Anneler Ağlatılmamalı, Ağlamamalı!..

İnsanların, hatta tüm canlıların dünyaya gelişinden itibaren bugüne dek kaç anne ağlamıştır. Aslında kaç anne ağlamamıştır. İnsan veya diğer canlılardan anne olanların tarih boyu döktükleri gözyaşları, acaba kaç Van Gölü, kaç Karadeniz, kaç Atlas Okyanusu yapar.

O gözyaşlarına, annelerin sadece çocukları için değil, anneleri, babaları, kardeşleri, tanıdıkları, dostları, canlarına kıyılan hayvanlar, yok edilen yeşillikler için  döktüklerini de eklersek, nasıl bir sonuca varır, nasıl bir yorum yapabiliriz acaba?

Yaşantımızı borçlu olduğumuz annelerin gözyaşları, şiddetin ürettiği acılara ve dökülen kanlara dayanır. Çocukların kanları, kocamanların kararları ile dökülürse, çocuklar, kadınlar kocamanlar tarafından her türlü saldırıya uğrarsa, canlarını veya sağlıklarını yitirirse, orada annelerin gözyaşları kesinlikle vardır. Orada anneler ağlatılıyordur.

İnsanların, insanlar yüzünden dökülen kanlarını, annelerin  gözyaşlarını Dünya milyarlarca yıl nasıl taşıyor acaba, daha kaç bin, kaç milyon yıl taşıyacak?

İnanmalıyız, mutlaka, kanlar ve gözyaşları duracak.  Durmayacağından, kan ve gözyaşının uzaya, gezegenlere de taşınacağından korkanlar elbette var. Anneler, ülkelerinde, kıtalarda ve Dünya genelinde birleşerek bu tehlikeleri, çok uzun zamanda olsa bile ortadan kaldırabilir. Dernekler, federasyonlar, konfederasyonlar şeklinde örgütlenerek, inanç ve siyasal görüş farklılıklarını doğal zenginlik, ülkelerini ve Dünya’yı ortak evleri, üstünde yaşayanları aileden sayarak…Şiddetsiz yöntemleri ve iletişimi sabırla uygulamaya çalışarak…Yaşamanın sevincini, Dünya’daki olanakları ve kaynakları paylaşmayı başararak…

İnsan soyu, kendisi ile değil sadece, doğa ile hayvanlarla barışık, korkusuz yaşamayı ortak hedefi haline getirmeli. Silahlı veya silahsız şiddete karşı olanlar, şiddetsiz yöntemlerle birleşmeli. Bir yerde bir anne ağlıyorsa, ağlatılıyorsa, o hıçkırığın, o gözyaşının  bir anlamı ve bir etkisi vardır mutlaka. Keşke o anlam ve etki her yere ulaşabilse. Belki o zaman, anneler, gönül anneleri, babalar, gönül babaları, o hıçkırıkları ve gözyaşlarını üreten ortamları düzeltecek birlikteliği sağlarlar. 

Kan ve gözyaşının akmaması için, dünyaya insan olarak gelenlerin, bebeklerin gerçekten bizim bildiğimiz veya görmek istediğimiz anlamda “insanlaşmaları” gerekir. Kim insanlaştıracak. Yine insanlar. Anneler, babalar, büyükler, öğretmenler, bilim insanları, siyasetçiler.

Bu nedenle, Hükümetleri oluşturanlar başta olmak üzere, tüm siyasal partiler, diğerlerini ötekileştirmeden, şiddet dili kullanmadan iletişim ve işbirliği içinde olmalı.

Yetmez. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturan milletvekilleri, TBMM’nin başkanlık yönetimi, komisyonları, Meclisin, Türkiye Ailesinin buluştuğu çok büyük ve anlamlı bir “ Aile Yuvası” olduğunu, yurt dışı veya yurt içindeki herkese somut olarak göstermeli. Şiddet dili değil, dost dili egemen olmalı, kürsülere, grup salonlarına, kulislere, koridorlara.

Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, çocuk, gençlik ve her yaştaki insanla ilgili politika ve iş üreten bakanlıklar, başkanlıklar, hedef kitlelerinin de görüşlerini alarak nerede yanlış veya eksik bulunduğunu belirlemeli.

Üniversiteler, üniversite öğretim üyeleri, çalışanları ve öğrencilerinin demokratik örgütlerince oluşturulmasını yıllardır savunduğum  Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK)  güzel insanların, iyi insanların yetişmesi için yapması gerekenler var. Ders programları yanında, bilimsel ve demokratik üniversite anlayışı ile tam bağlantılı olarak.

Yetmez. Medya…Yetmez  sendika, baro, oda gibi meslek örgütleri, STK diye bilinen, demokratik kitle örgütleri; dernekler, federasyonlar, konfederasyonlar.

Yetmez. Toprağı ve ağacı işleyerek üretim yapan çiftçilerin, köylülerin mutlaka kurması gereken kooperatifler. Çocuklarına istediği gıda maddelerini, giysileri alamadığı, istediği alanda eğitim olanakları sağlayamadığı için ağlayan anneler olmasın diye.

Annelerin ağlamadığı, ağlatılmadığı canım Türkiye, herkesin mutlu ve umutlu olduğu bir Türkiye Ailesi demek.

Annelerin ağlamaması, ağlatılmaması, ağlatanların durması için haydi ülkemin insanı, sen örnek ol. Hemen şimdi, annelerimize, anne olan eşlerimize, çocuk dünyaya getirmese bile gönül annelerimize sarılalım, alınlarından öpelim, ağlattıksa son kez özür dileyelim ve bir daha asla ağlatmayalım.

Anneleri ağlatmayalım, anneler ağlamamalı. Haydi!..