ANNELER…KAYIP EVLATLAR…GÖZYAŞLARI…ÖDÜL…

Evlatları, eşleri, kardeşleri gözaltında iken kaybolan, kaçırılan annelerin, eşlerin, kardeşlerin oluşturduğu, sürekli savunduğum “kadın-erkek dayanışma içinde” görüşümü desteklercesine erkeklerin, babaların da yer aldığı  “Cumartesi Anneleri”, Merkezi Diyarbakır olan  “Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı” tarafından, 20 Ocak 2024 tarihinde, Ankara’da düzenlenen bir törenle ödüllendirildi.

Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995 tarihinden itibaren, her cumartesi, İstanbul’da, Galatasaray Meydanında oturma eylemi düzenleyerek gözaltında iken kaybolan evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini, failleri bizce bilinmeyen siyasi cinayetleri tasarlayanları, işleyenleri, destekleyenleri arayan ve işledikleri ağır ve utanç verici  suçlarının hukuktaki karşılıklarını almalarını isteyenlerin oluşturduğu bir topluluk.

Topluluğun söylemleri, hareketleri, fotoğraflı, fotoğrafsız, küçük, büyük afişleri, pankartları, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en utanç verici şiddet çeşitlerine karşı verilen, yıllardır, konuşmalarımda, yazılarımda ve kitaplarımda dile getirmeye çalıştığım “Şiddetsiz”, onurlu, dirençli, kararlı ve  örnek mücadelelerin tam da kendisi. 

Hareketin önderlerinin annelerin olması ve topluluğun adını annelerden alması, kadın-erkek birlikteliğinin sağlanması, umudumuzu ve güvenimizi artırıyor, acıların sarmaladığı duygularımızla baş edebilmemiz için bizim gibi düşünenlere güç katıyor.

Cumartesi Anneleri girişimine, topluluğuna ilk ödülü, kurucularından birisi ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğum Şiddetsiz Toplum Derneği’nce, 13 Aralık 2017 tarihinde Ankara’da sunuldu.

Cumartesi Anneleri Girişimi’nin (Platform)  ödülünü, kaybedilenlerden Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun Koç, Yıldırım Beyazıt Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Tarık Durutürk’ün elinden almıştı. O tarihte,  Kadın Cinayetlerini Durduracağız Girişimi,  cinayetlerle yitirdiğimiz canlar; Uğur Mumcu, Hrant Dink, Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi, ülkemizde tecavüz edildikten sonra öldürülen İtalyan kadın turist Pipa Bacca ile birlikte başka kişi ve kuruluşlar da ödüle değer bulunmuştu.

Tahir Elçi’nin ödülü, Mavi Kapı Derneği Başkanı Ozan Canyurt tarafından, eşi Türkan Elçi ile Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri Av. Mahsum Batı’ya sunulmuştu.

Av. Türkan Elçi, bugün Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili,   Av. Mahsum Batı ise Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı. İkisini, 20 Ocak 2024 tarihindeki törende,  sevgi ve dostlukla  yeniden kucaklamak benim için çok büyük bir ödül oldu.

13 Aralık 2017 tarihindeki ödül töreninde, Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı olarak, konuşmamın bir bölümünde şunları dile getirmiştim.

“Bu ödüller, sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde değil, insanın tarihinde de kötü izler bırakan dünyadaki cinayetlerin, kıyımların tümüne, şiddetsiz yöntemlerle bir tepkidir. Bu ödüller, bir anlamda da, canlarına kıyılan tüm canlarımızın kucaklanması, alınlarından ve ellerinden öpülmesidir.” 

Cumartesi anneleri girişiminde bulunanların, aldıkları bu yeni ödülde, kadın, erkek,  çok sayıda, sevgi, dostluk ve barış kahramanının isimlerini ve yüzlerini gördüklerine inanıyorum.

Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen 20 Ocak 2024 tarihindeki törende, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı’nın ödülü, Cumartesi Anneleri adına, Berfo Ana’nın oğlu Mikail Kırbayır ile Av. Jiyan Tosun’a, Cumhuriyet Halk Partisi önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili ve Tahir Elçi’nin eşi Av. Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu avukatlarından ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mahsum Batı, Batman Barosu Başkanı ve Vakfın Yönetim Kurulu üyesi Av. Erkan Şenses ile İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban tarafından sunuldu.

Törende, Şiddetsiz Toplum Derneği’ni, Başkan Rıza Sümer ve Genel Sekreter Azime Arıkan temsil etti.

Berfo Ana olarak bilinen Berfo Kırbayır (1907-21 Şubat 2013),  12 Eylül 1980 darbesi sonrası gözaltına alınan ve yaşamından umut kesilen oğlu Cemil Kırbayır’ın, varsa gömütünün veya yerinin bulunması için Cumartesi Anneleri Topluluğu’nda (Platform), aramızdan ayrıldığı tarihe kadar, umutlar, korkular ve acılar içinde mücadele verdi. Mücadelesi ile, insan soyunun Dünya’ya gelişinden beri dökülen annelerin gözyaşlarına kendi gözyaşlarını, annelerin ağıtlarına kendi ağıtlarını ekledi.

Kahraman anne Berfo Kırbayır ve bazı anneler, çocuklarının acılarını yüreklerinde taşıyarak aramızdan ayrıldılar.  

Ağır ve utanç verici suçları işletenler, işleyenler  ve saklayanlardan ölenler veya yaşayanlar ne durumdalar acaba, yerin üstünde veya yerin altında? Çocuklarının, torunlarının, diğer aile bireylerinin, arkadaşlarının bilgileri var mı, duyguları, sağlıkları nasıl?

Bu konudaki yazım, burada bitmeyecek.

Bitmeyecek olan, bitmemesi gereken büyük bir hedef ise, annelerin, canlıların kanlarının ve gözyaşlarının dökülmediği, suç işleyenlerin, idam ve işkence hariç, bağımsız ve tam demokratik yöntemlerle belirlenmiş yargı organlarında ve üst kuruluşlarında hukuktaki karşılıklarını aldıkları Türkiye ve Dünya umudu.

Şu anda yazıyı yazan iki kişi. Biri ben, birisi de içimde yaşayan Umut. Ben ve umut, yaşadıkça, “iyi”lerle birlikte, şiddet üreten ve “iyi”leştirilmeleri gerekenlere karşı silahsız ve şiddetsiz yöntemlerle, sevgi, dostluk, saygı, hoşgörü ve barış için şiddeti önleme ve engelleme çabalarını sürdürecekler.

Umuduma şiddet işlemez.

Birinci fotoğrafta, soldan, Kemal Kılıçdaroğlu, Hüseyin Küçükbalaban, Mikail Kırbayır, Av. Jiyan Tosun,  Av.Türkan Elçi, Av. Mahsum Batı, Av. Erkan Şenşes.

İkinci fotoğraf, soldan, Av. Mahsum Batı, Azime Arıkan, Av. Türkan Elçi, Rıza Sümer.