir yıllık sürede Komisyonun yapısı ve işleyişine ilişkin hiçbir iyileştirme yapılmamıştır. Bu nedenle TÜRK-İŞ, almış olduğu kararın arkasındadır ve 2026 yılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına katılmayacaktır.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun üye sayıları ve yapısı tartışılabilir olmakla birlikte, asgari ücretin seviyesini belirleyen esas unsur ekonomik göstergelerin gerçeğe uygun biçimde değerlendirilmesidir. Bu nedenle, üye sayılarındaki değişimlerden bağımsız olarak, ücret tespitinin ekonomik veri temelli yapılması zorunludur.
Özetle TÜRK-İŞ bize figüranlık düşen bu tiyatronun bir parçası olmayacağız, zaten bu kararı bugüne kadar hep komisyonda 3/2 çoğunluğa sahip olan işveren ve hükumet temsilcileri veriyordu bizi dinleyen dikkate alan yoktu, bundan sonra biz yokuz kendi kararlarını kendileri alsın, bu kararın sorumluluğunu da kararı alanlar kendi başlarına taşısın diyerek kenara çekildi.
Bence epeyce gecikmiş olsa da bu tavır son derecede doğru bir karardır.
Emekçi lehine çözüm arayışında olan bizler TÜRK-İŞ yönetiminden koşullar işçi lehine değişmediği müddetçe bu tavırlarını sürdürmelerini bekliyoruz.
Bakınız işçilerin bu işten çırak çıkmaması için öncelikle eldeki verilerin doğru olması, bir işçinin ailesi ile birlikte kaça geçinebileceğinin net olarak belirlenebilmesi gerekir ki TÜİK ne yazık ki bu konuda güvenilir bir veri üretmekten fevkalade aciz kalıyor.
İkincisi her ne rakam belirlenirse belirlensin yaşanacak enflasyon seviyesi doğru olarak öngörülmeden bu seviyenin de ciddi bir anlamı olmayacaktır.
Sonuç olarak siz asgari ücreti yüzde yüz artırsanız bile enflasyon yüzde iki yüz artarsa geçim sıkıntısı artarak devam edecektir. Bunu önlemenin ve güven tesis edebilmenin tek yolu da bir tür eşelmobil sistemi inşa ederek enflasyonun ücretleri aşındırmasının önüne geçmektir. Ancak böyle bir önlem alınır böyle bir garanti oluşturulursa işçi sınıfının güveni kazanılabilir.
Diğer yandan bu gün memlekette sadece enflasyon sorunu yok birde müthiş bir hayat pahalılığı sorunu var geçim derdi ortalığı resmen kasıp kavuruyor. Bu saatten sonra enflasyon çok az artsa ve ücretlerde bu az artışa göre güncellense bile bu bu gün yaşanmakta olan hayat pahalılığını hiçbir şekilde azaltmayacaktır.
Bugün yaşanan hayat pahalılığını azaltabilmenin tek yolu geçmiş dönemlerde yaşanan enflasyon yüzünden gelirlerde oluşan erimeyi ortadan kaldırmaktır.
Şimdi patronlar ve hükumetin bunları yapıp yapmayacağını hep birlikte izleyip göreceğiz amma ve lakin herkes şundan emin olsun k; işçiler o sandığın gelmesini büyük bir sabırsızlıkla bekliyor...
Ve o sandık eninde sonunda işçinin önüne gelecek, ondan sonrasını da politikacılar düşünsün...